Şevket Sayılgan yazdı: Ekonomi hangi iki denge üzerinde sürdürülebilir?
Ekonomist Şevket Sayılgan, ekonomide sürdürülebilirliğin sağlanmasına ilişkin gerekenleri kaleme aldığı yazısında iç ve dış dengeye işaret etti.
Ekonomist Şevket Sayılgan, “Ekonomide sürdürülemezlik dengeden uzaklaşmaktır” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Sayılgan yazısında fiyat istikrarının sağlanması ve istihdam oluşturmak için faiz ve vergi tabanlı politikalar uygulanması gerektiğine dikkat çekti.
Bunun sürmesi için de ekonominin iki denge üzerinde sürdürülebilir kılındığını belirten Sayılgan, “a) İç denge (Merkezi yönetim bütçesi) b) Dış denge (Ödemeler dengesi bilançosu, cari denge önemli) İç denge sorunları faiz sürecini etkilerken, dış denge sorunları ise döviz kuru üzerinde etki yapmaktadır” dedi.
Sayılgan yazısında şunları kaydetti:
“Özellikle Türkiye ekonomisi bu iki denge konusunda (ikiz açık) performansı istikrarlı değildir. Özellikle büyüme dönemlerinde bütçe performansı dolaylı vergi ağırlıklı bir yapıdan oluşması nedeniyle pozitif bir görüntü çizerken, cari açığı (ithalata bağımlı bir dış ticaret etkisi) büyütmektedir.
Daralma ve ekonomide küçülme dönemlerinde ise bu etkileşim tam ters bir mekanizmada çalışmaktadır. Bu süreç Türkiye ekonomisinin en önemli yapısal sorunu ve değiştirilmesi gereken bir süreçtir. (Daha önceki yazılarımda bu konu ile ilgili önerilerimi iletmiştim.)
Bugün son açıklanan bütçe ve ödemeler dengesi verilerini değerlendireceğim. 2024 Ocak ayı verileri itibarıyla bütçe dengesi yüzde 367,5 oranında azalırken, faiz dışı denge yüzde 172,2 oranında azalmıştır. Burada özellikle dikkat çeken bütçe gelir artışının gider artışının altında kaldığıdır. Gider konusunu başka bir yazıda değerlendireceğim.
“KUR BASKISININ SEBEBİ CARİ AÇIK”
Gelir konusunu ise yandaki tablodan (Merkezi yönetim bütçe gelirleri tablosu) izlemek mümkündür. Türkiye ekonomisinin en önemli yapısal ve kronik sorunu bütçe gelirlerinin kalitesindeki bozulmadır. Burada özellikle dolaylı vergilerin payındaki 2023 yılı Ocak ayın yüzde 69 iken, 2024 Ocak ayında yüzde 71,5 seviyesine çıkmasıdır.
Özellikle ülkemizde verginin ağırlıklı olarak dahilde alınan vergi ağırlıklı olması hem enflasyonist etkisi hem de konjonktürel değişiklikler karşısında ekonominin dalgalanmalara açık olması sonucunu getirmektedir. Bu konu ülkemiz için bir beka sorunudur. Ayrıca toplumsal bilincin oluşturulması gereken bir süreci ortaya çıkarmaktadır.
Dış dengede işler yolunda gözükmekle birlikte özellikle ithalattaki azalmanın getirdiği mal dengesindeki olumlu gelişme cari işlemler dengesinin daralmasına neden olmuştur. Özellikle kur baskısının en önemli sebeplerinden olan cari açığın ekonomide seçim sonrası yavaşlamanın etkisiyle aylıkta pozitif değerleri göreceğimiz dönemlerde olacaktır.
Ayrıca yabancı sermaye girişlerinin ekonomik programında temel noktasını oluşturduğu düşünülecek olursa finans hesabındaki 1 milyar 786 milyon dolar giriş olumlu değerlendirilmelidir. Burada da belirtilmesi gereken unsur Türkiye ekonomisinin büyürken cari açığını sorun olmaktan çıkaran bir yapıya dönüşebilmesinden geçmektedir”