Serenay Sarıkaya tepkilere yanıt verdi: İstanbul Sözleşmesi yaşatır
Artan kadın cinayetleri ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili soruya verdiği yanıt sebebiyle eleştirilen oyuncu Serenay Sarıkaya, "Kendinize gelin! İstanbul sözleşmesi yaşatır evet" ifadeleriyle yanıt verdi.
Katıldığı bir etkinlikte muhabirin artan kadın cinayetleri ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili sorusunu yanıtlayan ve verdiği yanıt sebebiyle eleştirilen oyuncu Serenay Sarıkaya, açıklama yaptı. "Bu duruma gelmemizin sebeplerinden birinin İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna "Bunlarla ilgili söyleyebilecek hakikaten bir şeyim yok. Ben bir kadın olarak daha duygusal bir tarafından bakıyorum" ifadeleriyle yanıt vermesi sebebiyle eleştirilen Sarıkaya, “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” dedi.
Sarıkaya, sosyal medya hesabından yayınladığı açıklamasında "Kendinize gelin!!! İstanbul sözleşmesi yaşatır evet! Bunu zaten yıllardan beridir söyledik. Yol haritasını zaten oradan çıkardık kendimize. Bunlarla ilgili bütün öfkemizi sadece birine kan kusmak, kötü, yanlış ve eksik olanı büyütmek suretiyle çıkaramayız" diyen Sarıkaya, "Ben artık somut bir değişimin, bir hareketin parçası olmak istiyorum. Bununla ilgili uğraşıyor ve çalışıyorum" ifadelerini kullandı.
Açıklamasını “Devir hareket devri” diyerek bitiren Sarıkaya, şunları kaydetti:
"Kendinize gelin!!! İstanbul sözleşmesi yaşatır evet! Bunu zaten yıllardan beridir söyledik. Yol haritasını zaten oradan çıkardık kendimize. Sokak hayvanları için yasayı geri çek dedik! Şiddetin her türlüsünü durdur dedik!! Doğru bir tane bu konularda ve yapılması gereken de belli!! Birinin bir şeyi söylemesi, söyleyememesi, doğru ifade etmesi ya da yanlış ve eksik ifade etmesi gerçeğin ta kendisini değiştirmez, değiştiremez.
“KAYITSIZ KALDIĞIM ANLAMINA GELMEZ”
Ben politik bir insan değilim belki doğru, belki aktivist de değilim ama bu gerçeğin kendisi ile yaradılışım gereği duygusal bir varlık, hele de bir kadın olarak ilgilenmediğim ve hiç bir şey yapmadığım ve hissetmediğim, kayıtsız kaldığım anlamına gelmez. Söylenen sözlerin asıl amaçtan bizi uzaklaştırdığı, öfkemizi ve sinirimizi kusmak için sürekli başka denekler aradığımız bir dönemdeyiz. Bunu bile anlıyorum. Bende öfkeli ve tahammülsüzüm artık her şeye karşı. Ama bunlarla ilgili bütün öfkemizi sadece birine kan kusmak, kötü, yanlış ve eksik olanı büyütmek suretiyle çıkaramayız.
İyi olanı, doğru olanı büyütüp çoğaltmak zorundayız. Sorun tam da burdan kaynaklanıyor zaten. İyi olanı da yok etmek istiyoruz. Sırası gelince şimdiye kadar söyleyemediklerimizi tek bir hedef üstüne yöneltip söylüyoruz ve geçiyor bitiyor. Tortusu sadece hedef haline getirilen insanlar üstünde kalıyor. Asıl meseleye hiç bir faydası yok ki bunun!! Konu ben ya da bir başkası değil ki… Konu sosyal medyada bunu yaptı şunu yapmadı tahtaya yazalım unutmayalım değil ki. Konu artık söylenen her şeyin yetersiz ve manasız oluşu… Konuşacak yerimiz kalmadı, daha fazla acıyacak yerimizde... Asıl bunu bize hissettiren, bizi bu kadar savunmasız kılan sebepleri unutmamak gerek!
“DEVİR HAREKET DEVRİ”
Ben artık somut bir değişimin, bir hareketin parçası olmak istiyorum. Bununla ilgili uğraşıyor ve çalışıyorum. Toplum önündeki kimliğim bunun gerektirdiği için de değil, bu ülkenin bir evladı olarak bunun artık şart olduğunu hissettiğim için. Korku neden ve nasıl elimdeki avucumdakileri kaybetmekten sebep olabilir ki… Böyle bir dönemde, her gün bunca kan donduran, saf kötülük olurken bunun ne önemi var ki… Bir tane post, bir slogan atıp, bir iki destek sözü söyleyip gündelik hayatıma devam edebiliyorum mu sanıyorsunuz. Edemiyorum… Bunu daha sahte buluyorum hatta. Korku kendini ifade etmekten, özgür olmaktan, iyi ve mutlu olmaktan, hür yaşamaktan, yaşam hakkından korkmak artık… Bu temeller olmadan hiç bir şeyin anlamı olmadığı gibi, bu temelleri yeniden sağlamadan da konuşmanın bir anlamı yok benim için. Devir hareket devri”