Prof. Dr. Ercan: Tek bir binanın yıkılmaması, tek can kaybı olmaması için Bakanlık harekete geçmeli! Al Ain Türkçe Özel!
Türkiye Kahramanmaraş merkezli depremlerin acısı ile boğulmuşken, deprem tedirginliği başta deprem bölgesi ve kuzey Marmara olmak üzere tüm yurdu kapladı.
Kahramanmaraş merkezli depremler bir yandan onbinlerce canın kaybı ile ülkeyi yasa boğarken, diğer yandan da depreme bir daha hazırlıksız yakalanmama adına yoğun bir tartışma başlattı. Yürütülen tartışmaların depreme karşı önlem almaya yönelik adımlara ne kadar dönüşeceği de ayrı bir tartışma olarak devam ediyor. Bu acı ve tartışma atmosferinde beklenen Marmara depremi de, özellikle ülkenin nüfus ve sanayi yoğunluğunun en yüksek olduğu bölgeye yönelik alarm zillerini yeniden çalar hale getirdi.
Bir yandan deprem bilimcilerin tarih öngörüleri, diğer yandan da bunlara rağmen ne kadar hazır olunduğu ve eksikliklerin nasıl giderileceği tartışılıyor. Jeofizik yüksek mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Al Ain Türkçe’ye yaptığı açıklamada, depreme karşı binaların durumunu saptamada, özellikle Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından kullanılan yöntemin yanlış olduğu uyarısında bulundu.
“DEPREM BÖLGESİNDE KONTROLLER YANLIŞ YAPILIYOR”
Ercan, “Karot alıp bakmak yeterli bir yöntem değil. Misal Hatay’da deprem olmadı ama Rönesans yıkıldı. Karot baksalar, Rönesans dayanıklı çıkardı. Ama devrildi. Orada sorun yapının kökünden, temelin yetersizliğinden. Burada jeofizik ve inşaat parametrelerinde uyumluluk, rezonansa bakılması gerekiyordu. Hasar tespitleri deprem bölgesinde yanlış yapılıyor. Şu an bilimsel tespit yapılmıyor. Bilirkişiler arasında uzman jeofizik mühendisleri olmalı. Ama bunlar uzman bilirkişiler olmalı.” ifadelerini kullandı. Karot yöntemi ile binanın beton yapısına bakıldığını, ancak bunun eksikli bir yaklaşım olduğunu söyleyen Ercan, Hatay’da devrilen Rönesans’ta temelin uygun olmadığını, 3 metre yerine 10 metrelik bir temel olması gerektiğini belirtti.
Olası İstanbul depreminin büyüklüğü için, “Bir yerde belli büyüklükte bir deprem olduysa, gelecekte o yerde, en az o büyüklükte bir deprem olacaktır.” diyen Ercan, depremin zamanına ilişkin soruyu da yanıtladı.
Ercan, “Kısa süre içerisinde olmayacak. Bunun aksini savunanlar, kısa süre içerisinde olacağını bekleyenler var, ancak buna katılmıyorum. ‘Palavra atıyorlar’ da demiyorum, ama beklemiyorum. ‘Bunu neye göre söylüyorsun’ sorusuna gelince, bu önemli. Ben, kısa sürede olmayacak diyorsam bunu veri tabanıma göre söylüyorum. Bu, kesinlikle, yüzde yüz haklı olduğum anlamına gelmez, ama elimdeki veri setine göre bunu söyleyebiliyorum. Şu tarihe, 2026’ya kadar olacak diyebilmek için ona göre verileriniz olmalı, ki böyle bir durumda değiliz” ifadelerini kullandı.
“2100 YILLIK VERİ SETİME GÖRE KONUŞUYORUM”
Ercan sözlerine, “1999 yılından beri, 99 depreminden bu yana, 2045’ten önce İstanbul’da deprem olmaz, bu 2150 yılına kadar da uzayabilir diyorum. Bunu elimdeki 2100 yıllık veri tabanıma göre söylüyorum. Bu o veriden elde ettiğim sonuçlar. Benim çalışmalarım bunu gösteriyor. 99 depreminin ardından, Marmara’nın kuzey ve güney kolları gündeme girdi. Bu bölgede, Kuzey Marmara’da deprem olmama olasılığı yok. Yassı Ada hizasına kadar geldi, tekrar güç toplamaya başladı. Marmara, yoruldu, enerjisini tüketti, şu an yeniden güç toplama aşamasında. Bunlar elimizdeki bilimsel yöntemden yaptığım çıkarımlar.” diyerek devam etti.
“BAKANLIK HAREKETE GEÇMELİ”
Prof. Dr. Ahmet Övgün Ercan, daha önce geliştirdikleri ve kimi binalarda uyguladıkları yöntemle hazırlanan yapı güvenlik belgesinin de bina tapularına işlenme şartı getirilmesi gerektiğini belirtirken, bunun bina alım satımlarında ve kiralamalarda şart koşulmasının hayati olduğunu belirtti. Böyle bir uygulamada beklenen Istanbul depreminde tek bir binanın dahi yıkılmasının, tek bir insanın ölümünün engellenmesi için kritik önemde olduğunu ifade etti.
HAARP İDDİALARI
Ercan, depremin yapay olarak üretilemeyeceğinin, “uydurmanın, hurafe üretmenin gereği yok, bu kadar basit, bu kadar net” ifadeleri ile altını çizdi.