Özay Şendir “Sırtlanlarla dans”ı anlattı
Son günlerde ortaya çıkan provokatif olaylar Türkiye’nin gündeminde. Milliyet yazarı Özay Şendir, yaşananları “Sırtlanlarla dans” olarak niteledi ve bu nitelemesinin gerekçelerini anlattı.
Milliyet Gazetesi yazarı Özay Şendir’in gündeminde, Kuzey Suriye’deki olaylar vardı. Şendir, yaşananları “Sırtlanlarla dans” olarak niteledi. İşin içinde gizli servislerin de olduğunu dile getirdi. Bölgede yaşananların perde arkasını analiz etti. Sonrasında ise Irak’taki paralel gelişmeleri aktardı. Gündeminde ABD’de yapılacak seçimler de vardı.
Özay Şendir’in yazısı şöyle;
Sırtlanlarla dans
1990 yapımı Kurtlarla Dans filmi tam 7 dalda Oscar Ödülü kazanmıştı, Kevin Costner’ın adını sinema tarihine perçinlemişti.
2024 yapımı Sırtlanlarla Dans, şimdilik bir film değil, çeşitli gizli servislerin ortaklaşa yazdığı bir senaryo.
Senaryo Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Şam’dan gelen mesajlara, olumlu dönüş yaptığı bir süreçte başlıyor. Filmin Kayseri ve Suriye’nin özgürleştirilmiş bölgelerinde geçen sahneleri var sanıyoruz ama aslında film tıpkı Matrix gibi.
Bu filmde paralel evren, sosyal medya düzlemi ve sırtlanlar Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynamaya çalışıyorlar.
Benzetmelerden bilgilere geçeyim:
Bu konu üzerinde kalem ya da klavye oynatanlar normal zamanlarda Suriye’nin kuzeyinde neler olduğunu takip etmez, bilmezler.
Türk Silahlı Kuvvetleri, denetimi altındaki bölgelerdeki gruplarla ilişkisinde, yerli halka baskı, eşyalara el koyma ve kadınlara yönelik olumsuz davranışlara asla müsamaha göstermez. Uyarıldıkları halde olumsuz davranışını sürdüren grup ya da kişiler süratle yerleşim birimleri dışına çıkarılır ve halkla temas etmeleri engellenir.
Yani Türkiye’de bir olay yaşandığında Suriye’nin kuzeyinde farklı motivasyonlarla ortalığı karıştırmaya çalışanlar her zaman olur.
Yine bu kişi ve gruplar zaman zaman birliklerimizin olduğu yerlerde boy göstermeye çalışırlar ama sonra gereği yapılır.
Bu işin Suriye ayağına dair bilgiler ama Sırtlanlarla Dans filminde Irak’ın kuzeyinden de sahneler var.
Mesela Ankara-Bağdat yakınlaşması başladığından beri, öneminin azalacağını düşünen kimi yerel gruplar, yayın organlarında belirgin bir dil değişikliğine gittiler ve zaman zaman terör örgütüyle Kürt ırkçılığı yarışı yapmaya başladılar.
Bu yarışı Kürtçe değil Türkçe yayınlarında yapmaları size komik gelebilir ama komik değil, dertleri Ankara’ya, Bağdat ile yakınlaşıp, bizi bypass etmeyin mesajı vermek.
Biz duygusal bir milletiz, bayrağımıza yönelik bir saldırı olduğunda da tepkimiz hep sert olur.
Bu en güçlü yanımızı şimdi bize karşı silah olarak kullanmaya çalışan sırtlanlarla karşı karşıyayız ki bunların bir kısmı gizli servisler.
İçinizi serinletir mi bilmem ama Irak’ın kuzeyinde on yıllar önce bir gösteride Türk Bayrağı yakmaya çalışan iki kişiye değen nazarı bilseniz, öfkeye kapılmanıza gerek olmadığını hemen anlarsınız.
Bafıl Talabani fena enselendi…
Irak İçişleri Bakanlığı, pazartesi günü bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda elleri arkadan kelepçeli şekilde kameraların önüne yerleştirilmiş 3 tutuklu vardı.
Tutuklulardan Hüner Fahreddin Ehmed adlı kişi, Bafıl Talabani’ye bağlı 70. Peşmerge Birimi’nde çalışıyor. Daha önce Talabani’nin partisinden parlamento adayı da olmuş.
Diğer bir tutuklu, Muhammed Najat Hassan da yine Bafıl Talabani’ye bağlı terörle mücadele birimi görevlisi.
Üçüncü kişinin Bafıl Talabani’nin partisi ve güvenlik güçleriyle pek bir alakası yok.
Irak İçişleri Bakanlığı’na göre bu üç isim, ifadelerinde başta Süleymaniye olmak üzere 3 ayrı yerde terör örgütü PKK tarafından eğitildiklerini ve ardından Erbil, Kerkük ve Duhok’ta onlarca yangın çıkardıklarını kabul etmişler. Çok sayıda insanın ölümüne neden olan pazar yeri yangınları da yine bu kişiler tarafından çıkarılmış.
ABD’nin, terör örgütünün Suriye koluna iliştirdiği Bafıl Talabani’nin Irak’ın içerisinde de PKK ile ilişkisi böylece belgelenmiş oldu.
Başta Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler olmak üzere, Türkiye, Bafıl Talabani’yi defalarca uyardı, terör örgütüyle iş birliğine son vermezsen tek yaptırım havaalanı ile sınırlı kalmaz mesajını da verdi.
Saddam, halkını katlederken İngiltere ve ABD’de keyifli günler geçiren, Irak’a ancak tek mermi atılmadığı zamanlarda dönen Bafıl Talabani, belli ki ABD korumasına fazlasıyla güveniyor.
Türkiye sabretmesini bilen bir ülkedir, üstelik devlet aklı söz ile uslanmayanın hakkı kötektir gibi atasözlerini de asırlardır hafızasında tutar.
Bundan sonrası da tamamen Bafıl Talabani’nin problemi artık...
Biden’ın yerine başka bir aday…
ABD’de, Trump’ı sevmeyenler Başkan Biden’ın adaylıktan çekilmesi yönündeki baskılarını artırdılar.
Demokrat adayın resmen belirleneceği Kongre 19-22 Ağustos tarihleri arasında yapılacağı için zaman oldukça dar.
Üstelik Demokrat Parti delegelerinin başkan adayını değiştirme şansları yok, zira hepsi Biden’a oy vereceklerini taahhüt etmiş durumdalar.
Biden adaylıktan çekilse dahi yerine gelmek isteyen de yok.
ABD Yüksek Mahkemesi’nin Başkan Oval Ofis’te verdiği kararlardan sorumlu tutulamaz kararının ardından Trump’ın önünü hukuken de kesmek mümkün olmayacak.
Sonuç, belirsizlik ve dengesizlik kralı, Netanyahu’nun en yakın dostu Trump’ın ikinci dönemine çok az bir zaman kaldı...