Oruç: Trump’ın Ukrayna ve Rusya ile ticaret vaadi kalıcı ateşkese hizmet etmiyor | Al Ain Türkçe Özel

Donald Trump’ın “Ukrayna ve Rusya ABD ile büyük ticaret yapmaya başlayacak ve servet kazanacak” sözlerinin kalıcı ateşkese hizmet etmediğini söyleyen Orta Doğu Uzmanı Haydar Oruç, söylem ile uyuşmazlığa dikkat çekti.
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya ve Ukrayna arasında Paskalya sebebiyle yapılan geçici anlaşmanın ardından "Umarım Rusya ve Ukrayna bu hafta bir anlaşma yapar. İkisi de sonrasında ABD ile büyük ticaret yapmaya başlayacak ve bir servet kazanacak” dedi.
Trump’ın bu açıklamalarının yansımalarını Orta Doğu Uzmanı Haydar Oruç, Al Ain Türkçe için değerlendirdi. Bu açıklamanın, iki ülke arasındaki ateşkesi uzun süreli ve kalıcı hale getirip getiremeyeceği konusuna değinen Oruç, Trump’ın önceki açıklama ve hamlelerini hatırlattı.
Trump’ın dünyadaki savaşları bitirmek istediği yönündeki vaadinin gerçekleşmediğini belirten Oruç, “Trump’ın Ukrayna’daki savaşı bitirmeye yönelik sözlerinin retorikten öteye gitmediğini gördük. Zaten Ukrayna devlet başkanı Zelensky’nin sözde barış anlaşması için Beyaz Saray’a davet edilip, burada nadir elementler ve değerli madenleri ABD’ye devreden anlaşmayı imzalamaktan imtina etmesi üzerine istismar edilip küçük düşürüldüğü ve Beyaz Saray’dan kovulduğu hepimizin malumudur” dedi.
Bu olayın ABD’nin Ukrayna savaşına yaklaşımı konusunda kırılma noktası yarattığını belirten Oruç, “Bu olaydan sonra Ukrayna ile ABD’nin diğer Avrupalı müttefikleri Trump’a güvenlerini kaybetmiş ve Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlamasına yönelik bir süreç başlamıştır. ABD yönetimi de Ukrayna’nın kendine dayatılan sözde ateşkes anlaşmasını kabul etmemesi üzerine bu konuya yönelik ilgisini kaybetmiştir” ifadelerini kullandı.
Haydar Oruç
“ELİ EN ÇOK RAHATLAYAN İSİM PUTİN OLDU”
“Tüm bunlar yaşanırken eli en çok rahatlayan ise doğal olarak Rusya devlet başkanı Putin olmuştur” diyen Oruç, “Zira Biden döneminde yürürlüğe konulan yaptırımlar devam etse de Trump yönetimi ile arasında bir iletişim kanalı açılmış ve Ukrayna savaşını başlatan aktör olmasına rağmen neredeyse bütün suç Ukrayna’nın üzerine havale edilmiştir.
Putin, Trump’ın ateşkes yönündeki çağrılarına gayet makul yaklaşmış ancak bu yaklaşımın sahada yansıması olmamıştır. Hal böyle olunca da mart sonu ve nisan başı döneminde sahadaki çatışmalar yeniden alevlenmiş ve muhtemel ateşkesin iyice uzaklaştığı görülmüştür. Ancak Trump’ın “eğer taraflar bir şekilde anlaşmazlarsa biz artık devrede olmayacağız” şeklindeki açıklaması gerek Rus gerekse de Ukrayna tarafını ateşkes konusunda yeniden çaba sarf etmeye itmiştir” ifadelerine yer verdi.
Paskalya Bayramı sebebiyle ilan edilen kısa süreli ateşkesin bu sürecin bir sonucu olduğunu belirten Oruç şunları kaydetti:
“Bu sürecin bir neticesi olarak Putin’in Paskalya bayramı sebebiyle kısa süreli de olsa ateşkes ilan etmesi ve Ukrayna’nın da ateşkese uyacağını açıklaması, kalıcı ateşkese yönelik umutları yeniden canlandırmıştır.
Ancak gerek Putin’in son kısa süreli ateşkes kararının gerekse de Trump’ın bu kararı överek “Umarım Rusya ve Ukrayna bu hafta bir anlaşma yapar. İkisi de sonrasında ABD ile büyük ticaret yapmaya başlayacak ve bir servet kazanacak” şeklindeki sözlerinin kalıcı bir ateşkese hizmet etmesini beklemek gerçekçi gözükmemektedir.
Zira Trump’ın Ukrayna savaşını bitirmekten kastının hala Ukrayna’nın nadir elementlerine el koymak olduğu, Putin’in de sahada görece avantajlı bir konuma gelmişken kazanımlarından feragat etmek istemediği anlaşılmaktadır.
Hatta geçtiğimiz hafta ABD basınında yer alan haberlere göre, Trump yönetiminin muhtemel bir barış anlaşmasında, 2014 yılından beri Rusya’nın işgali altında olan Kırım’ı Rus toprağı olarak kabul etmeyi planladığı öğrenilmiştir. Hatta bazı yorumcular ABD’nin, Rusya’nın Şubat 2022’den sonra işgal ettiği Donbas bölgesini de Rus toprağı olarak kabul edebileceğini ileri sürmüş ve bu koşullar altında muhtemel bir Rusya-Ukrayna barış anlaşmasının mümkün olmadığını yazmışlardır.
“TRUMP’IN SAVAŞI BİTİRME VAADİ UKRAYNA’NIN TESLİMİYETİ ANLAMINA GELİYOR”
Tüm bu olumsuzluklara rağmen Ukrayna’nın ABD’nin ekonomik ve askeri desteği olmadan Rusya ile mücadele edemeyeceği, AB’nin taahhüt ettiği yardımların Ukrayna’nın savunması için yeterli olmayacağı ortadadır. Dolayısıyla Ukrayna’nın bazı tavizlerle ama tamamen de teslim olmadan bir ateşkes veya barış anlaşması imzalayabileceği değerlendirilmektedir.
Ancak böyle bir durumda bile ABD’nin dayattığı değerli madenler ve nadir elementler anlaşmasını kabul etmeye zorlanacağı aşikardır. Yani Ukrayna bu süreçten ya Kırım ve Donbas’ı Rusya’ya vererek ya da tüm yer altı zenginliklerini ABD’ye bırakarak çıkacak gibi gözükmektedir. Bu ise Ukrayna’nın her halükarda kaybeden olacağı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla Trump’ın savaşı bitirme vaadinin aslında Ukrayna’nın tam teslimiyeti anlamına geldiği anlaşılmaktadır.
Savaşın bu şartlarla bitirilmesi ise asla kalıcı bir çözüm getirmeyecektir. Aksine bugün bir şekilde üzeri örtülen anlaşmazlıkların ilk fırsatta yeniden ortaya çıkacağı, gerginlik veya savaş halini kaçınılmaz hale getireceği muhakkaktır”