Ömer Çelik'ten siber saldırı açıklaması! Çağrı cihazları nasıl patlayıcı olarak kullanıldı
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsrail'in Lübnan'da gerçekleşen siber saldırı hakkında açıklamalarda bulundu. Çelik, herkesin cebinde bulunan telefonların bile patlayıcı olarak kullanılabileceğine dikkat çekti.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, İsrail'in Lübnan'da Hizbullah unsurlarına yönelik gerçekleştirdiği iddia edilen siber saldırı üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, "Bu çağrı cihazları nasıl hacklenerek bu kadar tehlikeli bir hale geldi, şimdiden merak konusu," diyerek saldırının teknik detaylarına dikkat çekti.
Çelik, saldırının toplumsal etkilerine de değinerek, "İçerisinde gençler ve 8 yaşında bir kız çocuğunun bulunduğu bir ortamda bu tür cinayetlerin işlenmesi, hiçbir sınır tanımadığını gösteriyor," ifadelerini kullandı.
"Telefonlar ve diğer elektronik cihazlar bu açıdan ne kadar güvenli? Bu cihazlar nasıl hacklenebiliyor ve insanların kullanımına zarar verecek şekilde modifiye edilebiliyor?" diye soran Çelik, teknolojinin güvenlik konusundaki zayıflıklarını gözler önüne serdi.
Çelik, "Netanyahu şebekesi, uluslararası baskıyı azaltmak için saldırılar düzenliyor," diyerek saldırının politik sebeple gerçekleştiğini iddia etti. Bu tür saldırıların, uluslararası baskıyı ortadan kaldırmak amacıyla gerçekleştirildiğini savundu. Ayrıca, saldırının ardından Lübnan'da hemen acil durum ilan edildiğini ve tüm hastanelerin göreve çağrıldığını belirtti.
Ömer Çelik, Netanyahu hükümetinin savaş stratejisini eleştirerek, "Netanyahu hükümeti, uluslararası hukukun önünden kaçmak ve üzerindeki baskıyı kaldırmak için savaşı genişletiyor," dedi. Çelik, bu stratejinin Lübnan'dan İran'a kadar geniş bir alana yayılma amacı taşıdığını ifade etti. Ayrıca, Netanyahu'nun saldırıları ile siyasi hesaplar yaparak durumu lehine çevirmeye çalıştığını söyledi.
Çelik, Cumhurbaşkanımızın bu olayları direniş ve Kurtuluş Savaşı bağlamında değerlendirmesini ele alarak, "Başlangıçtan itibaren kardeşlerimizin direnişini Kurtuluş Savaşı'na benzetmiştik. Bazıları bunu eleştirmişti, ancak şimdi Netanyahu'nun sistematik saldırıları bu yaklaşımın ne kadar doğru olduğunu gösteriyor," şeklinde konuştu.
Çelik, barış müzakerelerinin seyrine de değinerek, "Barış sürecinde İsrail'in en son noktada Netanyahu şebekesinin Hamas'ın kabul ettiği maddelere karşı direnç gösterdiğini gözlemliyoruz," dedi. Hamas'ın barışçı tutum sergilemesi, Netanyahu ekibi üzerinde baskı oluştururken, bu baskının uluslararası bir boyuta taşındığını belirtti.
Çelik, bugün yaklaşık 2.800 kişinin çağrı cihazlarına yönelik yapılan saldırının, bu cihazların bir bombaya dönüştürülerek insanlara zarar verilmesine ve 8 kişinin ölümüne yol açtığını ifade etti.
Çelik, bugün yaklaşık 2.800 kişinin çağrı cihazlarına yönelik yapılan saldırının, bu cihazların bir bombaya dönüştürülerek insanlara zarar verilmesine ve 8 kişinin ölümüne yol açtığını ifade etti.
Ayşenur Ezgi Eygi'nin şehit edilmesi olayına da değinen Çelik, uluslararası basında bazı kesimlerin bu durumu militanlık çerçevesinde yorumladığını söyledi. Ayşenur'un öldürülmesinin sorumlularının net bir şekilde belirtilmediğini ifade eden Çelik, Amerikan Başkanı Biden'ın yeterli bilgiye sahip olmadığını belirterek, bu tür olayların şüpheli koşullar altında gerçekleştiğini dile getirdi.
Çelik, Netanyahu şebekesi ile ilgili olarak, bu şebekenin bölgeye savaş gemisi göndererek durumu karmaşıklaştırdığını ve insani yardım konusunda çelişkili açıklamalar yaptığını belirtti. Bu çifte yaklaşımın, katliam şebekesinin amacına hizmet ettiğini ifade eden sözcü, bu durumun uluslararası hukukun önüne çıkmalarına engel olmadığını sözlerine ekledi.
Bugün gerçekleşen saldırının, katliam şebekesinin savaşı bölgeselleştirme ve Lübnan-İran arasındaki gerginliği artırma çabalarının bir sonucu olduğunu belirten Çelik, bu stratejinin kendi suçlarını örtbas etmeye yönelik olduğunu vurguladı.
Çelik, "doğru olan tarihin doğru tarafında kimin durduğu, tarihin yanlış tarafında kimin durduğudur" diyerek, insanlık adına doğru tutumu alan ve almayan tarafların göz önünde gerçekleştiğini söyledi. Bu açıklamalar, olayın insani ve hukuki boyutlarını ön plana çıkarırken, bölgedeki durumu da geniş bir perspektiften değerlendirdi.