Müsavat Dervişoğlu: Teğmenlerimiz yalnız değildir
Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, teğmenlerin ihraç edilmesine “Üç genç kadının okul birincisi olduğu bir Türk ordusu gerçeğini yıkamadılar. Teğmenlerimiz yalnız değildir” sözleriyle tepki gösterdi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde kılıçla yemin eden teğmenlerin ihracına yönelik konuşan Dervişoğlu, “Teğmenlerimiz yalnız değildir” dedi.
Dervişoğlu, “Atatürk’ten, Cumhuriyetten ala ala bitiremedikleri intikamlarını şimdi de genç teğmenlerimizden almaya kalkışıyorlar. Teğmenlerimizi ve onların şerefli komutanlarını TSK’dan atma planlarının asıl sebebini bir kere daha anlamış oluyoruz. Çünkü 22 yıldır yıkamadılar. Dört yandan, dört koldan balyozlarla vurdular Ama yine yıkamadılar. Üç genç kadının okul birincisi olduğu bir Türk ordusu gerçeğini yıkamadılar. Teğmenlerimiz yalnız değildir. Bizim itibarımız onlardır. Övünç kaynağımız ve gurur vesikamızdır. Genç teğmenlerin ihracı, Milli Eğitim Bakanının demeçleri, teröristbaşının Meclis kürsüsüne çağırılması, iktidarın kaçakları Türk milletinden üstün tuttuğu yeni bir 'millet sistemi' projesidir” ifadelerini kaydetti.
Dervişoğlu, açıklamalarında Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’e tepki gösterdi.
"Devleti devlet yapan şey, can ve mal güvenliğini temin etmektir. Bunu da asli ve sürekli kamu hizmetlerini icra ederek yaparlar. Nedir o hizmetler? Adalet, güvenlik ve dış politikadır. Sağlık, eğitim ve savunmadır. Bu altı görev içerisinde, iki tanesinin başındaki bakanlıkta 'milli' sıfatı bulunur” diyen Dervişoğlu, “Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı. Buradaki milli vurgusu, bu hizmetlerin tüm yurt sathında aynı şekilde ve aynı amaçla yapılması gerektiğini vurgular. Yani hepimiz içindir” ifadelerini kullandı.
YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖZLERİNE TEPKİ
Dervişoğlu, Yusuf Tekin’in laiklik ile ilgili sözlerini de gündemine taşıdı. Dervişoğlu, “Açıktır ki saray kayyımı altındaki Türkiye’de, bu iki bakanlığın ve iki asli kamu hizmetinin sadece ismi milli kalmıştır. Aksi olsaydı bir başıbozuk, Milli Eğitim Bakanı diye atanamaz, diğeri ise, Atatürk ve laik Cumhuriyete bağlılık yemini eden teğmenlerin ihraçlarını akla bile getirilmezdi. Türk nesillerini yok Etmekten sorumlu Bakanın, burada ne zırvaladığını tekrarlamayacağım. Memleketi “-ahır zannetmelerinin sonuçlarıdır bunlar. Erdoğan sebep, Yusuf Tekin sonuçtur. Okullara sabun koyamayan bir kabiliyetsizin böyle büyük büyük laflar etmesi elbette tesadüf değildir. Kendisi, kabinedeki diğer emsalleri gibi kul hakkı yemekten şişmiş, şahsına özel kararnamelerle rektör yapılmış, bugün de oturduğu makam üzerinden Atatürk ve Cumhuriyetten intikam aldığını sanmaktadır. Bu zat, laikliği 'icat edilmiş bir kavram' olarak tanımlıyor, tarihimize mal olmuş İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne saldırıyor. Hezeyanlarına sözde dindarlık kılıfı geçirerek, Saraydaki sahibine ve el etek öptüğü şeyhlerine, katıldığı AK Parti toplantılarında sadakat ispat ediyor” diye konuştu.
“EN BÜYÜK SORUN HAYAT PAHALILIĞI”
Dervişoğlu, “Saray iktidarı gündem değiştirerek, halkın gerçek gündemi olan tabandaki yoksulluğun, tavandakiler tarafından yapılan yolsuzluğun konuşulmasını istemiyor. Gündemi sürekli suni meselelerle dolduruyorlar. Milletimizin en büyük sorunu hayat pahalılığıdır. Bunun da başında yüksek gıda enflasyonu gelmektedir. Bunların karışmayın dediği her şey bizim sorumluluk alanımızdır. Çünkü bu milletin hak ettiği refahı sağlamak bizim boynumuzun borcudur” dedi.
Sağlık Bakanlığı’na yönelik de eleştirilerde bulunan Dervişoğlu şunları kaydetti:
“Sağlık sistemimiz de ne yazık ki rant uğruna yerle bir edilmiştir. Ancak artık konu sadece rantla açıklanamaz haldedir. Bebeklerimiz para için öldürülmüştür. Aç bırakılmış, işkence edilmiştir.
Maalesef evlatlarımız, bebek katilliğiyle ün salmış bu merhametsiz örgütün mensuplarına, bu canilere emanet edilmiştir. Parası olmayanın ölüme terk edildiği, parası olanın da parasıyla rezil olduğu Hatta yeni doğmuş bebeğini kaybedebildiği bir sistemdir. Üzülerek ifade ediyorum ki, büyük Türk milletine, çok bilinmeyenli bir denklem içerisinde, aç kalıp, hayatını sürdürmek reva görülüyor”