Kızılcık Şerbeti'nin Alev'i Müjde Uzman tükenmişlik sendromuna yakalandı
Kızılcık Şerbeti dizisindeki performansıyla büyük beğeni toplayan oyuncu Müjde Uzman, zor günler geçiriyor. Yoğun geçen sezonun ardından tükenmişlik sendromuyla mücadele eden Uzman, yaşadığı zorlukları sosyal medyadan paylaştı.
Kızılcık Şerbeti dizisinde canlandırdığı "Alev" karakteriyle büyük beğeni toplayan oyuncu Müjde Uzman, sağlık sorunları nedeniyle zor günler geçiriyor. Hastanede serum takviyesi alan Uzman, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda tükenmişlik sendromuyla mücadele ettiğini duyurdu.
Yoğun çalışma temposunun ve insanların yarattığı baskının kendisini tükettiğini belirten oyuncu, "İş, yoğunluk zor değil, insanlar zor" diyerek dikkat çekti. Her zaman enerjik ve hayat dolu olarak bilinen Uzman, ilk defa tükendiğini ve kimsenin yaşadığı zorluklara inanmadığını ifade etti.
"Hayatım Kolay ve Lüks Değil"
Paylaşımında, insanların kendisini zengin ve şöhret sahibi olduğu için hayatının kolay olduğunu düşündüğünü belirten Uzman, gerçeklerin öyle olmadığını dile getirdi. Oyuncu, sürekli güzellik, kilo ve iş konularında sorgulanmaktan yorulduğunu ve sağlık sorunlarının da ciddiye alınmadığını belirtti.
Müjde Uzman, yaşadıklarını anlatırken, insanların "halledersin, yaparsın" gibi yüzeysel cümleler kurmasının kendisine yardımcı olmadığını, bazen tek ihtiyacının sadece yanında duran biri olduğunu ifade etti.
Müjde Uzman, şu açıklamayı yaptı:
"Madem hala uyumadım..
Çok düşündüm şu görselle alakalı, ama paylaşacağım. (Dünden bunlar bu arada) Çünkü. Bu bir ajitasyon paylaşımı değil öncelikle. Bu bir, "Lütfen artık uyanın, empati yapın, sorumluluk alın, hareketlerinizin sonuçları herkesi etkiliyor, tembelliği, kolaycılığı, hak yemeyi bırakın, düşünün, öğrenin, elinizi taşın altına koyun, yapın artık!" adlı serbest çağrışım paylaşımı. İş zor değil, yoğunluk zor değil, insanlar zor. Multitask (çoklu görev) olmak kendimi tanımlamayı en sevdiğim şeydi, şimdi ise ruhumun en büyük düşmanı. Kendi yapacaklarımı geçtim, etrafımdakilerin de her şeyini dinler, bilir, unutmaz, bir de hatırlatırdım. Asla ama asla üşenmezdim. Tek günde 3 gün gibi yaşar, yorulmaz, tam tersi hayat enerjime eklerdim. Hala 10 adım sonrasını bile ‘şıp’ diye planlar, bu sayede vakit kaybetmez, yapmak istediklerimden olmaz; ’daha fazla aktivite, daha fazla tecrübe, daha fazla yaşam!’ der sevinirim. Hiç kimse fark etmese hatta yanlış anlasa bile herkesin işini gücünü kolaylaştırır, konforunu artırır, anılarını güzelleştirmeye çalışırım. Bu bana yük gelmez asla. Tam tersi; eğer yapmazsam, çünkü ancak yapmamaya çalışmam' gerekir, daha çok yorulurum.
Ama hayatımda ilk defa tükendim.
KİMSE BANA İNANMIYOR
İşin kötüsü kimse inanmıyor. Herkesin bir teorisi var olmam gereken kişiyle ve sıkıntılarımla alakalı, en büyük sebep de mesleğim! Hayatım çok kolay, ışıltılı pırıltılı (ne demekse), para ve lüks içinde falan olmalıymış kesin. Huhu. Var olmak için önce, akıllı, çalışkan, genele uymayan huyları ve hobileri olan bir kadınsan, üstelik hem kadın hem de oyuncu olduğundan, belli ki tüm hayatın boyunca herkesi tek tek aptal olmadığına inandırman gerekiyor. Evden çıkıp eve dönene kadar güzellik, kilo, iş konuları. Her gün... Sahi kimin işi bu kadar konuşuluyor? Ben başka şeyler konuşamayacak mıyım hiç? Sağlık sorunlarına da inanmıyorlar, ayrıca mesela spor yapmak istemem de saçmaymış, çünkü ‘kilo almıyorsun ki, ne gerek var’mış... Anlatmaya çalışıyorsun, ama diyorsun iskeleti, kasları kim taşıyacak? Yer çekimi sürekli aşağı çekerken, kendi kendinize mi ayakta durabildiğinizi sanıyorsunuz? Yazık değil mi bedenimize? Neyse."
BİR ŞEY SÖYLEMEYİN DAHA İYİ
"Dünyanın en boş, en işe yaramayan cümlesi "halledersin yaparsın, aslan kaplansın minvalindeki cümleler. Bir şey söylemeyin daha iyi. O an tek istediğimiz birinin sadece yanımızda durması. Çoğu zaman bunu bile istemiyorum. Bazen her şeyin çözümü olmaz. Karşı tarafın daha zorlandığı şeyler söylüyorsunuz."