Kanser hastalığında umut verici yenilikler mi var? Fulya Soybaş yazdı
Kanser hastalığı bilindiği üzere hem çağın hastalığı olarak nitelendirilir hem de uzun dönemdir tedavi yöntemleri geliştirilmeye çalışılır. Gazeteci Fulya Soybaş, sorularıyla aldığı yanıtlarla umut verici yenilikler olduğunu yazdı.
iTürkiye’den biliminsanlarının da katıldığı Madrid’de gerçekleşen Avrupa Onkoloji Kongresi’nde kanser hastalığının yeni tedavi yöntemlerine değinerek sorularını cevap arayan Gazeteci Fulya Soybaş kendi üzerinden örnek vererek ‘’Biz hastalar için umut demek. Peki, bahsi geçen o son çalışmalar neler?’’ dedi.
Hürriyet Gazetesi’nden Fulya Soybaş, ‘’Kansersiz yaşam mümkün mü’’ diye sordu.
Türk hekimlerin önemine vurgu yapan Soybaş’ın umut veren yazısı şu şekilde:
‘’Bundan 10 yıl önce kanser tedavileri, ağırlıklı olarak tek şekilde; kemoterapi ile yapılıyordu. Bu, bazılarımızda işe yarıyor bazılarımızda da sonuç vermeyebiliyordu. Mesela ben. 16 kemoterapi aldım, cilt kanseri olan dedem ise 6. Ben de işe yaradı ama onu kaybettik. Son 4-5 yıldır ise kanseri “kronik” hastalık haline getirme yolunda adımlar atıldığı ve artık tek çarenin kemoterapi olmadığını biliyoruz. Bu da biz hastalar için umut demek. Peki, bahsi geçen o son çalışmalar neler? Kansersiz yaşam mümkün mü? İspanya’nın Madrid kentinde düzenlenen dünyanın en saygın kongrelerinden; “European Society for Medical Oncology” ESMO- Avrupa Onkoloji Kongresi’nde hem gazeteci hem de kanser “survivor” olarak bu sorulara yanıt aradım.
‘TÜRK HEKİMLER CUMHURİYETİMİZİN 100. YILINDA GÖGSÜMÜZÜ KABARTTI’
Bu yıl Madrid’te yaklaşık 40 bin kişiyi ağırlayan Avrupa Onkoloji Kongresi’ne sadece dünyanın en iyi hekim ve biliminsanları değil, amacı en iyi tedaviyi, en yüksek fayda ile hastaya ulaştırmak isteyen klinisyen, araştırmacı, hasta hakları savunucuları (Türkiye’den tek bir dernek; Genç Birikim Derneği vardı) ve sağlık sektörü temsilcileri de katıldı. 4 gün süren oturumlarda yıllardır devam eden bazı klinik çalışmaların uzun dönem- yeni çalışmaların da ilk sonuçları açıklandı. Ama önce Türk biliminsanlarına özel bir başlık açmak istiyorum.
Çünkü kanser tedavilerinde çığır açacak bu çalışmaların araştırmacıları arasında ülkemizden çok sayıda isim var. Bu, gurur verici olduğu kadar Türkiye’den birçok hastanın yeni nesil ilaç, tedavi ve yöntemlerden faydalanabilmesine de kapı açmış durumda.
Zira 5-10 yıl öncesine kadar bu ‘klinik’ çalışmalara sadece Avrupa’dan hasta kabul ediliyordu. Bu durum komşumuz Ermenistan’ı fazlaca üzmüş olacak ki heyet liderleri sunumunu “Neden Türkiye’ye bu imkânlar tanınıyor da bize değil?” üzerine yaptı. Ne diyeyim? Umarım tüm hastalar tez zamanda şifa bulur ama gelin ulu önder Atatürk’ün şu sözünü hatırlatayım: “Beni, Türk hekimlerine emanet ediniz!”
‘TERZİ İŞİ’ TEDAVİLER KANSERDE ÇIĞIR AÇIYOR’
Tıbbi Onkolog Prof. Dr. Özlem Sönmez kongredeki Türk hocalarımızdandı. Bu yıl, ‘kişiselleştirilmiş tedavi’ yöntemlerinin başarısı hakkında daha net sonuçlar elde edildiğini söylüyor. Ne demek kişiselleştirilmiş tedavi? Şöyle yanıtlıyor: “Eskiden hemen hemen herkese tek tedavi; ki bu sıklıkla kemoterapiydi- uygulanıyordu. Ama şimdi ‘terzi işi’ diyebileceğimiz kişiye, hastalığına göre yeni tedaviler var. Aynı anne, babadan doğmamıza rağmen kaşımız, gözümüz nasıl kardeşimizden farklı ise aynı teşhisi alan hastaların da tedavisi farklı artık. Tedavinin nasıl yapılacağı ise Next Generation Sequencing (NGS) yeni nesil dizileme testleri ile belirleniyor. Bu kongrede öğrendik ki halk arasında ‘geç kalınmış’ diye bilinen, evre 4- metastatik (organlara da sıçrayan) akciğer, safra yolu, üregenital kanserler başta, tedavi başlangıcı ve tedavi değişikliği öncesinde, ‘yeni nesil dizileme’ testleri yapılan ve tedavisi de testlerin sonuçlarına göre ‘kişiselleştirilen’ hastaların, sağ kalım oranı net şekilde (yüzde 90 üzeri) yükselmiş.”