John Bolton, kitabında Erdoğan’ı Mussolini’ye benzetti
Bolton'un Trump yönetimindeki Beyaz Saray'da geçirdiği 17 ayı anlattığı "Olayın Olduğu Oda" (The Room Where It Happened) adlı kitabı yayınlandı.
Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un Başkan Donald Trump yönetimindeki Beyaz Saray'da geçirdiği 17 ayı anlattığı "Olayın Olduğu Oda" (The Room Where It Happened) adlı kitabına Erdoğan’ın Trump’la yaptığı görüşmelere de yer verildi. Bolton, Erdoğan’ı Mussolini’ye benzetti.
Eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un Başkan Donald Trump yönetimindeki Beyaz Saray'da geçirdiği 17 ayı anlattığı "Olayın Olduğu Oda" (The Room Where It Happened) adlı kitabı yayınlandı.
Trump yönetimi, Beyaz Saray tarafından yapılan incelemenin henüz tamamlanmadığı ve çok sayıda gizli bilgiyi ifşa ettiği gerekçesiyle kitabın yayınlanmasına engel olmaya çalışmıştı. Ancak Federal Mahkeme, yapılan itirazı reddetmişti.
BBC Türkçe’de yer alan habere göre, Bolton'un kitabı, henüz piyasaya çıkmadan, alınan ön siparişlerle birçok ülkede Amazon'un en çok satan kitaplar listesinde bir numaraya yerleşmişti.
ABD’de çokça tartışmaya neden olan kitapta, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da yer verildi. Halkbank davası, Brunson ve Suriye gibi konulara değinilen kitapta Bolton, Erdoğan’ı Mussolini’ye benzetti.
John Bolton, kitabında Erdoğan'ın Brunson'ı "pazarlık kozu" olarak kullanmak istediğini öne sürdü.
Kitapta, Erdoğan'ın Ağustos 2018'de Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de düzenlenen NATO zirvesinin ardından Halkbank ve S-400 satın alımı nedeniyle uygulanması muhtemel yaptırımları görüşmek üzere Trump'ı aradığı belirtildi ve şu ifadelere yer verildi:
"Devam eden soruşturma, Erdoğan ve ailesinin Halkbank'ı kendi kişisel çıkarları için kullandığı ve damadını Maliye Bakanı olarak atamasının ardından bunun daha da arttığı yönündeki iddialar nedeniyle Erdoğan'ı yakından ilgilendiriyordu. Erdoğan'a göre, Halkbank'a yöneltilen suçlamaların arkasında (Fethullah) Gülen ve 'hareketi' vardı. Dolasıyla ailesinin giderek zenginleşmesinin ötesinde, tüm bunların kendisine yönelik bir komplonun parçası olduğunu düşünüyordu.
"Amerikan savcıların, Halkbank davasını düşürmesini istiyordu. Ancak artık savcılar bir kere kanca atmış olduğu için bu ihtimal oldukça düşüktü.
"Son olarak, Erdoğan, Ankara'nın Rusya'dan S-400 hava savunma sistemini satın almasından dolayı Kongre'de bekleyen F-35'lerin Türkiye'ye satışının durdurulmasını öngören tasarıdan endişeliydi. Bu satın alımın tamamlanması halinde, bu işlemin gerçekleşmiş olması 2017 yılında çıkartılan bir yasa uyarınca Türkiye'ye yaptırım uygulanmasını zorunlu kılıyordu. Özetle, Erdoğan'ın endişe edecek çok şeyi vardı.
"Ancak, Trump'ın talepleri ise çok azdı: Erdoğan'ın kendisine söz verdiğini düşündüğü gibi, Brunson ne zaman serbest bırakılarak, Amerika'ya dönebilecekti. Erdoğan sadece yargı sürecinin devam ettiğini ve Brunson'ın hapiste değil, ev hapsinde olduğunu söylemişti."
Brunson, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından Fethullah Gülen Yapılanması ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı. Yapılan yargılamanın ardından Brunson "örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı ancak cezaevinde geçirdiği süre yeterli görülerek, serbest bırakıldı ve hakkında yurtdışı çıkış yasağı kaldırıldı.
Brunson, ABD'ye geri döndü ve Beyaz Saray'da Trump ile bir araya geldi.
Bolton, Trump'ın hatalı bir şekilde Erdoğan'ın sözlerini Brunson'ın ülkesine dönmesine izin verilmeyeceği biçiminde yorumladığını ve öfkelendiğini belirtti. Bolton, Trump'ın "İşte bu yüzden kimse Erdoğan ile iş yapmıyor" dediğini öne sürdü.
Kitapta, Trump'ın ABD'nin, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yaptırım uygulamasına karşılık olarak Türkiye'nin de benzer bir karar almasının "küçük düşürücü bir hamle" olarak yorumladığı da öne sürüldü.
Bolton'ın kitabında Erdoğan hakkında genel olarak olumsuz sıfatlar kullandığı görülüyor.
Erdoğan'ı "radikal İslamcı" olarak nitelendiren Bolton, göreve ilk başladığı dönemlerde Suriye hükümetinin kimyasal silah kullandığı iddiaları üzerine bu ülkeye bir hava operasyonu düzenlenmesi gündeme geldiğinde Erdoğan ile Trump'ın yaptığı bir telefon görüşmesine katıldığını aktardı.
Bolton, "Erdoğan görüşmesi ise ayrı bir deneyim oldu. Kendisini dinlerken, ki her zaman arada tercüman olur, Roma'daki balkonundan konuşan Mussolini'yi dinliyormuşum gibi hissediyordum. Tek farkı, telefonda aynı ton ve ses düzeyiyle konuşan kişi Mussolini değil, Erdoğan'dı" dedi.
Bolton, kitabının bir bölümünde sadece Beyaz Saray'daki bazı üst düzey yetkililerin değil, Avrupalı ve Orta Doğu'daki ABD müttefiki bazı ülke liderlerinin de Erdoğan konusunda Trump'ı uyardıklarını ancak Trump'ın bu uyarıları ciddiye almadığını öne sürdü.
Bolton, "Trump, Brunson olayından kısa bir süre sonra yine 'kanka' moduna döndü. İşin ilginç tarafı, medyanın Trump'ı duygusal açıdan Müslüman karşıtı olarak tanımlamasına karşın, Avrupa ve Orta Doğu'daki bazı önemli müttefik liderlerin ve kendi danışmanlarının ısrarlı çabalarına karşın Erdoğan'ın kendisinin radikal bir İslamcı olduğu gerçeğini bir türlü kavrayamadı. Erdoğan, Türkiye'yi Kemal Atatürk'ün laik devletinden çıkararak İslamcı bir devlete dönüştürmek için uğraşıyordu. Müslüman Kardeşlere ve Orta Doğu'daki diğer radikallere destek veriyor, Hamas ve Hizbullah'a finansal destek sağlıyor, İsrail'e karşı aşırı derecede düşmanca davranıyor ve İran'ın ABD yaptırımlarını delmesine yardımcı oluyordu. Ancak bunların hiçbirisi Trump üzerinde etkili olmuyordu" dedi.
ABD'de Cumhuriyetçi Parti'yi destekleyen, muhafazakar kesimin dış politika konusundaki en önemli isimlerinden biri olan Bolton, Nisan 2018 ile Eylül 2019 arasında Trump yönetiminde Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevinde bulundu.
Cumhuriyetçi başkanlar döneminde önemli görevlerde bulunan Bolton, geçmişte ABD'nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği ve Adalet Bakan Yardımcılığı pozisyonlarında da görev yapmıştı.