İstanbulluların yeni kâbusu: Kokarca böceği!
İstanbul'da özellikle Çekmeköy ve Sarıyer'de ormanlık alanın yakınındaki binaları, kahverengi kokarca böceği sardı.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Hızal, "İnsanlara zarar verici bir durumu yok. Direkt saldırmaz, arı gibi sokmaz. Ama yine de kişiden kişiye değiştiği gibi, salgıladığı koku alerji yapabilir " dedi.
İstanbul'da bir süredir kahverengi kokarca böceği kabusu yaşanıyor. Özellikle Çekmeköy ve Sarıyer'de şikayetler arttı. Evlere giren kokarca böceği büyük rahatsızlık yaratıyor.
Sarıyer'de camları açmaya çekindiklerini söyleyen Nazar Yıldız , "Biz de şikayetçiyiz, yaklaşık iki senedir ne zaman camları açsak doluşuyorlar. Çok fazla var, öldürdüğümüz veya dokunduğumuz zaman çok pis kokuyor." şeklinde konuştu.
"Bu türün özelliği sokucu, emici ağız yapısına sahip olması"
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Hızal, "Bu tür istilacı bir tür, anavatanı Uzakdoğu ülkeleri olarak geçiyor. Türkiye'ye iki giriş noktası var gibi görünüyor, Artvin ve İstanbul. Şu anda Karadeniz sahil hattı boyunca çok yerde görülmekte. Önemli bir istilacı tür. Üç yüzden fazla bitki türü ile beslendiği tespit edilmiş.
Bu türün en önemli özelliği, sokucu, emici ağız yapısına sahip olması. Böylelikle besleneceği bitkinin içerisine bu ağız yapısı ile giriyor, salgıladığı enzimlerle bu bitkinin protein, yağ ve liflerini emerek bitkiye zarar veriyor. Özellikle tohumlarda ciddi kayıplara sebep olabiliyor" şeklinde sürdürdü.
Doç. Dr. Hızal, "Özellikle Eylül sonu Ekim başı, havaların soğumaya başladığı dönemde yer arıyor. Binalardaki ısı değişimleri onları cezbediyor ve oralara gidebiliyor. Özellikle binalar daha korunaklı, evlerin içi, çatı altları, kapı arkaları, kitaplık arkaları çok ciddi saklanabileceği yerler" dedi.
"Kimyasal mücadele sıkıntılı"
Hızal, "Bu tür tabii ki, insanlar için rahatsızlık verici olabiliyor. Oldukça büyük bir tür, uçarken çıkardığı ses, ayrıca dokunulduğunda ve ezildiğinde kötü bir koku yayması insanlar için hoş karşılanmıyor. Özellikle evin içerisinde dolaşması rahatsızlık veriyor" dedi.
Doç. Dr. Hızal, "Bu oldukça sıkıntılı bir durum yaratabiliyor. Bunlarla mücadele yöntemleri arasında değişik yöntemler var. Kimyasal mücadele, biyolojik mücadele ancak kimyasal mücadele şöyle bir dezavantajı var. Attığınız ilaç hedef türümüz olan bu tür dışında başka canlıları da öldürme durumunda olduğu için kimyasal mücadele sıkıntılı.
Biyolojik mücadele, yıllarca yapılan çalışmalarda yumurta paraziti üzerine, yani bu böceğin koyduğu yumurtaya arız olan ve onunla beslenip popülasyonu düşüren canlılar üzerine çalışmalara başlandı. Bunun birkaç türü var ama Türkiye'de doğal tür olarak bulunmuyor. Yurt dışından getirilmesi planlanıyor. Bunun da başarılı olmama ihtimali var. Çünkü Türkiye doğasında olmadığı için bu böceklerin uyum sağlaması önemli. Uyum sağlarsa başarılı olacağız" şeklinde konuştu.