İsrail ile Lübnan ateşkesi nasıl okunmalı, dikkat çeken noktalar neler? Al Ain Türkçe Özel
DİPAM Başkanı Dr. Tolga Sakman, İsrail ile Lübnan arasındaki ateşkese ilişkin dikkat çeken noktalara değindi. Sakman, “İsrail bu anlaşmayla, en ufak sapmada kendisinin tüm gücünü kullanma ihtimalini teyit etti” dedi.
İsrail ile Lübnan arasında ateşkes bugün itibarıyla başladı. İsrail güvenlik kabinesi, ateşkesi 10'a karşı 1 oyla kabul etti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hizbullah'ın anlaşmayı bozması halinde onları vuracaklarını belirtti. Netanyahu ateşkesle birlikte artık İran tehdidine odaklanacaklarını sözlerine ekledi.
Peki ateşkesi nasıl okumalıyız? Dikkat çeken noktalar neler? Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman, ateşkesle ilgili detaylı değerlendirmelerini Al Ain Türkçe ile paylaştı. Sakman, dikkat çeken ilk noktanın, anlaşmanın Birleşmiş Milletler’in 1701 sayılı kararını teyit eder şekilde olduğunu belirtti. Sakman, “Neredeyse kararı birebir kabul eden bu anlaşma sadece bu nedenle bile kırılganlığını gösteriyor. Çünkü 1701 sayılı kararın masada olduğu dönemde bu savaş başladı. Lübnan’ın güneyi Hizbullahsızlaştırılıyor, Lübnan askeri herhangi bir şekilde bu bölgeyi güvenli hale getirecek kapasitede değil, bölgede konuşlu birleşmiş milletler barış gücü UNIFIL askerlerine bile İsrail ordusu saldırdı ve Birleşmiş Milletler güçlerinin işlerini yapmalarını engelledi” dedi.
“İSRAİL GÜCÜNÜ KULLANMA İHTİMALİNİ TEYİT ETTİ”
İsrail’in saldırgan politikalarına devam ettiğini belirten Sakman, “Böylece aynı şartların yeniden kabul edilmesi aslında bir süre sonra yeni bir çatışma ihtimalini ortaya koyuyor. Şunu göz ardı etmemek lazım; İsrail, bu anlaşmayla birlikte ilan ettiği şey anlaşmadan en ufak sapmada kendisinin tüm gücünü kullanma ihtimalini teyit etti” ifadelerini kullandı.
Anlaşmaya ABD ve Fransa’nın öncülük etmiş olmasının dikkat çeken bir diğer nokta olduğunu söyleyen Sakman, “Fransa’nın Lübnan ile hem ikili ilişkiler üzerinden hem de Orta Doğu politikalarının bir atlama tahtası olarak yakın özel bir yakınlığı olduğunu biliyoruz. Ayrıca ABD başkanlığına Trump‘ın gelmesiyle Amerika Avrupa rekabetinde Fransa da önemli bir aktör olacak. Biden gitmeden Fransa’yı bir şekilde ABD dış politikası içerisine angaje etmiş oldu” diye konuştu.
“Anlaşma ile ilgili söylenmesi gereken şey ise İsrail’in 2006’daki gibi yine Lübnan’a tam hakimiyet sağlayacak şekilde başarılı bir saldırı gerçekleştirememiş olmasıdır” diyen Sakman şunları kaydetti:
“VARILAN NOKTA SALDIRILARIN BAŞLADIĞI GÜNDEN FARKLI DEĞİL”
“Sınırdan içeri girmeye çalışırken karşılaşacağı zorlukları zaten defaatle dile getirdik. Ayrıca Lübnan toplumu içerisinde bir iç karışıklık çıkarmak için gösterdiği çabanın da etkili olmadığını gördük. Böyle bir anlaşmayla kendi toplumu içerisinde Netenyahu bir başarı elde etmiş gibi görünmek isteyecek ama aslında varılan nokta saldırıların başladığı günden daha farklı bir yerde değil.
Amerika’da Trump başkanlığı devralana kadar bulanık bir dönem geçirileceğini Netenyahu da biliyor. Bu süre içerisinde kendisinin yerini ve geleceğini görmek için bazı adımlar atması gerekiyordu. Belki de bu anlaşma bu adımlardan biri olarak görülebilir. Çünkü Trump görevi devraldıktan sonra İsrail’e destek vermeye devam etse de Netenyahu ile ilişkilerinin ne durumda olacağı soru işareti olmaya devam ediyor”