Baykan: İklim konusunda topyekün seferberlik gerekiyor / Al Ain Türkçe Özel

Son dönemde yaşanan aşırı iklim olayları, insanlığa iklim değişikliği konusunda bir uyarı niteliğinde. Bu konuda geniş kapsamlı bir farkındalık şart. Dr. Barış Gencer Baykan, konuyu Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Türkiye'de son yıllarda iklim bilincini artırmaya yönelik girişimler ve eğitim programları, vatandaşların çevresel sorumluluk algısını güçlendiriyor; eğitimden medyaya, yerel yönetimlerden sivil toplum çalışmalarına kadar geniş bir yelpazede yürütülen faaliyetler, iklim değişikliğiyle mücadelede toplumsal hareketi şekillendiriyor. Yeditepe Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Barış Gençer Baykan’la Türkiye’de iklim değişikliği farkındalığını konuştuk.
Türkiye'de iklim değişikliği eğitimi şu anda okullarda nasıl ele alınıyor ve gelecek nesillerin bu konuda daha bilinçli olmaları için eğitim sisteminde hangi yeniliklere ihtiyaç vardır?
Son zamanlarda iklim değişikliği eğitim müfredatına girmeye başladı. 6-7-8 sınıflarda Çevre Eğitimi ve İklim Değişikliği dersi konuldu. Seçmeli ders olarak okutuluyor. Eğitim müfredatımızda çevre eğitiminin yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Bizdeki yaklaşım daha çok farkındalık artırma üzerinden gidiyor. Budan daha öteye gidilmesi gerekiyor. Eğitimin daha aşağıdan, ilkokul seviyesinden başlaması gerekiyor. Sadece seçmeli değil diğer alanlarla birlikte biraz daha derinlemesine ele alınması gerekiyor. Bir ekolojik okuryazarlık olarak ele alınırsa daha iyi olur. Finansal okuryazarlık gibi ekolojik okur yazarlığa önem vermemiz lazım. Ekolojik bir insan nasıl yetiştirilir. Bu konuda sürdürülebilirlik üzerine dersler açılabilir. Bu konuda talep de var.
Türkiye'nin genç nüfusu arasında iklim değişikliği konusunda artan bilinç ve aktivizm, hükümet politikalarını nasıl etkiliyor ve bu değişim toplumsal normlarda ne tür dönüşümler yaratıyor?
Gençlik büyük bir kategori. Milyonlarca insandan bahsediyoruz. Eğitimin içinde olan da var eğitim dışında olan çok sayıda genç de var. Bu gençlerin sorunları var. Bazen daha büyük sorunlar varken çevre konusunu konuşmak lüks olarak algılanıyor. Ancak bu öyle değil. Çok ciddi bir konu. Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir konu.
Daha eğitimli, daha fazla imkana sahip gençler bu konuda kaynaklara ve eğitime ulaşabiliyor. Ama daha kısıtlı imkanları olan, teknolojik imkanları daha az olan gençler ise çevre konularına yeterince ulaşamıyor. Mesela özel okullarda okuyan öğrenciler bu konuda daha bilinçliyken devlet okullarındaki öğrenciler bu konulara daha vakıf olamıyor. Onlara yönelik pozitif ayrımcılık yapılarak, her sosyoekonomik kesime hitap eden adımlar atılabilir. Kırsal kesime yönelik projeler oluşturulabilir.
Kısacası topyekün bir farkındalık gerekiyor. Topyekün bir seferberlik gerekiyor. Bunun için de tüm kesimleri içine alan bir eğitim gerekiyor.
İklim değişikliğinin çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğiyle doğrudan bağlantılı olduğunu anlatabilmemiz gerekiyor. Çünkü bu konunun birçok sektöre, birçok farklı bileşene etkisi var. Sağlık bunların başlarında geliyor. Ekonomi bunların başlarında geliyor. Enerji de öyle. Birçok temel yaşam faktörüyle doğrudan etkileşim halinde olan bir konu.
Türkiye'deki yerel yönetimler, vatandaşların iklim değişikliği konusundaki farkındalıklarını artırmak için hangi stratejileri uygulamaktadır ve bu stratejilerin etkinliği nasıl ölçülmektedir?
Yerel yönetim sorunlar ve çözümler konusunda en önemli kurumlar, çünkü doğrudan hem sorunların içindeler hem de çözüm makamındalar. Şehirlerin yönetiminde enerji ve su gibi konularda kurumlar iç içe geçmiş durumda. Her katmana her kuruma büyük görev düşüyor. Su kaynakların korunması, kayıp kaçağın giderilmesi, yeşil alanların korunması, denizlerin temizliği, bunlar hem büyük yatırımlar gerektiren hem de işbirliği gerektiren konular. Bu noktada tüm kurumların işbirliği şart.
Günümüzde çevresel konularla diğer tüm meseleler iç içe geçmiş durumda. Bu nedenle tüm paydaşların yapacağı çok şey var. Bireyden başlayıp en büyük kuruluşlara kadar kentte yaşanan herkes, etkilenecek olan herkes bu konuda elini taşın altına koymalı.
Aşırı hava olayları artıyor, daha da artacak. Bunların önlenmesi için çok ciddi bir koordinasyon gerekiyor. Yurt içi-yurt dışı, sivil-kamu tüm kurumlar arasında koordinasyon şart. Üniversitelerimiz de devreye girmeli. Ciddi bir hareketlenme var ama daha hızlı ve büyük adımların atılması gerekiyor. Bunun toplumun tüm kesimlerini ilgilendirdiğinin farkına varılması gerekiyor.