İklim değişikliğinin faturası ağır: Kasırgalar, kıyı bölgelerinde yaşayanların yüzde 40'ını tehdit ediyor
Yeni bir araştırma, kıyı kentlerindeki nüfusun yaklaşık yüzde 40'ının iklim değişikliği nedeniyle tropik fırtınalardan etkilenebileceğini öngörüyor.
Çalışma, kıyı ekosistemlerindeki doğal engellerin kaybının devam etmesi durumunda, milyonlarca insanın tropik fırtınaların yaratabileceği tehlikelere maruz kalabileceği sonucuna ulaşıyor.
Doğa Korumanın diğer araştırma kurumlarıyla birlikte yaptığı araştırmaya göre, son 30 yılda kıyı ekosistemlerinin zarar görmesi, her yıl 1,4 milyon insanın doğal koruma alanlarını kaybetmesinin öncelikli sebebidir. İklim değişikliğinin artmasıyla birlikte, kıyı bölgelerinde yaşayan insanların yaklaşık yüzde 40'ı her yıl tropikal kasırgalardan etkilenebilir; bununla birlikte, şu anda etkilenenlere ek olarak 27 milyon kişi daha risk altında olabilir.
Araştırma, bu artışın gelecekteki nüfus artışını veya beklenen deniz seviyesindeki yükselişin etkilerini içermediğini açıkladı.
Çalışmanın ortak yazarı The Nature Conservancy'de doğa temelli çözümler alanında kıdemli bilim insanı olan Rob McDonald, "Kıyı toplulukları risk altında ve doğanın korumalarını kaybediyor" dedi.
McDonald, “Bu araştırma, doğanın önceliklendirilmesi gerektiği gerçeğini daha iyi anlamamıza katkıda bulunabilir. Kıyı ekosistemlerinin korunması, insanların felaket durumlarında güvendiği savunma sistemlerinin güçlü, gelişmiş ve sürdürülebilir kalmasını sağlamak açısından kritik bir öneme sahiptir.” şeklinde konuştu.
“Kıyı toplulukları, mevcut doğal sistemlerini koruma konusunda bir dizi zorlukla karşı karşıyadır. Bir yandan, yükselen sıcaklıklardan tuzluluk ve besin dalgalanmalarına kadar iklim değişikliğinden kaynaklanan zorlu koşullara uyum sağlamaya çalışan birçok ekosistem bulunmaktadır. Öte yandan, son yıllarda artan insani gelişmenin neden olduğu tamponların tarihsel düzeyde bozulması da onlar için bir endişe kaynağıdır.” diyerek devam etti.
“Doğal ekosistemlerin sağlığı, iklim değişikliğiyle mücadelede etkili bir rol oynayabilir. Mercan resifleri ve mangrovlar gibi ekosistemler, karbon yutakları olarak bilinir, yani atmosferdeki karbonu emer ve depolar. Bu, sera gazlarının seviyelerini düşürerek iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunur.” değerlendirmesinde bulundu.
Araştırmanın baş yazarı Sarah Hulsen, "Hükümetler ve uluslararası kuruluşlar hemen harekete geçmeli, çünkü daha fazla ekosistemi ve onların sağladığı korumayı kaybedip milyonlarca insanı riske atabiliriz" dedi.
Hulsen, "Doğal çözümler, özellikle kıyı bölgelerinde, örneğin mangrovlar gibi ekosistemleri korumak ve yeniden inşa etmek, iklim değişikliğiyle mücadelede önemlidir. Bu alanlarda yaşayan insanlar için, mangrovlar gibi ekosistemler, kasırgalardan korunmada yardımcı olabilir. İnsanlar kıyı bölgelerine daha fazla bağımlı hale geldikçe, doğayı koruma ve onarmaya yönelik çözümler daha da önemli hale geliyor." şeklinde konuştu.
Hulsen, "Dünya genelinde her yıl 68 milyon insan, alçak kıyı bölgelerinde tropik kasırga riskiyle karşılaşıyor. Özellikle kasırgaların gücü arttıkça, mangrovlar, mercan resifleri, tuzlu bataklıklar ve sulak alanlar gibi ekosistemler, bu bölgelerde yaşayanları doğal afetlere karşı korumak için bir savunma sistemi oluşturuyor. İklim değişikliği ve doğal afetler, bu ekosistemlerin koruma değerini daha da artırıyor. Fırtınalar, erozyon ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi doğal etkiler, bu bölgeleri etkileyen ana faktörler arasında bulunuyor." dedi.