Haluk Bayraktar, Babacan'a tepki gösterdi: Konuyu çok farklı gösterme teşebbüsünde
Baykar Teknoloji Genel Müdürü Haluk Bayraktar, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın katıldığı bir programda Baykar'a ilişkin "Devletin tüm imkanları tek şirkete aktarılıyor" sözlerine tepki gösterdi.
Baykar Teknoloji Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Habertürk TV'nin canlı yayınında açıklamalarda bulundu.
Bayraktar, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın "Devletin tüm imkanları tek şirkete aktarılıyor." sözlerine ilişkin cevap verdi.
Haluk Bayraktar şu ifadeleri kullandı:
Bayraktar Kızılelma 2022 mart ayında ismi verildi. Türk tarihinde hiçbir zaman tam olarak ulaşılamayacak hedefi tarif ediyor. Biz de paradigma dönüşümünü ifade eden stratejik alanda Türkiye için Kızılelma hedefi düşüncesiyle bu ismi verdik. Sonra ilk uçuşu gerçekleştirdik. İlk uçuş havacılıkta çok önemli adımı ifade ediyor. Bizim Kızılelma, Baykar'ın 20 yıllık serüveni. Kızılelma bir anda geleceğin bambaşka dünyanın bize kapıları açtıran teknolojik platform. İlk uçuş çok kritik kilometre taşı. Yıllarca uğraşıyorsunuz, yazılımı, elektronik, mühendislikle bütün bileşenlerin hepsinin bir arada çalıştırarak uçuşla birleştirmek. Her zaman havacılıkta ilk uçuş tarihi kritiktir, milattır. Sonrasında servise, hizmete giriş tarihi verilir. İlk uçuş sizin geliştirdiğiniz platformun bütün sistemleriyle başarılı şekilde gösterimi. Ondan sonra onun seri imalata girerek ürün haline gelmesi. Baykar'ın 20 yıllık birikimi var. Bayraktar Kızılelma, Baykar'ın yüzde 100 imkanlarıyla geliştirilmiştir.
"5 KİŞİ 3 BİN 500 OLDU"
Bize bir talep olmadı, dünyanın en büyük teknoloji firmalarından biri olması dolayısıyla ülkemizin geleceği açısından bunun ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için kendi imkanlarımızla adım attık. Devletle herhangi bir otorite ile anlaşmadan. Hedefimizin Cumhuriyet'in 100. yılında bu uçuşu gerçekleştirmekti. Biz Baykar olarak her zaman beyan ettiğimiz tarihten daha evvel, 2022'in Aralık ayında ilk uçuşu gerçekleştirmiş olduk. Akıncı'yı 2019 yılında İstanbul'daki TEKNOFEST'te buluşturmuştuk. Bu Cumhuriyetimizin 100. yılında böylesine önemli stratejik kazanım, Baykar ve tedarikçi eko sistemiyle. 20 yıl önce Baykar 5 kişilik ekipti. 5 kiloluk uçakla uğraşıyordu. Baykar ihracat ve yurt içi satışlarla, kendi öz kaynaklarıyla yatırım yaparak 6 tonluk uçak platformuyla uğraşır hale geldi. 5 kişi 3 bin 500 oldu. Baykar bine yakın tedarikçi ile bu noktada.
"HEDEFİMİZ UZAY TEKNOLOJİ ALANLARINDA YATIRIMLAR YAPMAK"
Şu anda Kızılelma kategorisinde dünyada insansız hava uçağı anlamında envantere girmiş hiçbir ülke yok. Kızılelma aslında havacılık anlamında Türkiye'yi bölgesel ve küresel anlamda süper güç seviyesine çıkaracak teknoloji. Şu anda gencecik ekiple, dünyanın en ileri teknolojik seviyesine emek veren bir ekip. Türkiye'ye bambaşka kapıları açan bir alan. Kızılelma çok uzun soluklu bir proje. Çok daha farklı kategoriler, ses üstü hızlara çıkan, çift motorlara varan, çok farklı firmaların geliştirdiği akıllı mühimmatlar, Aselsan'ın radar teknolojileri, elektro optik gibi teknolojilerle entegre edildi. Kızılelma 20-30 yıl boyunca hayatımızda olacak. Mini sınıf, taktik, taarruzi sınıfı İHA'lar ve en son Kızılelma. Hedefimiz bundan sonra uzay teknoloji alanlarında yatırımlar yapmak. Bugün ülkemizde tüm vatandaşlarımızı korumak için onlarca İHA var. Tüm bu eko sistemi, hava araçlarının altyapısını desteklemek için uzayda da bir hakimiyet oluşturmamız gerekiyor. Bu alanda ilerliyoruz.
"20 YILDA ÇOK KRİTİK ADIMLAR ATILDI"
Türkiye'de özellikle savunma sanayinde son 20 yılda çok kritik atılımlar atıldı. 20 yıl önce savunma sanayinde faaliyet gösteren 17 firma vardı, bugün 2 binden fazla firma var. Çoğunluğu özel sektörde. Bugün Saha İstanbul'un 900'dan fazla üyesi var. Yüzde 95'i özel sektör bu kümelenmenin içerisinde. Özellikle savunma sanayinde yerlileşme vizyonu ve yerlileşme iradesi. Türkiye çok önemli bir karara imza atıldı. Tank, İHA, Atak helikopterlerinin alım kararı vardı. Bir toplantıda 'Biz bu projeleri iptal ediyoruz, tamamını yerli yapacağız, yurt dışı bağımlısı olmayacağız' dendi. İşin ekonomik anlamda katma değer boyutu var. Bir de işin parasını verseniz dahi, satın almak isteseniz dahi size bunu vermiyor. 2009 yılında Türkiye, ABD'nin SİHA talebinde bulundu, Amerika bunu reddetti.
Türkiye yerli İHA'larından önce İsrail'den Heron ithal ediyordu. Ama ne oluyordu/ İsrail en ufak yedek parça ihtiyacı olduğu zaman, en ufak bir politik anlaşmazlık olduğu zaman destek vermiyordu. Türkiye 90'lıyıllarda ABD'de Gınat dediğimiz insansız hava araçlarını satın aldı. Milyonlarca dolar para ödendi. 100 saati dahi doldurmadan envanter dışı bırakıldı. Çünkü destek gelmiyordu. Bugün Bayraktar SİHA'ları 600 bin saati buldu. Müthiş bir gelişim var.
Türkiye 15 yıl gibi sürede bu teknolojiyi parasıyla alamazken, 2004 yılında bir irade koydu. Bizim ilk geliştirdiğimiz ürün Bayraktar mini İHA. Elden atılan 5 kiloluk uçak. İlk kez savunma sanayinde o karardan sonra 'Biz bu işi rekabete açık yapacağız'. 'Bunu kim yapıp, gelip bize başarılı sunum yaparsa ondan 76 tane uçak alacağız' dediler. Bugünküne nazaran düşük çaplı imkanlarımız vardı. Devlet o zaman şunu deseydi ki, 'Kurulu devlet firmaları var sen yapacaksın' deseydi, bugün Baykar yoktu. Şeffaf bir modelle biz girmiş olduğumuzdan dolayı var. O kadar çok ince, birbirine iplikle bağlı hususlar var ki. Bunlardan bir tanesi olmasa bugünkü başarı olmazdı.
"KONUYU TERSİNDEN GÖSTERME ÇABASI"
Konuyu 180 derece tersinden gösterme çabası. Olduğundan çok farklı gösterme teşebbüsü maalesef. 2004 yılında biz ufacık firmaydık. Özdemir Bayraktar liderliğinde 7 kişi başladık. Sonra Savunma Sanayi Başkanlığı milli ve özgür üretim kararı aldı. Uçağın gövdesi veya elektriğini yerli yapan firma bu işe katılabilir dendi. Devletten nakit destek alan bir üniversite katılmıştı o yarışmaya. Baykar olarak hem gövdesini hem de uçuş elektroniği yazılımıyla o yarışmaya katılıp, birinci olduk. Savunma sanayinde projeler, tanımlı, belirli kurumlara verilen, rekabet olmayan kurumlardı. Biz 76 adet uçağı teslim ettik. Özdemir Bayraktar apartmanını satıp, bütün kazanımları bu işe yarattı. Silahlı kuvvetlerin envanterine giren ilk hava aracını biz yaptık. Bizim o işi kazandıktan sonra Malazgirt sınıfı dünyanın ilk döner kanat helikopterini yaptık. Şırnak'ta atölye kurduk tamamen kendi imkanlarımızla. 'Türkiye için İHA bir kıvılcım etkisi yaratır' dedik ve alana girdik.
Bizim geliştirdiğimiz sistemlerin en önemli başarısı güvenli olması. Türkiye eskiden F-16'ların montajını yapıyordu ama siz sıfırdan bir ürün geliştiriyorsanız bunlara sabır göstermeniz lazım. Selçuk Bayraktar anlattı, uçağın her şeyini yaparsınız. Tekerleğine bir takoz koyarsınız. Uçamaz.
Milletimiz farkında, milletimiz TEKNOFEST'e gittiğinde ürünlere dokunuyor. Milletimiz görüyor. Bu işleri durdurmak kolay, yapmak zor. Öyle iftiralarla karşılaşıyoruz ki. Bu işler parayla olmuyor, emekle oluyor, adım adım üzerine koyarak geliyor.
15 bin feette uçabilen, 6 saat havada kalabileni 100 kilometreden haberleşebilen bir İHA istediler. '2 firmayı davet ediyoruz.' dediler. Davet ederken ar-ge desteği vermediler, teminat mektubu istediler. Bize o dönem çok farklı bakıyorlar, inanılmıyor. Bayraktar-TB2'nin doğuşunu anlatıyorum. 2007'de projeye davet edildi. Pist bulamadık. Keşan'da uçacağız, bürokrasi test uçuşu için izin vermiyorlar. Ergin Saygun komutanımız bizzat izin verdi ve kaçak olarak uçurduk. 2009 Haziran ayında ilk test uçuşunu izinsiz yaptık. Teminat mektubunu verdik, 500 bin dolar. Kale Grubu ile girdik. Babamın aortu patladı. Sıkıntılardan dolayı.
Ağustos'tan 2 ay sonra Sinop'a davet ettiler. Ben o zaman Haluk Bayraktar olarak kısa dönem İzmir'de askerlik yapıyordum. Selçuk Bayraktar ekiple birlikte Sinop'a gitti. Uçağı uçururken, uçaklardan bir tanesi bürokratik baskının devamı gereği, baskı yapıyor. Kriterlere göre 55'inci dakikada 17 bin fitte. 'Daha da çık' deniyor. Uçak kaza kırım geçiriyor. Ekibin moralleri çok bozuk. Gözlemci heyeti var.
"BENİ TUTUKLAMAYA ÇALIŞTILAR"
Sinop'ta DEMO yapılırken askerdeydim çavuş olarak, askerden izin aldım DEMO'ya gittik. İkinci uçakta bir uçuş yaptık. Belli süre var, iki uçak hakkı veriyor size. Belli sürede o kriterleri göstereceksiniz. Bir uçuş yaptık 19 bin fite çıktık. Cuma günü 10 saat uçmamız gerekiyor. 3 Ekim Cuma günü. 3 gün boyunca firmanın genel müdürü vasfıyla oradayım. Son uçuş yapılıyor. Öğlen 2'de kalktı uçak. Uçak gece 10'da geldi indi. Tutanak tutulacak. O heyette gözlemci, üyesi olmayın dışarıdan gelen asker üniformalı bir kişi 'Ben bu uçağın otomatik indiğine inanmıyorum' dedi. 'Tutanağı yazılmayacak.' dedi. O noktada ben bunları açıklamaya çalışırken, bir anda 'çavuş' diye seslendi bana. 3 gündür firmanın genel müdürü vasfıyla oradayım. 'Çavuş esas duruşa geç' dedi bana. O asker kılıklı maalesef kişi benim esas duruşa geçmemi istedi. Peşimden 'şerefsiz' diye bağırdı. Ben de cevabını verdim. Beni tutuklatmak için Ankara'yı savcılığı aradılar. Karşılaştığınız duruma bakın. Ortalık karıştı. Savcılık
arandı, tutuklanmam için. Allah'tan savcı 'Herkesin ifadesini alın ve tutuklamayın' dedi. Bunu bize yapan kişi heyette değil.
Buraya maalesef eklenmiş. Biz onlara maşa kılıklı paşa derdik. Bu kişi bu olaydan 3 ay sonra askeriyeden istifa edip, o rakip firmaya girdi. Biz o DEMO'da başarılı olmuşuz ve tutanağa yazmadılar. Bir uçak gece vakti gelip, iniyor, otomatik indiği yazılmadı o tutanağa. Sonra diğer firma kriterleri sağlayamadı. Ocak 2010 tarihinde Savunma Sanayi Başkanlığı İcra Kurulu toplandı, 12 adet uçak üretmemiz istendi. İhaleyi kaybeden firmaya proje açıyoruz, onların da 6 tane uçak yapmasını istiyoruz. Bir gecede yeni projeyi kaybeden firmaya verdiler.
"TB2'Yİ DÜNYA KONUŞUYOR"
Bugün Bayraktar TB2'yi dünya konuşuyor. 27 ülkeye ihracat imzası atılmış. Türkiye'de kendini ispatlamış. Libya bugün parçalanmadıysa, TB2'nin çok büyük katkısı var. 25 yıl önce Azerbaycan'a yaralılarını taşıması için helikopter veremiyordu, bugün İHA veriyor. Kanada, Litvanya, Polonya... insanlara para topladı, Bayraktar TB-2 almak için. Hiç kimse bizden SİHA yapmamız için talepte bulunmadı. Ama biz biliyorduk ki ülkemizin silahlı İHA'ya ihtiyacı var. Tanımlanan kriterlerin 3-5 katı özelliklerde uçak geliştirdik. ROKETSAN ile beraber çalışmaya başladık. 2015' Aralık'ta ilk atışımızı yaptık. Bize test etme izni vermediler. Türkiye 2014'te bir irade koydu, sistem yapı olarak buna hazır değildi. Karşılaştığınız şeyler, ülkede kimsenin karşılaşmadığı şeyler. Sonuçta işin tamamında, bu işler şu an başarıya ulaşmış. Dünyanın 27 ülkesine ihracat yapmış, Türkiye'ye dış politikada kaldıraç etkisini yaşatan... İnişler çıkışlar var ama başarılı olabiliyor.
Selçuk Bey, 2016'da damat oldu. Biz zaten 2016'da Bayraktar TB-2'yi teslim etmiş bir firmaydık. Devlet bankalarından hiçbir zaman kredi kullanmadık. Biz iş yaptığımız devlet kurumlarından en ufak AR-GE desteği almadık. Nakit hibe kullanmadık. 2022 yılında Baykar'ın imzaladığı sözleşmelerin yüzde 93'ü ihracattan. Baykar'ın varlığı rekabet oluşturan bir şey. Türkiye, İsrail'den HERON alıyordu. Silahlı bile değil. Baykar'ın varlığı bir maliyet etkinliği ve rekabet getiriyor.
"HİÇBİR ZAMAN KREDİ KULLANMADIK"
İddialar, iftiralara gelelim. İlk önce spiker soruyor, 'Cumhurbaşkanı Erdoğan kaybederse bu işler engellenir' diye bir ifade var. Beyefendi 8 yıl MGK üyeliği yaptığını söylüyor. 'Bu ülkede bütün dünyanın konuştuğu Bayraktar TB2 nedir?' demez mi? Bir fuar yaptık, İngiltere Savunma Bakanı geldi. Bayraktar SİHA'ların ne kadar oyun değiştirici olduğunu söyledi. Bulgaristan, Malezya Cumhurbaşkanı geldi fabrikamızı geldi. Sayın Kılıçdaroğlu 2012'de geldi. Ama maalesef CHP'den grup başkanvekili dünyanın en büyük festivale 'Damadın TEKNOFEST'i' diye itibarsızlaştırmaya çalıştı. 'İstikbal göklerdedir diyen' lider Atatürk'ün kurduğu parti CHP. Bize bankalar Bayraktar TB2'nin sözleşme imzalamasında teminat mektubu vermedi. Ufak birader İş Bankası Genel Müdürü'ne mektup yazdı. Yetkililer geldi, 'Sizin CV'lerinize bakıyoruz' dediler. Ve 'bu CV'lerin üzerine size teminat mektubu veriyoruz' dedi.
'Rekabet yok, şımarıklık' iftiraları ile dil uzatacaksınız, biz yanıt verince siyasi yapı olacağız. Böyle bir şey olacak mı? Tekel oluşturma diye bir şey olabilir mi? Baykar'ın varlığı rekabet. Devlet bu projeleri desteklemesi doğal bir şey ama biz Baykar olarak kendi yağımızda kavruldu. Hiçbir zaman kredi kullanmadık, biz bunu tercih ettik. TAİ Anka 2004 yılından beri desteklenen ve onlarca satın alınan bir proje.
DEVLET SATIN ALIMLARI NASIL YAPIYOR?
Savunma sanayinde bir süreç var. Silahlı kuvvetler ihtiyaç bildiriyor, savunma sanayi daire başkanlığı ihale açıyor. Katılıyorsunuz. İHA üreten Türkiye'de 7 firma var. Türkiye maliyet etkin bir şekilde tedarik ediyor, biz zaten ihracat yapınca daha çok gelir elde ediyoruz.
"BİZİM ÜRÜNÜN PAZARLANMAYA İHTİYACI YOK"
Bizim ürünün pazarlanmaya ihtiyacı yok, ülkeler bize kendileri geliyor. Şu an TB2 dünyanın en popüler İHA'sı. Hiç kimse Selçuk Bayraktar Cumhurbaşkanının damadı diye gelip İHA almıyor. Ülke liderleri gelip kendileri talep ediyor.
Baykar'ın arkasında 20 yıllık emek var, mühendislik var. Bu sistem çok maliyet etkin. 11 yıl ekonomi bakanlığı yapmış bir insan, dünya ile rekabet etmiş bir firmaya 'rekabet yok' diyebilir mi?
Dünyada siz hiç duydunuz mu? Bir firma jet motorlu savaş uçağı üretiyor, devletten destek almıyor. Biz devlete yük olmak istemiyoruz, almıyoruz. Bunun normali almaktır. Ama hiç almamıza rağmen bu iftiralara maruz kalıyorsak...
Baykar 3500 kişilik bir ekip, her kesimden insanın çalıştığı bir yer. Liyakata dayalı olarak... Çünkü uçak yapıyoruz. Kimse diyemez şu kişi 'torpille girdi' diye. Siz bir ülkenin geleceğine talipsiniz, bir tane belge var mı? Ne almışız şimdiye kadar? Bize iftira eden şahıs 11 yıllık ekonomi bakanlığı yapmış, 8 yıllık MGK üyesi birisi. Bir gün kapımızı çalıp, sormadı. Duyarsız olabilir. Ama biz böyle iftiralarla karşılaşacağımızı beklemezdik. Türkiye'nin en katmerli ihracatı yapan firmaya 'rekabetten yoksun, kayrılıyor' dememesi gerektiğini bilmez mi? Son yıllarda dış politikanın en önemli kaldıraçlardan bir tanesi Bayraktar TB2 değil mi? Bu başarıların bir tanesi dile geçirilmez mi? Kızılelma uçmuş, tebrik edilmez mi? Onlarca ülkenin büyükelçisi bizi arayıp, tebrik etmez. Genel başkan yardımcısı bir belge yayınlıyor, belgeyi okumaktan aciz. Bir ülkenin geleceğine talipsiniz, bir belge sunmanız lazım.