Gülsüm Kav: Özgürlüğümüzün yasaklanması anayasa ihlali! Al Ain Türkçe Özel
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kurucusu, feminist, aktivist Gülsüm Kav, Al Ain Türkçe’ye önemli açıklamalarda bulundu.
Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal alanlarda birçok temel haklarını hatırlattıkları mücadele günü. Türkiye ve dünyadaki tüm kadınların hak arayışlarının, verilen mücadelelerde gelinen noktaların öneminin hatırlatıldığı bir gün.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde Al Ain Türkçe’den Merve Öney, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu kurucusu, feminist, aktivist Gülsüm Kav ile görüştü.
Kav, ‘’Tüm Dünya ve Türkiye’deki kadınlar önemli bir mücadele yürüttüğümüz bir yıl geçirdik. Ve tabii ki şiddet karşıtı mücadelemiz hep bütün yıla damga vurdu.’’ dedi.
Uzun yıllardır kadın hakları konusunda mücadele verildiğinin altını çizen Gülsüm KAV, ‘’İstanbul Sözleşmesi’ni, şiddetin çözümü olan sözleşmeyi savunmak için her düzeyde Danıştay salonlarında, sokaklarda, mitinglerde mücadele yürüttük çünkü şiddetle mücadelenin çözümü İstanbul Sözleşmesi’nden geçiyor” diye konuştu.
Gülsüm Kav ile yaptığımız röportajdan öne çıkan konular:
‘ŞİDDETİN KENDİSİNİ ORTADAN KALDIRMAK MÜMKÜN MÜ? MÜMKÜN!’
Şiddetin tam ortadan kaldırıldığı bir dünya, yani bir yandan şiddet devam ederken kadınların LGBTİ+, kız çocuklarının bir yerde korunması değil de şiddetin kendisini ortadan kaldıracağımız bir dünyanın kurulması mümkün mü? Toplumsal cinsiyet eşitliğinin gerçekleşmesinden yani her alanda kadınların başta çalışma hayatı olmak üzere siyaset eğitim, sağlık her tür yaşamsal konuda eşit yer almalarıyla ancak mümkün olacaktır.
‘6284 KORUMA KANUNUNUN UYGULANMASI ŞART!’
Bununla beraber böyle bir dünyaya kavuşana kadar kadınlar bir şiddet tehdidi altındaysa, bizde 6284 koruma kanunun tüm dünya ülkelerinde farklı yasaların yani kadınları koruyucu etkin tedbirlerin alınması ve uygulanması şart. Buna rağmen bir kadın eğer şiddet nedeniyle zarar gördüyse de o zaman etkili bir yaptırım uygulanması, cezasız bırakılmaması etkin bir soruşturma yürütülmesi gerekiyor.
‘ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİ YANİ ‘GİZLİ KADIN CİNAYETLERİ’
Ülkemizde maalesef bu konuda da hala haksız indirimlerin sürdüğünü ve özellikle soruşturmaların yürütülmediği ‘şüpheli kadın ölümleri’ dediğimiz aslında ‘gizli kadın cinayeti’ anlamına gelen cinayetlerin arttığını görüyoruz. Ve son olarak da İstanbul Sözleşmesi’nin dördüncü bir temel olarak açıkladığı kadınların geleceğe dair güçlendirilmesi gerekiyor.
‘DEPREME DİRENÇLİ ŞEHİRLER İSTİYORSAK ŞİDDETE DİRENÇLİ BİR TOPLUM DA YARATMAK MÜMKÜN’
Bütün bu önlemler aslında bakarsanız yaşadığımız bu sene deprem yıkımının gölgesindeki 8 Mart’ta bu kadar acı yaşamamıza neden olan depremdeki can kayıplarını da önleyebilir. Tıpkı depremde nasıl önleyici tedbirler istiyorsak depreme dirençli şehirler istiyorsak şiddete dirençli bir toplum da yaratmak mümkün ve şiddetin çözümü de asıl olarak budur.
‘8 MART KUTLAMALARINDAKİ SON YASAKLAR BUNLAR!’
8 Martlarımızı tam istediğimiz gibi kutlayacağımız günler de gelecek eminim. Şuan da ifade özgürlüğümüze yasaklar getirilmesi aslında anayasa ihlali. Bu son yasaklardır biz kendimizi ifade hakkımızı eşitliği özgürlüğü kazanacağımız bir ülkeye mutlaka ulaşacağız. Ama bunun için de demokrasi mücadelesi vermemiz gerekiyor her alanda bizim eşitlik mücadelesi vermemiz gerekiyor.
EKONOMİK OLARAK KADINLAR GÜÇLENMELİ
Eğitim ve istihdam kadınlar için önemli bir fark yaratıyor özgürlük ve eşitlik bakımından ama aslında kadınların tam bir kurtuluşa erişmeleri dünyadaki, toplumlardaki tüm eşitsizlik ilişkilerini ve sömürünün ortadan kalkmasıyla mümkün olacaktır diye düşünüyorum. Yani daha bütünsel bir mücadele gerekir. Fakat istihdamdaki yerimizin bu kadar vahim olması Türkiye’deki kadın işsizliğinin de çok yüksek olması dün açıklandığı gibi ve resmi rakamlar tam gerçeği yansıtmıyor gizli bir kadın işsizliği de var. Şiddetin bu kadar açık hale gelmesinin temel nedeni. Ekonomik olarak güçlendiğimizde eminim şiddet karşısında da daha kuvvetli olacağız.
‘CİNSİYET KOTASI HER ALANDA UYGULANMALI’
İşsizliğin giderilmesi için kota uygulamaları gibi yine işe alımlarda istihdamda kadınlar için pozitif ayrımcılık yöntemlerinin tümünün her alanda uygulanması gerekiyor. Örneğin artık günümüzde dünyada feminist dış politika bile bir terim olarak var ve bu bazı ülkelerde resmileşmiş durumda. Her anlamıyla kadınların güçlendirilmesi ve önünün açılması eşitliğe giden yolun önünü açacaktır. Ama tek başına yeterli değildir.
Bununla beraber güçlü bir kadın programı olması gerekir bununla beraber o toplumdaki tüm eşitsizlik ve sömürü ilişkileriyle ilgili bütünsel bir mücadele yürütmek gerekir. Böyle bir mücadeleye tam olarak özgürlüğe kavuşana kadar sürdürmeye davet ediyorum kadınları.
‘KADIN MÜCADELESİNDE DİRENÇLİ BİR YIL GEÇİRDİK’
Dünya’da ve Türkiye’de verdiğimiz kadın mücadelesiyle çok gurur duyuyorum. Öyle bir dirençli yıl geçirdik. Biz İstanbul Sözleşmesiyle, dünyada kadınlar İran da ve Afganistan başta olmak üzere çok zor şartlarda da direndiler. Direnmeye de devam edelim. Ve bu 8 Mart özel olarak da yine deprem yıkımını bir kez daha yaşamamız için enkazlar oluşmadan önce yapmamız gereken mücadeleyi vermemize söz verdiğimiz bir yıl olsun. Tüm Dünya Kadınlarına kutlu olsun!