Gelecek Partili Başçı : İklim sorununa çözüm arayan BAE’yi kutluyoruz!
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Başçı, BAE’nin 2023'te düzenlenecek 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı "COP28"e ev sahipliği yapacak olan BAE’nin, büyük bir sorumluluk taşıdığına vurgu yaptı.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) iklim sorununa yönelik son dönemlerdeki çalışmalarını yakından takip ettiklerin ifadede eden Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Başçı, 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na ev sahipliği yapacak BAE’yi kutladığını ifade etti.
BAE ile dost ve kardeş bir ülke olduklarını, Türkiye hükümetinin geçmişte BAE politikası konusunda bir çok hataya imza attığını ifade eden Başçı, son dönemlerde BAE ile Türkiye arasında yaşanan işbirliğini ise desteklediklerini söyledi. BAE’nin uluslararası anlamda barışa ve çevreye katkı sunan projelerini de yakından takip ettiklerini ifade eden Abdullah Başçı, bu konudan da memnuniyet duyduklarını dile getirdi.
Al Ain Türkçe’den Halit Ziya Alptekin’e konuşan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Başçı, BAE'nin İklim Değişikliği Özel Temsilcisi Dr. Sultan bin Ahmed Al Jaber’in, BM İklim Zirvesi 28. Taraflar Konferansı’nın (COP28) Başkanlığı görevine getirilmesini de “yerinde bir karar” olduğunun altını çizdi. Dr. Sultan bin Ahmed Al Jaber’in hem diplomasi hem de iş dünyasını bilen bir isim olduğuna dikkat çeken Başçı, “bu sentez İklim Konferansı’na pozitif katkı sağlayacaktır” yorumunda bulundu.
Çevresel sorunların dünyada sayısal ve çeşitsel olarak karşımıza çıktığını ifade eden Başçı, “Zaman ilerledikçe dünyamızda karşılaşılan sosyal, ekonomik, çevresel sorunlar sayısal ve çeşitsel artış ve değişiklik göstermektedir. Türkiye özelinde baktığımızda gündemdeki en büyük sorun ekonomi olduğundan, önemli birçok sorun maalesef göz ardı edilmek zorunda kalmaktadır.
Başta insan olmak üzere tüm canlıların sağlığı temelde küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği ve çevre sorunları nedeniyle büyük tehlike altındadır. Küresel çevre sorunlarının tamamı önemli olmakla birlikte iklim değişikliği sorunu günümüzde varoluşsal bir kriz haline gelmiştir. ”dedi.
Dünya ölçeğinden Türkiye’nin yereline bakıldığında iklimsel anlama sıkıntılı süreçlerin yaşandığını ifade eden Abdullah Başçı, “ Ülkemizde Ocak 2023’ün ortasına geldiğimizde bir çok bölgede ne yağmur ne kar yağışı olmadığı geçmiş yıllara kıyasla çok net şekilde gözlenmektedir. Küresel ısınmanın çeşitli sebepleri olmakla birlikte 2021 Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nin 2021 Raporu’na göre, birincil sebebi insanların atmosfere yaydığı sera gazlarıdır. Başlıca sera gazları, su buharı, karbondioksit, nitröz oksit, metan ve ozondur. Bu gazlar yeryüzünden yansıyan güneş ışınlarının atmosferde tutulmasına ve dünyanın ısınmasına sebep olan gazlardır. İnsan faaliyeti kaynaklı küresel sera gazı emisyonlarının % (65+11) 76'sı karbondioksit, % 16'sı metan, % 6'i nitröz oksit, % 2’si diğer gazlardan kaynaklanmaktadır. Bu gazların atmosferde artmasına en fazla neden olan insan faaliyetleri ise; enerji tüketimi, atıklar, ormanların tahribi, hayvancılık, endüstriyel tarım gibi nedenlerdir. İklim krizinin yıkıcı sonuçlarının önüne geçmek amacıyla 2015 yılında 194 ülke ve Avrupa Birliği, Paris İklim Anlaşması’nı imzalamış ve küresel sıcaklık artışlarını 1,5 dereceyle sınırlamak için gerekli çabaları sürdüreceğine söz vermiştir. Türkiye maalesef Paris İklim Anlaşması’nı ilk başta imzalamakla birlikte, ülke parlamentosunda geç onaylayan ülkelerden biri olmuştur. 2021 yılındaki açıklamalara göre ülkemizin net sıfır emisyon hedefine ulaşması için hedef yıl 2053’tür.”diye konuştu.
Birleşik Arap Emirlikleri’nin uzun yıllardır iklim sorununa karşı öncü ülkelerden biri olduğuna vurgu yapan, Gelecek Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdulah Başçı, “BAE son dönemlerde iklim sorununa karşı dünya genelinde bir çok projede yer alıyor. 2023'te düzenlenecek 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı "COP28"e ev sahipliği yapacak olması da zaten bunun bir göstergesi. Ancak Türkiye olarak bu konuda hızlanmamız gerekiyor. Bu sorunu çözümüne katkı sunabilmek ve başarabilmek için sistemli olarak kamu, özel ve bireysel bazda bugünden itibaren son hızla çalışmamız gerekmektedir. Bir başka açıdan değerlendirildiğinde, iklim değişikliği çevre hakkı kapsamındadır ve yeri geldiğinde insan hakkı ihlali olarak görülmesi gereken bir alandır. İklim konusunda yaşanan sorunların birçoğu doğanın kendi olağan değişiminden değil, insanların bencil davranışları nedeniyle kirlenen havanın, suyun ve toprağın artık insanlara zarar verir hale gelmesinden ortaya çıkmaktadır. Sanayileşmeyle ve hızlı nüfus artışıyla birlikte dünyada yoğun bir şehirleşme ve enerji gereksinimi ortaya çıkmış, tarım ve orman alanlarının kullanımı değişmiş, toplumlar kalkınmalarını devam ettirebilmek adına kömür, petrol, doğalgaz gibi kolay ve az masraflı fosil yakıtları kullanmaya başlamışlardır. Buna bağlı olarak atmosferde sera etkisi yaratan gazların birikmesi dünyanın ısınmasına yol açmıştır. Tarım sektörünü ele alırsak, ülkemizde mevcut yönetim ve yanlış politikalara bağlı olarak hem tarım arazileri daraldı hem de çiftçi sayısı giderek azaldı. Resmi verilere göre 2021’de 2 milyon 173 bin 9 olan Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçi sayısı 18 Temmuz 2022 itibarıyla 2 milyon 34 bin 571 olarak açıklandı. Nüfus artarken çiftçi sayısının azalması üzücü bir durumdur ki bu sorunun sadece görünen kısımlarındandır. Tarımı cazip kılarak gençleri tarıma yöneltecek çalışmalar yapılmalı. Ülkemiz başta olmak üzere dünya üzerinde yer altı suları çekilmektedir. Bu hususta vahşi sulamayı bitirme yönünde çiftçilere destek verilerek sudan tasarruf edecek yağmurlama ve damlama sulama gibi alternatif yöntemler uygulanmalıdır. Gelişmiş ülkeler iklim değişikliğinin yol açtığı yıkımın farkındadır ve ülkelerini hızla yeşil modele dönüştürmeye başlamışlardır. Gelişmekte olan ülkeler ise, halen soruna gerekli önemi vermeyerek ekonomik kalkınmaya odaklanmış durumdalardır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 2022 yılında Avrupa'da yaşanan aşırı sıcaklar sebebiyle en az 15 bin kişinin yaşamını kaybettiğini açıklamıştır. 2020 Dünya Afet Raporuna göre; dünyada son 10 yılda 1,7 milyar insan iklim kaynaklı afetlerden etkilenmiş ve 410 binden fazla kişi yaşamını kaybetmiştir. Bu nedenlerle, BM 2022 Emisyon Açığı Raporu; dünyanın iklim değişikliğinden kaynaklı küresel bir felaketten kaçınması için, emisyonlarda %45 azaltıma gidilmesi gerektiğini önemle belirtmektedir. Ancak Paris İklim Anlaşması’na 197 devlet taraf olduğu ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmeyi taahhüt ettiği halde, taahhütlerine tam olarak uymadıklarından kayda değer bir yol alınamamaktadır. Devletlere emisyonları düşürmesi yükümlülüğü getiren Kyoto Protokolü’ne de 191 ülke taraf olduğu halde bu protokolün de büyük bir katkısı olmamaktadır. Çünkü sanayisi gelişmiş bazı ülkeler emisyonlarını düşürmek yerine protokoldeki esneklik mekanizmalarını kullanarak başka ülkelerden karbon kredisi almaya başlamıştır. Halihazırda dünyada bir karbon piyasası/borsası oluşmuştur. Görüldüğü gibi insanlık bunu da bir ticarete dönüştürmüştür. Oysa üretim/tüketim amaç değil, bir araç olarak görülmedir. Ülkemizin 2030 olarak öngörülen mutlak emisyon azaltımı hedefine ulaşabilmesi için; konutlarda kömür ve sıvı fosil yakıt yerine büyük ölçüde elektrikle ısınmaya geçilmelidir. Sanayi ve tarım uygulamalarında enerji verimliliği, elektrifikasyon ve doğrudan yenilenebilir enerji kullanımına önem verilmelidir. Elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %60’dan %75’e çıkarılmalıdır. Bunun yanı sıra demiryolu yatırımları artırılarak raylı sistem kullanımına önem verilmelidir. İklim krizi insanlığı daha fazla bekleyecek gibi görünmemektedir. Artık tehlike hepimizin yanı başında. Bu nedenle emisyonların bir an önce azaltılması ve iklim geri bildirim döngülerinin tersine çevrilmesi gerekmektedir. ”dedi.