Fransa’da İhvan alarmı: Gizli ağlar, paralel yapılar ve sessiz bir kuşatma

Fransa'da hazırlanan yeni ve dikkat çekici bir istihbarat raporu, Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın (İhvan) ülkede kurduğu görünmez ağlara ve uzun vadeli hedeflerine ışık tutuyor.
Rapor, devletin laik yapısını temelden sarsmayı hedefleyen bu yapılanmanın derinliğini ve çok katmanlı stratejisini gözler önüne seriyor.
Paris’in gündemi bu kez terörle değil, sessiz ilerleyen bir ideolojik kuşatmayla meşgul. Fransız İçişleri Bakanı Bruno Retailleau’nun talebiyle hazırlanan ve geçtiğimiz günlerde gizliliği kaldırılan 73 sayfalık istihbarat raporu, ülkede yıllardır konuşulan ancak somut belgelerle ilk kez bu kadar kapsamlı şekilde ortaya konan bir tabloyu ifşa ediyor:
İhvan, Fransa’da kültürel, dini ve sosyal alanlarda sistematik bir şekilde yapılanıyor.
Kültür derneği kılığında stratejik sızma
Raporun en çarpıcı bulgularından biri, İhvan’ın kültürel, sportif ve dini dernekler üzerinden camileri denetim altına alma stratejisi. Üstelik bu faaliyetler yalnızca dini alanla sınırlı değil; bazı özel eğitim kurumları ve gençlik oluşumları da bu etki alanının bir parçası.
İstihbarat kaynaklarına göre ülkede 130 ila 140 arasında ibadethane, doğrudan veya dolaylı olarak İhvan çizgisinde faaliyet gösteriyor. Özellikle Lille kentindeki "İbn Rüşd Lisesi" ve Château-Chinon’daki bazı dini eğitim kurumları dikkatle izlenen noktalar arasında.
Sessiz ama sistematik: “Paralel toplum inşası”
Raporu ele geçiren ve detaylarını yayımlayan Fransız Le Figaro gazetesi, söz konusu belgelerde İhvan’ın Fransa’da “paralel bir toplum” kurmayı hedeflediğinin altının çizildiğini belirtiyor.
Bu paralel yapının temelinde, şeriat kurallarına dayalı bir yaşam tarzı ve cumhuriyet değerlerinden uzak, kendi içine kapalı sosyal hücreler oluşturmak yatıyor. İhvan’ın bunu yaparken radikal söylemlerden uzak durarak, yumuşak güç araçlarını, yani eğitim, kültür ve sivil toplum gibi meşru görünen yolları tercih ettiği belirtiliyor.
“Taktik belli: İçeriden kuşatma”
Fransız istihbarat birimi DGSI'nin (İç Güvenlik Genel Müdürlüğü) hazırladığı bu dosyada, İhvan’ın temel stratejisi “yerelleşme” (fr. "localisation") olarak tanımlanıyor. Bu da, örgütün dışarıdan değil içeriden etkili olmayı, Fransız toplumu içinde yeni bir toplumsal kimlik ve aidiyet sistemi kurmayı hedeflediğini gösteriyor.
Özellikle iyi eğitimli ve entelektüel profillere sahip kişilerin kamu kurumlarında görev almasının hedeflenmesi, bu stratejinin en dikkat çeken boyutlarından biri. Bu yolla devletin merkezine doğru sızma hedefleniyor; görünmez ama etkili bir kuşatma politikası yürütülüyor.
"Kapı aralanmadı, sonuna kadar açıldı"
Le Figaro'nun yorumuna göre, Fransa’nın neredeyse bir asırdır bu sürece göz yummuş olması, bugün gelinen noktayı açıklıyor. Gazete yorumunda şu ifadeye yer veriyor:
"Neredeyse yüz yıl sonra artık kabul etmek gerekiyor: Fransa, bu ideolojik projeye karşı sadece kapısını aralamadı; onu sonuna kadar açtı."
Soru şu: Geç mi kalındı?
Raporun yayımlanmasının ardından ülkede siyasi düzlemde de yeni tartışmalar başladı. Muhafazakâr “Cumhuriyetçiler Partisi” (Les Républicains), İhvan’ın yasaklanması ve örgütle bağlantılı tüm yapılarla mücadele edilmesi gerektiğini resmi olarak gündemine aldı.
Ancak sorulması gereken asıl soru şu: Fransa bu yapının sızmalarını on yıllar boyunca görmezden gelirken, bugünkü tepki sadece siyasi mi, yoksa gerçekten yapısal bir adım mı atılacak?