Erdoğan, 73 yıl önceki seçimler üzerinden 14 Mayıs'ı işaret etti!
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Milletimiz 73 yıl sonra aynı gün 6'lı masaya yanıtını verecek'” diyerek, seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağı sinyalini verdi. 1950 Türkiye genel seçimleri, 14 Mayıs 1950 tarihinde yapılmıştı.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan 1950 seçimlerine atıfta bulunarak, "Milletimiz 73 yıl sonra aynı gün 6'lı masaya yanıtını verecek'” diyerek, seçimlerin 14 Mayıs’ta yapılacağı sinyalini verdi.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
"ENFLASYONA SEBEP OLAN TUZAKLARI BOZDUK"
* En büyük sorunumuz enflasyondu o da düşüşe geçti. Enflasyonun hızla düştüğünü hep birlikte göreceğiz. İnşallah enflasyonun, yüzde 50'lere, yüzde 40'lara, yüzde 30'lara düştüğünü göreceğiz. Çünkü enflasyona sebep olan tuzakları bozduk. Tedbirlerimizi aldık. Artık herkes Türkiye'nin faiz, kur ve enflasyonla teslim alınamayacağını gördü.
* Yaşanan sıkıntılı sürecin çalışanlarımızdan esnaf ve sanatkarlarımıza kadar ödettiği bedellerin telafisini de yaptık, yapıyoruz. Asgari ücrette memur ve emekli maaşlarında yüksek oranda artışlara gittik. Ek gösterge düzenlemesini tamamladık, sözleşmelilere kadro verdik, EYT'yi karşıladık, sosyal yardım yelpazesini genişlettik, konut kampanyaları düzenledik, sanayicimizi, ihracatçımızı, esnafımızı, çiftçimizi, üreten herkesi destekledik. İstihdamı 31,6 milyonla tarihin en yüksek seviyesine çıkardık.
SEÇİM TARİHİ MESAJI
Sözü de kararı da geleceğini de tayin hakkını milletimize bırakmak istemeyen vesayet heveslilerine rağmen Türkiye Yüzyılı'nı başlatacağız. Milletimiz 73 yıl sonra bir kez daha aynı gün 6'lı masa diyerek karşımıza çıkan darbe şakşakçılarına yeter diyecektir. Muhalefetin vaadi milletin karşısına bir aday çıkarmak ancak onu görünürde 6, gerisindekileri de hesaba katarsanız en az 10 kişiyle yönetmektir. Kukla bir cumhurbaşkanı üzerinden ülkeyi idare etmek istiyorlar. Bunlar gel deyince gelecek git deyince gidecek başkanlara alışmışlar. Seçmenlerin de istedikleri vizyonu, programı, çapı belli olmayan meçhul adaya kim olduğunu bilmeden tıpış tıpış sandığa giderek oy vermeleridir. Bunlar da her hafta bir yenisini sergiledikleri kavgalarıyla milletimize bir çeşit siyasi dejavu yaşatıyor, eskiden bu işlerin nasıl yürüdüğünü hatırlatıyorlar.
6'lı masadaki birilerini masaya Erdoğan mı gönderdi diyorlar. İşim gücüm yok bunlarla mı uğraşacağım. Buradan milli iradenin en yüksek makamı olan Meclisimizden meydan okuyorum; ne yaparsanız yapın yine başaramayacaksınız. Benim milletim artık tüm oyunlarınızı çözdü. Bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak karşınızdayım. Bakın bölgesinde ve dünyada sorun çözen bir siyasetçi olarak karşınızdayım. Gündemi Türkiye Yüzyılı vizyonu olan bir yönetim olarak karşınızdayız. İnşallah 2023 seçimlerinden sonra da Türkiye Yüzyılı'nın mimarı olarak milletimizin görevlendirmesiyle yine karşınızda olacağız. Biz Allah'ın yardımıyla, milletimizin desteğiyle gençlerimizin umutlarıyla ayağa kalktık, bugünlere geldik, yarınlara yürüyoruz. Tek dertleri karınlarında gezen 40 tilkinin kuyruğunu birbirine dolaştırmamak olanların aksine biz milletimize hizmet ediyoruz.
Siyasetin günlük merci içinde insanların söyledikleri sözler elbette önemlidir. Ancak aynı insanların sandık başında nelere bakacaklarıdır. Rahmetli Menderes 14 Mayıs'ta 'Yeter söz milletin' diyerek sandıktan ezici bir zaferle çıkmıştır. Aynı şekilde Rahmetli Özal, darbenin gölgesinde girdiği seçimde önemli bir başarı kazanmıştır. Biz de 'Artık hiçbir şey eskisi olmayacak' diyerek hükümete gelmiştik. Şimdi de 'Söz de karar da gelecek de milletindir' diyerek milletin desteğine talibiz. Milletimiz 73 yıl sonra aynı gün altılı masaya yanıtını verecek. Vesayet heveslilerine rağmen Türkiye Yüzyılı'nı başlatacağız. Milletimiz aynı gün, bu darbe şakşakçılarına 'yeter' diyecektir. Bir nevi ipi 10 ayrı kişinin elinde kukla bir Cumhurbaşkanı ile ülkeyi idare etmek istiyorlar. Cumhurbaşkanı fiilen altılı masanın emir eri gibi davranacak.
ERDOĞAN'DAN KILIÇDAROĞLU'NA 'ÇAP' GÖNDERMESİ!
İşte en son, Arifi'yedeki olay. Biz ne yaptık Arifiye'de? Fırtına obüslerinin teslim törenine gittik. Savunma Bakanımız, kuvvet komutanlarımızla birlikte gittik. Düşünebiliyor musunuz, muhalefetin başındaki adam, 'siz siyasetçi değilsiniz' diyor. Tamam da neyi alkışlıyorlar? Neden alkışlıyorlar? Alkışladıkları şey, dünyayı titreten Fırtına obüslerinin teslim töreni. Peki konuşan kim? Bay Kemal, konuşan Anayasamızın hükmüne göre Başkomutan konuşuyor. Sen ne Savunma Bakanımıza ne kuvvet komutanlarımıza hakaret edecek çaptasın. Önce haddini bil. Karakter zaafı olan bir insan olarak bizim şanlı ordumuzun komutanlarına bu şekilde saldırmak herkesin kârı değildir. Bütün bunlarla ilgili işin hukuki boyutu devam ediyor, devam edecek. Hukuk karşısında da bunun hesabını verecekler.
Bay Kemal, sen tanımazsın ama sana ben Özdemir Bey'i tanıtayım. Biz, birinci bölge, ikinci bölge alanlarında tahsisleri yaparken onlara yaptıkları üretimin nevine göre yaparız. Diyelim ki stratejik ürün üretilecek. Herhangi bir bedel almadan burayı tahsis ederiz. Bugüne kadar böyle nice firmalara bu verildi. Fakat Özdemir Bey öyle bir insan ki, hayır almam... 'Ya abi ben sana lütufta bulunmuyorum, bu devletin aldığı bir karar. Bu senin için bir hak.' 'Hayır almam, ben paramı veririm, paramla satın alırım.' Böyle bir insan.
ERDOĞAN BABACAN'I KASTEDEREK : SEN GİT ÇOCUK BEZİ SAT
Bu ahlaksız çıkmış, hala... Tabii yanında başka ahlaksızlar da var. Geleceklermiş de geldikleri zaman bunlara hesabını soracaklarmış. Bu işin rekabetinin oluşması lazımmış. Sen rekabet nedir bilir misin? Sen git çocuk bezi satmaya devam et. Senin işin değil bu.
Üzgünüm, 15 sene yanımda bulundu ama demek ki benden bir şey alamadı. Yanında bir tanesi daha var, o da öyle.
Bizden üniversite istediler. Bunların vakfına bir üniversite tahsisi yaptık. Biz bu tahsisi yaptık, kendisi ne zaman ki başbakanlık koltuğuna oturdu, o tahsis yapılan yeri bilabedel vakfına mülk edindi. Türkiye'de bunun bir başka örneği yok. Bunu sen kalk milletimize anlat bakalım."