Enflasyon düşer mi, Türkiye ekonomisi düzelir mi? ENAG kurucusu Veysel Ulusoy değerlendirdi! Al Ain Türkçe Özel
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Amacımız 2024'te ülkemizi yeniden tek haneli enflasyon rakamlarına kavuşturmak” sözlerini Al Ain Türkçe’ye değerlendiren ekonomi profesörü Veysel Ulusoy, “Hayal aleminde gezmek mükemmel bir şey” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada “Yılbaşından itibaren hızla aşağı inecek enflasyonun yıl sonunda yüzde 30'un altına gerileyeceğini ümit ediyoruz. 2024'te ülkemizi yeniden tek haneli enflasyon rakamlarına kavuşturmak amacımızdır.” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın bu açıklamasını Al Ain Türkçe’den Buluş Akpolat’a değerlendiren Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) kurucusu ekonomist Prof. Dr. Veysel Ulusoy, “Hayal aleminde gezmek mükemmel bir şey” dedi ve enflasyonu yüzde 30’lara indirmenin bile bir başarı olacağını vurguladı.
Baz etkisi nedeniyle TÜİK’in enflasyonu yüzde 50’lerde tutacağını ancak bunun istatistiki bir illüzyon ve matematiksel bir yanılgı olduğunu belirten Ulusoy, hayat pahalılığı yükselirken enflasyonun düşmesinin halk tarafından sorgulanacağını ifade etti. Ulusoy, enflasyonun amaçlanan oranlara inmesi için iş gücünün 45 milyona çıkması, cari açığın cari fazlaya dönüşmesi ve ithalat- ihracat dengesinin sıfır noktasında işlenmesi gerektiğini belirterek “bu hayal şu anki hükümete lüks” dedi.
CEBR'DEN TÜRKİYE TAHMİNİ
Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi (CEBR) tarafından hazırlanan raporda Türkiye ekonomisi için dikkat çeken tahminlerde bulunuldu. Merkezi Londra'da bulunan CEBR'in yıllık Dünya Ekonomi Ligi Tablosu raporuna göre 2017 yılında dünyanın en büyük 17'nci ekonomisi olan Türkiye, 2022 yılında 20'inci sıraya gerileyecek. Raporda Türkiye ekonomisinin 2023'te 22. sıraya kadar düşeceği, 2027'de ise, yeniden dünyanın en büyük 17. ekonomisi olacağı belirtildi. CEBR’nin Türkiye ekonomisiyle ilgili tahminlerini değerlendiren Ulusoy, bu tahminleri doğru bulmadığını belirterek ülkelerin ekonomik büyüme verileri veya gelişmelerinin 25-30 yıl değişmeyeceğini vurguladı.
Ulusoy raporu şu sözlerle değerlendirdi:
“SİYASİ YAPILANMA EKONOMİK YAPILANMANIN ÖNÜNE GEÇTİ”
“Dünyada ilk büyük 20 ekonomi demek, ilk 20 büyük zengin ülke demek değil. Ülkelerin coğrafik alanlarına, iş gücü ve üretim kapasitesine göre ekonomik yapısı olan sıralama. Hatta çok ilginçtir bunun son dönemde siyasi yapılanması ekonomik yapılanmasının önüne geçti. İlk 20 ekonomi dediğinizde, ülkelerin ekonomik büyüme verilerine veya gelişmelerine bağlı olarak aşağı yukarı bu en az 25-30 yıl değişmez.”
“TÜRKİYE 1970’LERDE 16’NCI SIRADA YER ALIYORDU”
“Türkiye 1960’lardan beri zaten ilk 20’de olan, 1970’lerde reel alım gücüne göre ilk 16’larda olan bir ülke, şu anda 20’de değil. Yani o raporda verilen bilgi yanlış. Zira; temel olarak milli gelir ya da gayri safi yurt içi hasıla bu değerlendirmeye çok açık bir etken, diğerlerini sabit tutmak şartıyla.
“SIRALAMAMIZIN DAHA GERİLERE DÜŞTÜĞÜNÜ GÖZLEMLİYORUZ”
“Şu anda Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılası söylendiği gibi ne 900 milyar dolar ne de 800 milyar dolar, reel olarak milli gelirimiz bizim 600 ile 675 milyar dolar olarak, döviz kuruna göre değişmekte. Hacimle endekslediğimizde Türkiye şu an 21 ya da 22. sırada. Bildiğimiz kadarıyla Suudi Arabistan bizi geçti. Dolayısıyla Türkiye’nin sabit bir şekilde ilk 20’i içerisinde kabul edilmesi daha çok siyasi ağırlığın az olmasından kaynaklanan bir şey. Yoksa milli gelirinin, cari açık, makro ekonomik dengeler, rezerv açığı, bütçe açığı ve dış ticaret açığının etkisiyle zaten sıralamamızın daha gerilere düştüğünü biz ekonomimizde gözlemliyoruz ve çoğu kuruluşta bunu ilk 20’nin dışında yapıyor. “
“İLK 20’DE OLMAK O ÜLKENİN ZENGİN OLDUĞU ANLAMINA GELMİYOR”
“Dolayısıyla bir ülkenin ilk 20’de olması o ülkenin zenginliği anlamına gelmiyor. Bir bakıma büyüklüğünün, üretim kapasitesi gücünün, fakir olsa bile; ki biz orta gelirli bir ekonomiyiz, fakir olsa bile bir ülke büyükse ilk 20’nin içinde yer alacaktır. Bu da farklı bir gerçek”
2027 YILINDA TÜRKİYE İLK 17 EKONOMİ ARASINDA YER ALABİLİR Mİ?
“2027’yi şu anda kimse tahmin edemez, tahmin etse bile ettiği ülkenin ekonometrik modellerini görmemiz lazım. Bir ekonomist ve istatistik uzmanı olarak benim şu andaki öngörüm bunun imkânsız olduğu. Zira; sıralamanın büyüme ile, potansiyel büyüme ile yani klasik büyüme rakamlarının üstünde bir veriyle taçlandırmamız gerekiyor.”
“TÜRKİYE’NİN 2027’DE İLK 17 EKONOMİ ARASINDA YER ALMASI İMKANSIZ”
“Türkiye eğer yüzde 7 veya 8 oranında sürekli büyürse en azından 12-13 yıl sonra ilk 20’ye gireceğimizi tahmin ediyorum. Özellikle ülke sıralamalarının değişmesinin en az 7-8 yıllık bir zaman alacağı, bu süreçte de diğer ülkelerin sizden daha az büyüyeceği yaklaşımıyla ancak bunu söyleyebiliriz. Örneğin Suudi Arabistan’ın bizden daha az büyüyeceği, gelirini daha az yaratacağı, işsizliğinin daha yükseleceği vb. öngörüleri elde etmemiz gerekir ki biz Suudi Arabistan’ı geçelim ve diğer ülkelerin sıralamasına gelelim. Çok iyimser bir tahmin ama o tahminin reel olarak gerçekleşmesi için de Türkiye’nin sürekli yüzde 7-8 aralığında hiç inmeden büyümesi gerekir. O da biraz imkânsız.
“REZERVLERİMİZ EKSİ 54 MİLYAR DOLAR”
“Rezervlerimize baktığımızda eksi 54 milyar dolar, dış ticaret açığına baktığımızda yaklaşık 100 milyar dolar, cari açık da bir o kadar. Gerçi ikisi iç içe geçmiş, birbirini tetikleyen unsurlar, ya da hesaplar birbirinin içinde ama sonuçta swaplardan aldığımız bedellerin geri ödenmesi, işsizliğin azaltılarak iş gücünün 45 milyona çıkarılması, çok zaman alacak etkenler bu yüzden sıralamada kısa sürede böyle bir değişim olması pek mümkün değil.”