Erdoğan yine bildiğini yaptı: Din istismarcılığı!
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dinin yakasından bir türlü düşmüyor
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dinin yakasından bir türlü düşmüyor. Yine Müslümanların manevi duygularıyla oynuyor ve dinin kutsal değerlerini kendi emellerine alet ediyor. Aslında bu alışık olduğumuz bir durum. Zira Erdoğan’ın bunu daima yapması ve önüne gelen her fırsatı değerlendirip lehine çevirmesi lazım. Zaten kullanacağı başka bir argüman da yok. Türk halkını ya dînî argümanlarla elinde tutacak ya da prokovatif söylemlerle milliyetçilik duygularını kabartacak, başarısızlıklarını ve yaptığı yolsuzlukları görmelerini engelleyecek. Ama aslına bakılırsa Erdoğan’ın söyledikleriyle yaptıkları arasında çok büyük çelişkiler mevcut.
Erdoğan'ın, Mescid-i Aksa/Kudüs ile ilgili sarfettiği hamasî sözler, İsrail, Suriye ve Libya ile ilişkiler konusunda attığı sloganik ifadeler, ne yazık ki sadece sözde kalmış ve hiçbir zaman pratiğe dönüşmemiştir. İşte bu sloganik ve hamasî söylemleri son günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a karşı kullanmaya başlayarak bir kez daha Türk ve Müslüman toplumların duygularına oynamaya, İslam’ın kutsal değerlerini kendi menfaati doğrultusunda kullanmaya karar vermiş görünüyor. Erdoğan, Doğu Akdeniz'deki doğal gaz ve Libya'daki petrolü ele geçirme planlarını suya düşüren Fransa Cumhurbaşkanı Macron'dan intikam almak için Müslüman karşıtı gösterileri fırsata çevirmenin peşinde.
Erdoğan Fransa ürünlerini boykot etme çağrısında bulundu. Bulundu bulunmasına ama eşi Emine Erdoğan’ın eline taktığı çantanın Fransız malı ve fiyatının 50 bin dolar olduğu ortaya çıkınca boykot çağrısı havada kaldı. Çünkü Türkiye ekonomisi çökmüş, Lira Dolar karşısında ezilmiş ve halk fakirlik sınırının altında yaşıyor durumda.
Önce boykot çağrısını kendi eşin ve ailene yap diyen muhalefetin olayı ortaya çıkarmasıyla durum sosyal medyada büyük yankı buldu, halkın öfkesi ve sert eleştirisine maruz kaldı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan hiç vakit kaybetmeden çok iyi bildiği din istismarcılığına sarıldı ve algı operasyonuyla halkın duygularını okşayarak milli ve kutsal değerlere odaklanmalarını sağladı. Site ve sosyal medya yasaklarıyla da halkın gerçekleri görmesini engelledi.
Nitekim geçtiğimiz Haziran ayında Emine Erdoğan’ın mutfak musluğu ve oğlu Bilal Erdoğan’ın bilinen yolsuzluk davalarına bulaştığı ile ilgili skandalın ortaya çıkması ve yayılması sebebiyle İstanbul Sekizinci Sulh Ceza Mahkemesi, Ekşi Sözlük web sitesinde yer alan 6 haberin içeriğine erişim engeli koymuştu.
Timsah derisinden yapılan çanta, Emine Erdoğan'ın elindeki tek Fransız ürünü değil, eşarbı da "Christian Dior" markalı, değeri de 500 Avro dolaylarında.
Mesele Emine Erdoğan’la kısıtlı kalmamış, Twitter’dan yapılan bazı paylaşımlarda, Türkiye Cumhurbaşkanının kendisinin de Fransa malı ayakkabı ve takım elbise giydiği ortaya çıktı.
İşte bütün bunları gören ve Erdoğan’ın din istismarcılığını fark eden Mısır’ın resmi Fetva Kurulu, Onun "fetva’yı yurt içindeki hakimiyetini korumak ve yurt dışındaki istilacı tavırlarını meşrulaştırmak için bir silah gibi" kullandığını ifade etti.
Mısır’ın resmi fetva Kurulu, geçtiğimiz Temmuz ayında yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın popüleritesi zayıflayınca, seçmenleri elinde tutmak için ülkesindeki camileri bir propaganda aracı olarak kullandı diyerek: "Bütün bunları Erdoğan, Libya, Suriye ve Yemen'deki amaç ve emellerine hizmet etmek, İhvan örgütünün verdiği fetvalarla eylemlerini meşrulaştırmak için kullandı" noktasına dikkat çekti.
Mısır’ın resmi Fetva Kurulu ayrıca, Koronavirüs salgının patlak vermesi, işsizlik ve yoksulluğun artması, ordusunun dışarıda başarısız olması konularını örtmek ve muhalefeti susturmak için Erdoğan’ın dînî değerleri suistimal ettiğine işaret etti. Resmi Fetva Kurulu, Türkiye'deki dini söylemin de "Erdoğan'ın mutlak diktatörlüğünü pekiştirdiğini” sözlerine ekledi.