“Enflasyon verilerinin güvensizliği, Arjantin’inkine benzer sonuçlar doğurabilir” Al Ain Türkçe Özel
Ekonomi yazarı Taylan Büyükşahin, TÜİK ile diğer kuruluşlar tarafından belirlenen enflasyon oranları arasındaki farka ilişkin yaptığı değerlendirmede “Enflasyon verilerinin güvensiz olduğu algısı büyüdüğü taktirde Arjantin’inkine benzer sonuçlar sonuçlar
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), aylık enflasyonu 2023 yılı haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 3,92 olarak açıkladı.
Yıllık enflasyon ise 38.21 olurken 12 aylık ortalamalara göre yüzde 59,95 olarak gerçekleşti.
TÜİK ve bağımsız kuruluşlar tarafından belirlenen enflasyon oranlarının birbirini tutmaması ‘Arjantin’ iddiasını gündeme getirdi.
Ekonomi yazarı Taylan Büyükşahin, bu iddiaya ve enflasyon verilerinin arasındaki farka ilişkin değerlendirmelerini Al Ain Türkçe ile paylaştı.
TÜİK’in verileri doğru yansıtmadığına ilişkin örnekler veren Büyükşahin, “Hayatın olağan akışında hissedilen enflasyon ile TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon birbiri ile örtüşmeyince verilerin manipüle edildiği doğal olarak düşünülüyor. ENAG’ın yaptığı çalışma da TÜİK’in enflasyonunun gerçekten uzak olduğu izlenimini güçlendiriyor” dedi.
“YUNANİSTAN BENZERLİĞİNİ DE KURABİLİRİZ”
Verilerin güvensizliğinin Arjantin’de yaşanan duruma benzer bir sonuca sebep olacağını açıklayan Büyükşahin, “Verilerin güvensiz olduğu algısı büyüdüğü takdirde Arjantin gibi ciddi sonuçları olacaktır. 2006’da Arjantin’in enflasyon verilerini manipüle ettiği ortaya çıktı. O günden bu güne Arjantin’de bitmeyen enflasyon ve kriz yaşanıyor. Sadece Arjantin de değil... Yunanistan da 2009’da enflasyon ve bütçe verilerini manipüle etmişti. Orada da yaşanan büyük krizle emekliler ATM’lerden maaşlarını çekemez duruma gelmişlerdi. Avrupa Birliği’nin yardımları ve sıkı denetimi ile Yunanistan 10 yılda kendisini zor toparladı.
Enflasyon verilerini manipüle etmek sadece kısa bir dönem siyasetçilere propaganda yapmaları için yarıyor. Daha sonra yaşanan büyük yıkım ise halkın üzerine kalıyor. Bu nedenle sadece Arjantin değil, Yunanistan benzerliğini de kurabiliriz” ifadelerini kullandı.
Kurumların enflasyon verilerini farklı oranlarda açıklamasına ilişkin olarak da değerlendirmelerini paylaşan Büyükşahin, bu farkın sonuçlarına yönelik de konuştu.
Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) bu konu hakkında defalarca açıklama yaptığını hatırlatan Büyükşahin, “ENAG, bilimsel olarak yaptığı çalışmalardan bahsetti. Bunlar hem kamuoyunda hem de akademi tarafında incelendi, tartışıldı. Sonuçta ENAG’ın yaptığı araştırma ve ortaya koyduğu sonuçların güvenilir olduğu görüldü. Bu yüzden sorgulanması gereken konu, TÜİK’in verileri neden ENAG’a göre daha düşük çıkıyor?” diye sordu.
Enflasyon verilerinin güvensizliğinin yatırımcılar üzerindeki etkisine de değinen Büyükşahin, şunları kaydetti:
“YATIRIMCILAR SAHTE VERİLER ÜZERİNE HAREKETE GEÇMEZ”
“Kamunun yayınladığı verilere güvenin kaybolması nedeniyle Türkiye’nin çok ciddi kayıplar yaşadığı ortada. En başta, fakirleşme diyebiliriz. TÜİK enflasyonuna göre zam alan emekçiler çok zor şartlar altında geçiniyorlar. Gıda ve barınma giderleri neredeyse tüm gelirlerine gidiyor. Boğaz tokluğuna çalışılan tam bir sömürü düzeni yaratıldı diyebiliriz.
İkinci riskli nokta da şu: Yerli ve yabancı yatırımcılar sahte veriler üzerine harekete geçmezler. Sermayeleri için büyük risk görürler. Yatırımların yavaşlaması işsizliğin büyümesine neden olur. Kendisini gerçek enflasyona karşı korumak isteyen işletmeler de ürün ve hizmetlerine daha fazla zam yaparak enflasyonun körüklenmesine neden olur.
Piyasadaki güvensiz ortam nedeniyle ülkenin risk primi (CDS) azalır ve dış finansman maliyeti büyür. Türkiye gibi üretimde dışarıya bağımlı bir ülke açısından hiç istenmeyen bir tablo ortaya çıkar.
Barınma krizinin de derinleşeceğini göreceğiz. Hükümet her ne kadar kiralara yüzde 25 zam sınırı koysa da bunun pratikte karşılığının olmadığını görüyoruz. Gerçek enflasyon karşısında kendisini korumak isteyecek ev sahipleri daha fazla zam yapacaktır. Ev sahibi kiracı tartışmalarının, davalarının ve hatta cinayetlerinin arttığını görüyoruz. Maalesef bu süreç devam edecek gibi duruyor”