Roma’da Sessiz Bir Sabah: Elveda Papa Francis

Roma’da sıradan gibi başlayan bir sabah, dünyanın ruhani kalbinde yankılanan büyük bir sessizlikle anlam kazandı. Papa Francis’in vedası, sadece bir insanın değil; bir dönemin, bir duruşun, bir tevazu mirasının son sayfasıydı.
Vatikan’ın Sessizliğinde Bir Veda
Soğuk bir Roma sabahında, Vatikan’ın sessiz duvarlarının ardından bir haber yükseldi: Papa Francis, 88 yaşında hayatını kaybetti. Ardında, alçakgönüllülük, dua ve ruhani bir onurla dolu bir miras bıraktı.
Gölgede Doğdu, Işıkta Parladı
Asıl adı Jorge Mario Bergoglio olan Papa, Buenos Aires’in mütevazı sokaklarında doğdu. Demiryollarında çalışan göçmen bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğuydu. Kalbine ekilen tevazu tohumları, bir gün onu ruhani bir tahtın zirvesine taşıyacağını henüz kimse bilmiyordu.
Fabrika, Eğlence ve Kader Arasında
Kimyager olarak çalıştı, gece bekçiliği yaptı ve müziğe tutkundu. Tüm bunlar, daha derin bir hikâyenin yüzeydeki kısmıydı. Bir gün tesadüfen bir kiliseye girdi ve oradan, kalbi dünyadan daha büyük bir şeyle dolmuş olarak çıktı.
Annesinin İstememesine Rağmen Rahip Oldu
Rahip olmak istediğini annesine söylediğinde, annesi endişeyle ağladı ama onu reddetmedi. Sonra, kutsanmasını istemek için geri döndü.
Bazen büyük kalpler, çocuklarının attığı adımları ancak onlar yürüdüğünde anlayabilir.
Şehrin Metrosunda Haçını Taşıyan Rahip
Altına değer verilen bir dünyada, Papa asil bir sadeliği seçti: Resmî aracı kullanmadı, küçük bir dairede yaşadı ve metroyla seyahat etti. Ona göre, insanları gerçekten duymak isteyen biri, onların arasında oturmalıydı.
Geceleri Gizlice Yardım Eden Papa
Papa yalnızca Aziz Petrus’un balkonunda görünmüyordu, arka sokaklardan da görülürdü. Geceleri gizlice ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırırdı. O sadece bir dinî sembol değil, karanlıkta bile merhameti bilen gerçek bir insandı.
Sadelikle Geçen Bir Hayat
Yemeğini kendi pişirirdi, yerel futbol takımını desteklerdi ve kutsama mektuplarını kendi eliyle yazardı. Mezarı için bile sade bir kilise istedi; büyük törenlerden uzak. Hayatını nasıl yaşadıysa, uykusuna da o şekilde gitmek istedi.
Çağrı Geldiğinde Duyabiliyor musun?
Papa olmayı aramıyordu, ama kaderin çağrısına kulak verdi.
Peki biz, hiç beklemediğimiz bir anda kapımızı çalan o çağrıya kalbimizi açmaya hazır mıyız? Belki de o çağrı, var oluş amacımızdır.