Ekrem İmamoğlu: Sayın Bahçeli’nin çağrısını oldukça önemli buluyorum

Tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısını önemli bulduğunu söyledi. İmamoğlu, “Türkiye’nin ekonomi, güvenlik ve adalet gibi ağır beka meseleleri vardır” dedi.
Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, kamuoyuna yönelik yeni bir açıklama yayımladı. Açıklamasında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yargı sürecine dair değerlendirmelerine atıfta bulunan İmamoğlu, bu çağrıyı “oldukça önemli” bulduğunu ifade etti.
Ramazan ayında şafak vakti evlerine düzenlenen operasyonla gözaltına alındıklarını hatırlatan İmamoğlu, “Demokrasiye yapılan bu müdahale karşısında milletimiz, verdiği sahici ve halkî tepkiyle iradesine sahip çıktığını göstermiştir” dedi. İmamoğlu, yaşananların sadece kişisel değil, adalet sistemine olan güveni derinden etkileyen bir süreç olduğunu belirtti.
“TESPİTLERİ ÖNEMLİ”
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin açıklamalarını dikkatle izlediğini belirten İmamoğlu, “Çalışma arkadaşlarımla birlikte maruz kaldığımız yargı süreciyle ilgili tespitlerini ve çağrısını oldukça önemli buluyorum” dedi. Türkiye'nin yeni yüzyıla kriz ve kutuplaşma değil, içeride birlik ve dış politikada kararlılıkla girmesi gerektiğini vurguladı.
İmamoğlu açıklamasında şunları kaydetti:
“Ülkemize ve milletimize hizmet etme gayretiyle yola çıkan ben ve çalışma arkadaşlarımın mübarek Ramazan ayında, bir sahur vakti evlerimize yapılan şafak operasyonlarıyla gözaltına alınıp, tutuklanmamız müşerref vicdanlarda kabul görmemiştir. Aziz milletimiz verdiği sarih, sahici, güçlü ve halkî tepkiyle demokrasiye ve iradesine ne kadar bağlı olduğunu hamdolsun bir kez daha göstermiştir.
Demokrasiye yapılan bu müdahaleye karşı milletimizin verdiği güçlü tepki kendi iradesine sahip çıkmanın yanı sıra, ülkemizde giderek artan antidemokratik uygulamalara, yıpranmış adalet sistemimize, milletimizin geleceğini ve gençlerimizin umutlarını karartan ekonomik çöküşe karşı haklı bir feryattır.
Bizlerin tutuklanmasına karşı milletimizin gerçekleştirdiği şiddetten uzak, her yerde Türk bayraklarının dalgalandığı ve özünde vatan sevgisi olan protestolar, asla ülkemizin yaşadığı kriz, kaos ve kargaşanın sebebi değildir. Bugün Türkiye’ye yaşatılan kriz, kaos ve kargaşanın asıl sebebi yargı eliyle yapılmaya çalışılan darbe girişimidir. Kriz, kaos ve kargaşayı tercih eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
“OPERASYON KURUMLARIMIZIN ÇÜRÜMESİNE YOL AÇMIŞTIR”
Yargı eliyle yapılan bu siyasi operasyon; hukuk sistemine güveni zaten zayıf olan milletimizin adalete inancını daha çok sarsmış, kadim değerlerimizin ve kurumlarımızın daha da çürümesine yol açmıştır. Seçilmiş siyasetçilere karşı şafak vaktinde gerçekleştirilen, hepimizin kutsal bildiği aile düzenini yok sayan uygulamalar ve 35 yıllık diplomanın iptal edilmesine bile varan açık hukuksuzluklar millet vicdanında ağır hasara neden olmuştur. Ülkemize yaşatılan bu krizin onarılması, milletimizin iradesinin daha fazla saygısızlığa maruz kalmaması ve yargı süreçlerinin gerçek manada siyasetten uzak ve adil biçimde ilerlemesi, ülkemizin geleceği ve milletimizin vicdanı adına elzemdir.
Adalet sistemimizin yoğun bir biçimde tartışıldığı ve yargıya olan güvensizliğin had safhaya ulaştığı bugünlerde, MHP Genel Başkanı Sn. Devlet Bahçeli’nin çalışma arkadaşlarımla birlikte maruz kaldığımız yargı süreciyle ilgili tespitlerini ve çağrısını oldukça önemli buluyorum.
Cumhuriyetimizin yeni yüzyılında milletimizi ayrıştıran ve birliğimizi bozan bu manzara ile değil; içeride terörsüz Türkiye ümidi, dışarıda ise ülkemizin birliğini tehdit eden odaklara karşı mücadele azmi ve gayretiyle girmemiz bir tercih değil açık bir zarurettir. Bölgemiz bir ateş çemberine dönmüş, dünya siyasetinde son on yıllardır görülmemiş bir paradigma değişimi yaşanırken, küresel iktisadi sistemin kuralları yeniden yazılırken Türkiye’nin birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde tahkim olmasından daha önemli bir meselesi yoktur.
Sn. Bahçeli’nin açıklaması vesilesi ile şunu vurgulamak isterim; Türkiye’nin ekonomi, güvenlik ve adalet gibi ağır beka meseleleri vardır. Beka meselesi olmayan bir Türkiye’ye ulaşmanın yolu ise devleti güçlü ve etkin, milleti müreffeh, yargıyı adil kılmaktan geçmektedir. Toplumun temel haklarına dair bile endişe içinde olduğu, sisteme güvenini neredeyse tamamen kaybettiği bir yerde güçten, refahtan ve adaletten bahsetsek de konuşturamaz hâli olamaz.
Güçlü, müreffeh ve adil bir Türkiye’ye ulaşmak için “hak yemem, hakkımı da yedirmem” düsturuyla milletimizin hakkını gözeterek zor ve uzun bir yola çıktık. Bu yolda bedel de ödesek, cefa da çeksek milletimize huzur ve adaleti müjdeleyeceğimizden kimsenin en ufak şüphesi olmamalıdır.
İstikbale ilişkin her çağrımız ancak temelde demokratik ve adil bir ülke olmadan, istikrar da ilerleme de refah da sağlanamayacaktır. Bizim en büyük istek, umut ve gayretimiz; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile aziz milletimizi en hak ettiği refah ve adalete kavuşturması içindir.
En derin saygılarımı ve sevgilerimi arz ederim”