Ekonomist Selçuk Geçer: Türkiye'de devalüasyon tehlikesi var! Al Ain Türkçe Özel
Ekonomist Selçuk Geçer, Türkiye’de devalüasyon riskinin kaçınılmaz olduğunu ifade ederek, dolar ve enflasyonun bu riski doğurduğuna dikkat çekti.
Bankaların döviz alım satımı arasındaki makas sürekli açılıyor. Bu durum, serbest piyasada da büyük değişiklik gösteriyor. Uzmanlara göre resmi kura göre işlem yapılmaması devalüasyon tehlikesine işaret ediyor.
Türkiye’de son zamanlarda bankalarda döviz alım-satımı arasındaki fark 2 lirayı buldu.
Yani bankalar vatandaştan döviz alırken (TL'ye çevirirken) resmi kuru baz alıyor. Fakat aynı bankalar vatandaşa dövizi çok yüksekten satıyor.
Örneğin bir kamu bankası 19,40'tan dolar alıyor ama satarken 20,52'ten veriyor.
Dövizdeki baskılama ve yüksek enflasyonun devalüasyon riskini barındırıp barınmadığına ilişkin Ekonomist Selçuk Geçer, Al Ain Türkçe’den Merve Öney’e sorularını yanıtladı.
“DOLAR GERÇEK SEVİYESİNDE DEĞİL”
Türkiye’de mevcut şartlardan dolayı devalüasyon riskinin bulunduğuna dikkat çeken Geçer, buradaki sebebin de baskılanan dolar ve yüksek enflasyon olduğunu söyledi.
Geçer, “Türkiye’de şu anda dolar olması gereken değerin zaten çok altında. Mevcut enflasyon ortamında yani geçtiğimiz yılla bu yılın enflasyon toplamında zaten 25 liranın üzerinde olması gereken 1 dolar kurumuz vardı ama baskılandığı için 19 civarında duruyor. Birinci etki bu ikincisi Türkiye’deki enflasyona zaten kimse inanmıyor.
Kimse TÜİK’in gerçekçi bir enflasyonu ortaya koyduğunu düşünmüyor. Gerçek enflasyon uyarlandığında da aslında 35 liranın üzerinde hatta 40 liraya dayanmış bir döviz kuru var. “dedi.
DEVALÜASYON RİSKİ!
Merkez Bankası rezervlerinin boş olduğunu savunan Selçuk Geçer, kur korumanın getirdiği ekstra yükün de devalüasyona etki yarattığını kaydetti.
Selçuk Geçer, “Makro ekonomik değerleri de bir araya getirdiğimizde yani kısa vadeli borç dış ticarete açığı, cari açık, Merkez Bankası rezervlerinin boş olması, bütçe üzerindeki yükler kur korumanın getirdiği ekstra yük vesaire ve artı seçim harcamaları üst üste konulduğu zaman aslında dövizin olması gereken yerin çok daha yukarıda olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla devalüasyonun bir etki olması artık kaçınılmaz gibi görünüyor.
Dövizi daha fazla baskılama ihtimalleri yok. Daha çok baskılarla arsa da. Çifte döviz etkisi devam edecektir ve aradaki makas açılacaktır. Yani şöyle söyleyeyim, size ekranda gördüğünüz bankalararası piyasadaki döviz kuru 19 40. Bankaların tezgâh üstü dolar kuru 21 TL, 22 TL, 23 TL diye artacaktır. Kapalıçarşı'daki daha da makası açacaktır serbest piyasada daha da yüksek değerler olacaktır.
Dolayısıyla bu karaborsa ortamında dövizin devalüe olmasını da ister istemez beraberinde getirecektir.” diye konuştu.
“DÖVİZ SIKIŞIKLIĞI YÜKSE DÜZEYDE”
Türkiye’de döviz sıkışıklığının yüksek seviyede olduğunun altını çizen Ekonomist Geçer, “ Hem şirketlerin hem kamunun döviz borcu ve döviz açıkları var. Bu döviz açıklarını kapatabilmek için de zaten piyasadaki dövize yüklenmeye devam ediyorlar. Çünkü bunu bankalardan ya da Merkez Bankası'ndan yeterince karşılayamıyorlar. Dolayısıyla bu zaten biraz önce bahsettiğim çift etkili dövizi yaratıyor. Yani Merkez Bankası da dahil olmak üzere serbest piyasada ve Kapalıçarşı’dan döviz talep ediyor. Özel sektör ve kamuda yine Kapalıçarşı ve serbest piyasadan döviz talep ediyor. Bankalardan döviz talep ediyor. Bu da dövize olan sıkışıklığın daha da artmasını beraberinde getiriyor. Dolayısıyla Türkiye’de şu anda en az bulunan şeyin dolar ya da euro olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Biraz önce ifade ettiğimiz o devalüasyon tepki de bundan kaynaklanıyor. “diye konuştu.