Doçent Tanyaş: Deprem bölgelerindeki sel, heyelandan kaynaklanıyor
Doçent Hakan Tanyaş, depremin vurduğu illerde meydana gelen selin, heyelandan kaynaklandığını söyledi. Tanyaş, “Sel olarak tanımlansa da bu moloz akmasıdır, yani içerisinde her boyutta kaya parçacığını barındıran suya doygun bir karışımdır” dedi.
Bağımsız Heyelan Değerlendirme Takımı’ndan İstanbul Teknik Üniversitesi’nden (İTÜ) Tolga Görüm, Abdüssamet Yılmaz, Furkan Karabacak, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) Mehmet Lütfi Süzen ve Hollanda Twente Üniversitesi’nden Hakan Tanyaş deprem bölgesinde saha çalışmasını sürdürüyor.
Doçent Hakan Tanyaş, Milliyet’e depremden sonra yaşanan sel felaketine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tanyaş, “Dünya literatüründe pek çok örnekte, yaşadığımız yer sarsıntılarına benzer, yüksek şiddetli depremlerin, sayıları on binleri, yüz binleri bulan heyelanlara neden olduğunu görüyoruz. Deprem sonrası dönemde, yamaçlarda biriken heyelan malzemesi yüksek yağışların etkisiyle taşınabiliyor ve ölümcül moloz akmalarına neden olabiliyor” ifadelerini kullandı.
“ADIYAMAN’DA MEYDANA GELEN ŞEY MOLOZ AKMASIDIR”
“Örneğin 15 Mart günü Adıyaman’ın Tut ilçesinde yaşanan ve sel olarak basında yaygın olarak haberleştirilen olay tam da depremin neden olduğu heyelanlardan kaynaklanıyor” diye konuşan Tanyaş, “Yamaçlarda ve nehir yataklarında deprem sonrası heyelanlar nedeniyle biriken malzeme, yüksek yağışın etkisiyle harekete geçmiştir. İçerisinde hem büyük kaya bloklarının hem de daha ince malzemenin etkisiyle daha yıkıcı bir hal alan bu malzeme sel olarak tanımlansa da aslında moloz akmasıdır, yani içerisinde her boyutta kaya parçacığını barındıran suya doygun bir karışımdır. Moloz akmaları kilometrelerce uzaktaki mesafeleri bile etkileyebilmektedir ki Adıyaman Tut’ta olan da budur. Bu örnek üzerinden özetlemek gerekirse, yerleşim yerlerini ova tabanlarından yamaçlara doğru kaydırmak, her koşulda, heyelan tehlikesinin azalacağı anlamına gelmiyor. Özellikle, yamaçlarda serbest halde birikmiş heyelan malzemelerinin olması durumunda bu alanlardan uzaklaşmak hayati öneme sahip olacaktır” dedi.
“HEYELAN ARTIŞI GÖRÜLECEK”
Tanyaş şunları söyledi:
“Yine benzer dünya örneklerinde, büyük depremlerde, kimi alanlarda heyelanlar tetiklenmese de yamaçlarda kırık ve çatlak sistemleri geliştiği için deprem sonrası dönemde yüksek yağışların ya da kar erimelerinin etkileriyle deprem öncesinde olmadığı kadar çok heyelanın yaşanabildiğini görüyoruz. Önümüzdeki 3-5 yıllık süre içerisinde depremden etkilenen alanlarda heyelan ve moloz akması tehlikesinde artış görülecektir. Moloz akmalarıyla gelen malzemelerin nehir yataklarını doldurmasıyla ayrıca sel tehlikesinde de artış olabilir.
Önümüzdeki dönemde, deprem sonrası heyelan tehlikesine açık alanların ivedilikle tespit edilerek, yeni yerleşim alanlarının buna göre seçilmesi şarttır. Ancak saha gözlemlerimiz, alanda evleri yıkılan vatandaşlarımızın yamaç altlarında, yer kaymasına ve moloz akması tehlikesine maruz olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Bu nedenle gerekli incelemelerin yapılarak, insanlarımız bir an önce güvenli alanlara taşınması gerekiyor”