Demirtaş: Seçilmiş belediye başkanları tahliye edilmeli

HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, seçilmiş belediye başkanlarının tutuksuz yargılanmaları gerektiğini vurgulayarak "Bu konuda artık somut mesafe kat edilmeli, tahliyeler sağlanmalı" dedi.
Yaklaşık 9 yıldır Edirne Cezaevi'nde tutulan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sosyal medya hesabından yayınladığı yazılı açıklamada belediye başkanlarının tutukluluğundan İsrail ve İran arasındaki çatışmalara kadar pek çok gündeme değindi.
“Hamaset değil cesaret zamanı” başlıklı bir mesaj paylaşan Demirtaş, "İran rejimi uzun yıllardır demokrasi ve insan haklarına tümden kapalı kalmakla, öncelikle kendi yurttaşlarına büyük haksızlık yapıyor” dedi. Demirtaş, “Ancak hiçbir gerekçe, emperyal müdahaleye haklılık kazandırmaz. İran’a yönelik askeri operasyonun durmasını ve müzakere masasına dönülmesini esas almamız gerekir" ifadelerini kullandı.
Demirtaş, “Fakat görünen o ki, Orta Doğu’ya emperyal müdahaleler, kendilerince sonuç alıncaya kadar durmayacak. Bizim, bölgesel barışı ilkesel olarak savunma ve bunun için yoğun çaba harcamanın yanı sıra, içeride de birliği ve barışı sağlamakta daha hızlı ve cesur hareket etmemiz gerekir” diyerek şunları kaydetti:
“Bu çerçevede;
1- Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısı ve PKK’nin fesih kararıyla birlikte silahsızlanma sürecinin herhangi bir tahrik ve provokasyona uğramadan, dengeli ve hızlı şekilde tamamlanması için tüm tarafların özenli düzeyde çaba, cesaret ve feraset gösterebilmesi gerekir.
2- İç cepheyi güçlendirme amacına da adalet duygusunun gelişmesine de hizmet etmediği açık olan siyasi görünümlü yargı tacizlerine kesinlikle son verilmelidir. Ortada bir suç isnadı varsa bunun, tarafsızlığı ve bağımsızlığı sorgulanmayacak başsavcılar, savcılar ve yargıçlar eliyle yürütülmesi için gerekli adımlar atılmalıdır.
“BELEDİYE BAŞKANLARI TAHLİYE EDİLMELİ”
Seçilmiş belediye başkanları ve bürokratların tutuksuz yargılanmaları iç hukukumuzun da gereğidir ve bu konuda artık somut mesafe kat edilmeli, tahliyeler sağlanmalı, adil bir yargı süreciyle de davalar en hızlı şekilde sonuçlandırılmalıdır. Orta Doğu’daki ateş devasa bir yangına dönüşürken toplumu dışlayacak böylesi tutumlarda ısrar edilmemelidir.
3- Böyle bir dönemde hiç kimse küçük hesaplar yaparak maceracı, riskli ve sonu felakete sonuçlanacak hamleleri aklından bile geçirmemelidir. Unutulmamalıdır ki, emperyalizm bir kazanımdan ziyade bir virandır. Bizler Türkiye toplumunda bu dönem de bir beraber olacağız; özgür, laik, eşitlikçi, adil bir yurttaşlar kervanı gerektirdiğinde Edirne’den Hakkari’ye kadar 85 milyonluk bir halk olarak direneceğiz; ortak vatanımızı, canımız pahasına savunacağız.
Kendi iç sorunlarımızı da kendi aramızda, karşılıklı güven çerçevesinde ve 'kardeşlik ruhuyla' çözeceğiz. Bunun dışındaki her arayış sadece felaket getirir. Bu konuda ezberci, öfkeli, intikamcı ve kindar hiçbir yaklaşıma prim vermeyecek, cesur ve samimi olacağız.
4- Orta Doğu yangınının kısa sürede sönmeyeceğini öngörerek kısa, orta ve uzun vadeli bir iç ve dış ortak politika hattının belirlenmesi ve her siyasi grubun bu hattı gönül rahatlığıyla savunabilmesi için Cumhurbaşkanı’nın davetiyle, TBMM’de tüm siyasi parti genel başkanlarıyla bir çalışma toplantısının en kısa zamanda yapılması yararlı olacaktır.
“ESAS TEHLİKE DEMOKRASİ DIŞI YÖNELİMLERİN AKLANMASI”
Belirttiğim noktaların hiçbiri iç politikada nezakete dayalı demokratik muhalefetle ve iktidarın denetlenmesinin, eleştirilmesinin önünde engel değildir. Birlik ve beraberlik söylemiyle demokrasi dışı yönelimlerin aklanmasıdır esas tehlike.
Mazlum doğmuş Türkiye’dir, adil doğmuş Türkiye’dir, barış içinde filizlenmiş Türkiye’dir ve bunun için söyleyecek sözümüz, gösterecek cesaretimiz, dayanışma irademiz olacaktır.
Bu kasırga bir gün elbette dinecek ve bizler bu toprakların kadim halkları olarak burada, bir arada, özgür ve eşit yaşayacağız”