DEM Parti yanıtladı: Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme olacak mı?

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Abdullah Öcalan’ın çağrısının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme olup olmayacağı sorusuna "Haftaya kendileriyle görüşmeyi yapabiliriz” diyerek yanıt verdi.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, TBMM’de parlamento muhabirleriyle bir araya geldi. Abdullah Öcalan'ın örgüte silah bırakma çağrısı ve bu sürecin nasıl ilerleyeceği konularında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hatimoğulları ve Bakırhan önemli açıklamalar yaptı.
Bakırhan, “Bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan somut beklentiniz nedir?” sorusuna “Biraz gerçekçi olmak lazım. PKK dört bir yanda konumlanmış bir örgüt, son dönemlerde çok dağınık ve yaygın. Bunların bir kongre yapıp fesih kararına uyması ya da buna ilişkin düşüncelerini söylemesi gayet normaldir. Gerçekten fesih meselesinin Sayın Öcalan tarafından fiziki olarak koşulları uyuyor mu bilmiyorum, bizim de böyle bir talebimiz oldu mu onu da bilmiyorum. Sayın Öcalan'ın bir biçiminde toplanan bu kongrede konuşması gerekiyor. Teknoloji gelişti. Oraya bir biçimde hitabının, hangi araç gereçlerle nasıl sağlanacağını bilmiyorum ama sağlanması yararlı olur, inandırıcı olur. Yani bir kağıt parçasıyla konuşmak var... Bir de devlet 50 yıllık çok önemli bir soruna da bir zahmet biraz kafa yorsun, buna da bir formül üretsin. Sayın Öcalan'ın kendi toplanan kongresine bir biçimde ulaşması gerekir” ifadeleriyle yanıt verdi.
“NET BİR TEHLİKE MEVCUT”
Hatimoğulları, Öcalan’ın çağrısının PYD ve SDG’yi kapsayıp kapsamadığı yönündeki tartışmalara değindi. Hatimoğulları, “Çağrıda SDG geçmiyor. Sırrı Süreyya Önder'in dün yayında bahsettiği konu da şu aslında, sonuç itibarıyla metinde geçmeyen bir şeyi bizim söyleme yetkimiz de yok. Sayın Öcalan PKK'ye bir çağrı yaptı. PKK kendi örgütüdür. Geri kalan kısmı kendi tasarruflarıdır. Bizim yapacağımız şey demokratik siyaset olarak gerçekten bir çözüm ve barışla nihayet vermesi konusunda atılabilecek demokratik adımların atılması. Yani biz yorum yapamayız bu konuda. Bugün Türkiye'de Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümü ya da bir sürecin işlemesi ya da bu konuda bir yol alınması elbette ki Suriye'yi de Irak'ı da İran'ı da etkileyecektir çünkü dört parçada yani dört ülkede Kürtler yaşamaktadır. Türkiye'deki olası bir barış sürecine inşa edilmesinin her bölgeye siyasal anlamda pozitif etki sağlayacağına dair inancımızı biz sürekli ifade ettik. 1 Ekim'den önce de biz bunu hep öyle ifade ettik. Hatta hep şunu söylüyorduk parlamento konuşmalarımızda da çok ifade ettiğimiz bir nokta. Türkiye barış sürecini inşa etmeyi başarırsa Orta Doğu ülkelerine de model teşkil edebilecek bir ülke olur ve Orta Doğu'da başta İsrail ve Gazze sürecine de çok daha pozitif bir katkı sağlar. Şimdi Suriye'de biliyorsunuz yeni gelişmeler oldu. HTŞ Şam yönetimini ele geçirdi. Orada da şimdi çok ciddi bir kaotik durum var. Türkiye barışçıl bir zeminde bu sorunun çözümünde gerçekten iyi bir adım atılırsa bu süreç bir barışla taçlanırsa bunun Suriye'ye de elbette etkileri çok fazla olacağını düşünüyoruz. Bu konuda oldukça net bir tehlike mevcuttur. Orada aktif olarak devam eden bir süreç var ki bu onların, Suriye'nin iç işidir. SDG'nin de kuracağı diyalog Suriye hükümetiyledir. Ancak biraz daha bu metinde olmayan bir şeyi ısrarla oradan çekerek onu başlığa taşımak o bizim sorumluluğumuzda değil. Yani bu DEM Parti'nin sorumluluğunda olan bir şey değil” diye konuştu.
ERDOĞAN'LA GÖRÜŞME OLACAK MI?
Hatimoğulları, siyasi partiler ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşme yapılıp yapılmayacağına ilişkin “Şimdi siyasi parti turlarını yapacağız. Bütün detaylarını henüz planlamış değiliz, planlayacağız. Bu turlarımızın içinde elbette yeri ve zamanı uygun olduğu vakitte Cumhur İttifakı'nın birleşenleri de olacak. Yani AKP ve MHP de olacak ama henüz bunu detaylı planlamış değiliz. Haftaya kendileriyle de bu tür görüşmeyi yapabiliriz” dedi.
ANAYASA TARTIŞMALARI
Bakırhan, soru üzerine yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu vurgulayarak “Tabii süreç ilerlerse bu ihtiyaca da içeriğine de Türkiye, halk karar verir. Şu anda yürüyen süreçle Anayasa tartışmalarının bir ilgisi yok. Anayasa konusunda bizim parti kadar hazırlıklı bir parti yok. Bir ihtiyaç var, bu ihtiyacın giderilmesi gerekiyor” diye konuştu.
“AKP’YLE ANLAŞIYORSAK CEZAEVLERİ NEDEN ARKADAŞLARIMIZLA DOLU?”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in grup toplantısında yaptığı açıklamalara ilişkin de konuşan Bakırhan, “Çok önemli bir aktörün '400'ü buldurma, yeniden seçtirme' gibi ifadeler kullanması kırıcı bir şeydir. Biz kimseyi yeniden seçtirme yanlısı değiliz. Kendimiz yönetecek bir perspektife sahibiz. Türkiye halkları kimi seçmişse biz saygı gösteririz. Yeri geldiği zaman da bu konularda varsa alınacak bir tutum, tutumumuzu ortaya koyarız. Bunu kesinlikle kapıların arkasında yapmayız, pazarlık yapmayız. Türkiye demokrasi, demokratik değerler, demokratik haklar, pazarlık konusu olmaz, olamaz. Hele 'al ver' meselesi bununla hiç olmaz. Bizim öyle bir geçmişimiz yok. Bunlar nereden çıkıyor?” diye konuştu.
Bakırhan, AK Parti ile anlaştıkları iddialarına ise şu yanıtı verdi:
“Gerçek bir muhalefet varsa o da burasıdır. Sözünü sakınmayan, doğruları çekinmeden söyleyen bir varsa burasıdır. Ayıptır. İki dönemin Cumhurbaşkanı adaylarına oy verdik biz. Erdoğan'a mı oy verdik biz? Son seçimlerde halkımız tabanda kendilerinin uzlaşısıyla istedikleri adayları seçtiler. Biz ne zaman iktidarla kapılı kapılar arkasında siyaset yaptık, pazarlık yaptık. Bu çok yanlış. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir türlü bu denkleme doğru yerden, doğru biçimden girmemesinin de bir göstergesidir. Kim anlaşacak? Biz madem AKP'yle anlaşıyorsak cezaevlerinde niye Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları birkaç tane, bu son on yıldır bizim arkadaşlarla doludur. Kayyım atandı, her gün yöneticilerimiz, milletvekillerimiz tekme tokat işkencelere maruz kalıyorlar. CHP bu süreci böyle heba etmemeli. Beğenmiyorsa kendi çözüm önerilerini, kendi çözüm politikalarını, kendi yol haritasını ortaya koymalı. Yani Türkiye silahtan ve çatışmalardan arınacak, bunu alkışlamak yerine buna katkı sunmak yerine, 'Vay efendim anlaşıyorlar.' Niye? 'Recep Tayyip Erdoğan'ı, Sayın Cumhurbaşkanı'nı tekrar seçtirecekler.' Bunu en son söylenecek Parti biziz. Bu konuda rüştümüzü nasıl kabul ettireceğiz CHP'ye onu da bilmiyorum. Tekrar söylüyorum, barış süreci siyasi partilerden, kişilerden çok daha önemlidir. Barış süreci kimin kaç oy aldığı ne kadar yüzdeyi bulduğundan çok çok kıymetlidir. Bu bahsedilen mesele bizim milyonda bir bile gündemimiz değil. Yeni zamanı gelir sandık kurulur, Türkiye halkları kime karar verirse onu seçer.
Şunu eleştiriyoruz. Bu dilin terk edilmesini istiyoruz. Asıl AKP'yi 22 yıldır ayakta tutan bu muhalefet. İşte bu muhalefetin aklıdır, mantığıdır. Türkiye'nin birinci partisi olacaksın, Türkiye'nin en temel sorununa yol haritan yok, çözüm önerin yok. Bir yol bulmaya çalışanlara da 'Anlaştı, uzlaştı... kimi seçtirmek için ne yapıyor?' diyor. Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin bence bu söylem üzerine yoğunlaşması doğru değil. Bu halkımızı kırıyor. Bizim kimseyle uğraştığımız, anlaştığımız yok. Biz Türk ve Kürt gençlerinin yaşamını yitirmemesi için mücadele ediyoruz. O fakir sıvasız evlere çocuklarının cenazelerinin haberi gitmesin diye mücadele ediyoruz”