Öcalan'ın çağrısı ve PKK’nın ateşkes kararı: Yeni bir dönemin başlangıcı mı?

Abdullah Öcalan’ın, ‘’PKK kendini fesih etmeli’’ açıklamasından sonra PKK’dan ateşkes açıklaması geldi. PKK’dan gelen ateşkes açıklamasını Avukat Ali Güvenç Kiraz, Al Ain Türkçe’den Erdal Bozkurt’a değerlendirdi.
DEM Parti’nin 3. İmranli ziyareti sonrası yapılan basın toplantısında Abdullah Öcalan’ın da için bulunduğu heyet açıklama yaptı. DEM Parti’nin açıklamasında Öcalan’ın çağrısı ile ‘’PKK kendini fesih etmeli’’ denildi. Bu açıklamanın ardından PKK ateşkes yaptıklarını açıkladı. Avukat Ali Güvenç Kiraz, PKK’nın ateşkes açıklamasını Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
PKK'nin ateşkesi kabul etmesinin ardından, gelecek senaryolar neler olabilir?
Avukat Ali Güvenç Kiraz;
Ortadoğu da hızla şekillenen 4-5 aylık süreç sonrasında Türkiye bu politikalara karşılık gelmek üzere önemli bir adım attı. Bu noktada yaklaşık 40 yıldır zaman zaman yüksek seyreden ama son yıllarda düşüş gösteren PKK ile olan mücadelesinde Ortadoğu’da yaşanan sürece dayalı bir politika geliştirdiğini görüyoruz. Bu kapsamda İsrail’in Ortadoğu için temel bir politika olarak belirlediği seküler ve kendisi ile barışık devletler konseptine özellikle Suriye-Irak-İran Kürt yoğunluklu bölgelerinin dahil edileceğini bunun da aslında İsrail’in fiziken olmasa da etki alanı olarak Türkiye ile sınır olacağını ön görmemek mümkün değil
İşte MHP lideri Devlet Bahçeli gibi Türkiye sağının en milliyetçi kısmında yer alan liderine bir grup toplantısında Abdullah Öcalan’ın PKK’yı fesh ettiğini söylemesini istemesi bu kapsamda değerlendirilmek zorunda. Bu noktada zaten sürecin öncesinde konuşulduğu ve bir planlamanın da yapıldığı görülüyor. Devamında DEM kaynaklı müzakereler, DEM parti oluşturduğu grubun İmralı, Irak ve ülke içinde yaptığı görüşmeler son olarak Cuma günü bir açıklama ile kamuoyu ile paylaşıldı. Burada Abdullah Öcalan’ın son 40 yılı değerlendirmesi ve bunun üzerinden örgütün savaşabileceği bir amacın ve böyle bir dünya siyasetinin kalmadığını söylemesi de önemliydi. Bu noktada Öcalan örgüte silah bırakmasını ve kendisini tasfiye etmesini söyledi.
PKK kısa bir süre sonra ateşkes ilan ettiğini, Öcalan’ın iradesinin ancak onun serbest kalması ile mümkün olabileceğini belirtti. İşte burası önemli yani aslında örgüt kendisini fesh etmedi ve silah da bırakmadı. Burada Öcalan ile ilgili hukuki kararların önemli olacağını devamında da örgütle olan ilişkiyi ve bu sürecin devamını ancak onun sağlayabileceği net olarak görülüyor.
Atılacak adımlar ve tüm yönleriyle yansımalarına dair nasıl analiz yapabilirsiniz?
Avukat Ali Güvenç Kiraz;
Bundan sonra ne olur? Bu sürecin ince bir ip üzerinde gittiği her an da kırılabileceği öncelikle unutulmamalı. Çünkü PKK ile olan mücadele Türkiye için çok büyük travmalar taşıyor. Bu travmalar içerisinde hem bölgesel hem de Türkiye’nin tamamına yayılmış terör saldırıları, mağdurları ve tabi ciddi sayıda şehidi var. Diğer tarafta ise 1980 öncesinde yoğun olmasa da 80 sonrası ciddi şekilde artan bir baskı Kürt sorununun inkarı buna karşı gösterilen çok sert tepki, zaman zaman yaşanan kontrgerilla operasyonları ve o tarafta da ciddi kayıplar ve travma var. Açılım süreci yanlışlığı gibi ben sahaya akil adamları sürerim onlar da ikna eder doğru bir süreç değil. Halkın birlikte yaşama isteğinde bir sorun yok ama yaşananlar nedeniyle de ciddi bir güven sorunu olduğu aşikar. Bu noktada devletin ve tabi PKK ile yürütülen ve yürütülecek sürecin şeffaf yürütülmesi halkın bu konuda ne olduğunu bilmesi gerekiyor. Devamında halkların bir arada yaşama pratikleri mutlaka her yol ile (kültürel, eğitimsel, sosyal vb) güçlendirilmesi gerekiyor. Dil ve kültürün gelişmesi özellikle Kürt bölgelerinde asla engellenmemeli ve bu konuda tek tipçi bir anlayışa asla bir daha izin verilmemeli. Bölünme psikozu özellikle Türkler açısından her ne yapılırsa yapılmalı ve engellenmeli. Türkiye’nin ekonomik olarak gelişimini engelleyen bu iç savaşın artık bitmesi gerektiği ve PKK kurucu liderinin de söylediği gibi artık bölünme imkanının olmadığı buna ilişkin örgütün tasfiye edilmesi gerektiği fikri Türkler açısından da makul bir çoğunluk tarafından kabul edilmeli.
Türkiye dünya siyasetinin en önemli bölgelerinden birisinde yaklaşık 100 yılı geçen bir Cumhuriyet ile bulunmakta. Bu özelliği onun bölge ülkelerinden gelenler için okuma, yaşama, tatil yapma ve rahat bir şekilde hayatlarına müdahale edilmeden yaşama imkanını sağlıyor. Ancak bölgede yaşanan her gelişme Türkiye’yi de derinden etkiliyor. Suriye sorunu iç savaşı ve devamında ülkeye gelen göç Türkiye’yi ciddi bir ekonomik, sosyal sorunla karşı karşıya bıraktı ancak Türkiye yaşanan ufak tefek olaylar dışında bu sorunu dahil çözebildi. Bu bölge ülkeleri için de büyütmeye çalıştığı önemli bir demokrasisi olduğunu göstermesi açısından değerli. İşte tam da bu noktada Kürt sorununu tamamen çözmüş bir Türkiye bir türlü Cumhuriyet’i demokrasi ile bütünleştirememe sorununu da çözeceği görülüyor.
Türkiye açısında olumlu pozitif bir dönemin hatta pozitif bir yüzyılın yaşanacağını söylemek mümkün. Avrupa’nın yaşadığı temel sorunlar, Amerika’nın bir türlü dünya siyasetinde eskisi gibi olamaması, Asya’da ortaya çıkan güçlenmenin ekonomik olmak dışında bir etkisinin hala olamaması, Rusya’nın Ukrayna sorunu ile aslında sorunu çözse bile 5-10 yıl daha travması ile uğraşacak olması Türkiye’yi başka bir yere koyuyor.
Turizmde dünya standartlarının çok üstünde bir yere konumlanan (turist güvendiği ülkeye gider) Savunma sanayisi ile ciddi bir atılım sergileyen Türkiye iç savaşını da çözerse ve tabi hala yenemediği ve bu konuda maalesef ciddi bir başarısızlık sergilediği gelir dağılımı adaletsizliği ile yoksulluk sorununu çözerse 2.Dünya Savaşı sonrası Güney Kore modelinin bir ikincisi olmaya en ideal aday gibi duruyor.