Davutoğlu: "Soylu, Muammer Güler ve para sayma makinası üzerinden Erdoğan’a mesaj yolluyor"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendisine yönelik sözlerine cevap veren Gelecek Partisi Başkanı ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Ben bölgedeyken Süleyman Soylu Ankara’da genel merkezde benim arkamdan kumpas kurmakla uğraştı. Kendi başbakanına kumpas
Fox TV’deki katıldığı programda konuşan Davutoğlu, Soylu’nun ‘ucuz kahramanlık’ yaptığını belirterek “Soylu terörle mücadeleyi tek başına sahiplenmeye kalkmasın” dedi.
Davutoğlu, SETA meselesine de değinerek SETA’nın başında olan Fahrettin Altun ve Burhanettin Duran gibi isimlerin bugün Erdoğan’ın yanında olduğunu belirtti. Davutoğlu, Soylu’ya yönelik, “Bana vuruyormuş gibi yapıp Berat Albayrak’a ve Pelikancılara mesaj yolluyor” ifadesini kullandı ve Soylu’nun son açıklamalarıyla ‘herkesi yakarım’ mesajı verdiğini savundu.
Konuşulan iddialarla ilgili kapsamlı bir soruşturma başlatılması gerektiğini kaydeden Davutoğlu, Süleyman Soylu’nun bu süreçte istifa etmesi gerektiğini dile getirdi.
Davutoğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
Sedat Peker’in Süleyman Soylu’ya yönelik iddialarına cevap beklerken Soylu bir anda konuyu bana getirdi. Söylediği her şey külliyen yalandır. Bir tane doğrusu yok. Ben arkadaşlarımı dinletmek gibi bir alçaklık yapmadım ama Soylu alçakça iftira atıyor. Elinde polis, istihbarat var, gerekirse MİT’e başvursun, araştırılsın. Kendinden önceki İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iftira atıyor aynı zamanda, çünkü ben dinleteceğim, Erdoğan’ın haberi olmayacak öyle mi… Soylu bakın nasıl bir mesaj gönderiyor AK Parti’ye ve Cumhurbaşkanı’na. Para sayma makinesinden bahsetti. Efkan Ala’ya suç isnadında bulunuyor, Muammer Güler’in para sayma makinesini gündeme getiriyor. Bunun üzerinden de Erdoğan’a mesaj veriyor.
Soylu, kendi genel başkanını görevden almak için bir kumpasın içinde olduğunu kabul etti. Buradaki mesaj Ak Parti’ye, Erdoğan’a. O mücadelede çetin bir şeye kalkıştım. İmar rantlarına, faiz rantlarına neşter atacaktım. Siyaset ile mafya arasındaki bağları koparmak için yasa getirecektim. Tüm bu adımlara karşı karşımda bir çete örgütlendi parti içinde; Artık itiraf ediyorum, Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve Berat Albayrak, o dönem Cumhurbaşkanı’nın koordinasyonuyla bana kumpas kurdular. O kumpasın hesabını verecekler. Ve ben yalnız bırakıldım.
Şimdi üçü birbirini yemeye girişti, meydan mafyaya kaldı. Bu son saldırı, kurtlar sofrasında birbirini yemekte olan kurtların ‘buraya birini daha çekelim de onu da yiyelim’ deme çabasıdır. Ben o sofraya gelmem Sayın Soylu. Ama sen o kumpasın hesabını Allah indinde de kullar indinde de hesabını vereceksin.
Cumhurbaşkanı tarihi bir yol ayrımında. Alttan alta kaynayan bir yanardağın üstünü kapatmaya çalışırsa hayatının hatasını yapacak. Türkiye’yi kendisinin değil Bahçeli’nin yönettiğini, rotayı da Perinçek’in belirlediğini ortaya koymuş olacak. Bahçeli ve Perinçek baskısıyla Süleyman Soylu makamında kalırsa bundan sonra kimse Cumhurbaşkanı’na itaat ve hizmet etmek düşüncesinde kalmaz, gider Bahçeli’ye, Perinçek’e yaranmaya çalışır.
Sedat Peker nasıl ‘ben dünyayı yakarım’ diyorsa, Süleyman Soylu da ‘bana sahip çıkmazsanız ben AK Parti’yi yakarım’ diyor.
2016’da ben Başbakan iken Mehmet Ağar sahnede miydi? Yoktu. Nasıl girdi sahneye? Efkan Ala İçişleri Bakanı iken “Mehmet Ağar 90’lı yılların kadroları ile biz devredeyiz” havalarıyla dolaşabiliyor muydu? Nasıl girdi? Süleyman Soylu’nun kendisi Mehmet Ağar’ın sistem içerisine girmesine vesile oldu, aracılık etti.
Kurtlar sofrasında düşen düşene. Hepsi ‘ben düştüysem onu da aşağı indireyim ki, belki onu yerler’ diyor. Kimin yem olacağının kavgası bu. Soylu bakıyor kendi düşüyor, Ağar’ı aşağı çekiyor. Ağar düşerken ‘mafya’ diyip Soylu’yu aşağı çekiyor.
Binali Yıldırım, Süleyman Soylu, Berat Albayrak bir iktidar mücadelesine girdiler. Açıklamalardan anlaşılan Soylu, Albayrak’a karşı mücadelesinde bir dönem Sedat Peker’i kullandı. Peker de ‘biz seninle ortaktık, niye şimdi bunu yapıyorsun?’ diye meydan okuyor. Bu ilişkiler öyle bir şeydir ki parmağınızı verirsiniz eliniz gider, elinizi verirsiniz kolunuz gider, kolunuzu verirsiniz yüreğiniz gider. Bunların yüreği kalmadı! (TR724)