Davutoğlu'ndan olay yaratacak açıklamalar
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu İstanbul Ataşehir 1. Olağan İlçe Kongresinde açıklamalarda bulundu.
Emekli amirallerin yayınladığı bildirinin ardından Türkiye'nin Montrö Anlaşması'ndan çekileceği yönündeki tartışmaları değerlendiren Davutoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulundu.
Kanal İstanbul'un yapımına engel olacak gerekçesiyle Montrö'den çekimenin çok büyük bir hata olduğunu belirten Davutoğlu özetle şunları söyledi:
Biz ülke menfati için konjekteröl, noktasal siyaset yapan bir parti değiliz. Şu veya bu koalisyon beklentiler içinde, perde önünde veya arkasında gizli ittifaklar kuran bir parti ise asla değiliz.
Bu bağlamda bütün vatanşlarımızı, iktidar sahiplerini ve bu bildiriyi yazanları ve bu konuda fikir beyan edenleri soğuk kanlı bir şekilde düşünmeye davet ediyorum. Mesele ülke meselesidir.
Hameset meselesi, bağırıp çağırma meselesi, özellikle istismar meselesi asla değildir. Gelecek Partisi olarak her türlü darbe teşebbüsüne, ister açık ister gizli her türlü darbe girişimine karşıyız ve kimden gelirse gelsin, kime karşı olursa olsun bilsinler ki darbe girişiminin karşısında en dik duracak kadrolar Gelecek Partisi'nin kadrolarıdır.
İkinci olarak Türkiye'de düşünce özgürlüğü vardır, herkes düşüncesini özgürce ifade edebilir. Asker, sivil, bürokrat, genç, kadın, yaşlı, STK'lar herkes fikirlerini beyan eder.
Montrö'yle ilgili veya başka konularda da fikir beyan etmek serbesttir. Ancak fikir beyan edenlerin de bu fikri beyan ederken kullandıkları uslup ve seçtikleri zamanlamaya dikkat etmeleri toplumsal sorumluluk meselesidir.
Geçmiş dönemlerde gece yarısı yayınlanan bildiriler ile halkın nasıl büyük bir travma yaşadığını ve böylesi bildirilerin toplumda nasıl bir psikolojik yıkıma yol açtığını bilen zihinler, insanlar fikirlerini açıklarken bunu göz önüne alarak açıklamakla yükümlüdürler.
Özellikle devlet görevi yürütmüş, şerefli Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en üst makamlarına gelmiş amirallerimizin, subaylarımızın veya sivil bürokrasimizin düşüncelerini ifade ederken bunun toplumsal yansımalarını göz önüne almaları gerekir.
Yaptığımız açıklamada milli irade ve demokrasinin yanında olduğumuzu ve böylesine bu özeni gözetmeden bir gece yarısı bildirisiyle yapılan düşünce açıklamanın sorumsuzluk olduğunu ifade ettik ama herkes düşüncelerini açıklayabilir. Uygun bir uslup uygun bir yöntemle bunlar açıklanabilir.
İktidar sahiplerine sesleniyorum, bu tür gerilimler üzerinden Montrö Anlaşması'ndan çekilmek gibi bir düşünce Türkiye'nin en önemli çıkar alanı olan, en önemli hazinesi olan Boğazlar'ı tartışmaya açmak çok vahim bir hata olur.
Cumhuriyet tarihimizin en önemli kazanımlarından birisi Montrö Anlaşması'dır. Lozan Anlaşması'nın eksik bıraktığı bir hususu, boğazların egemenliği meselesini Montrö Anlaşması çözmüştür ve Türkiye için büyük kazanımdır.
Lozan Anlaşması'nda iki husus yeni doğan Cumhuriyet’in üzerine bir karabasan gibi çökmüştü. Bir; Boğaziçi çevresinde Türk Askeri tahkimatı yapılamazdı. İki; Boğazların yönetimi ise 9 ülkeli bir komisyona bırakılmıştı. Yani Boğazlardan ne geçecek, düzenlemesi ne olacak Türkiye'nin egemenliğinde değildi.
Lozan Anlaşması'nın bu kamburu İstanbul'u fiilen esaret altında, kuşatma altında bir şehre dönüştürmüştü ve Boğazları çatışmanın sebebi haline getirmişti. Bugün bizim en önemli su yolu üzerindeki hakimiyetimizi tesis eden Montrö her halükarda korunmalıdır, asla Montrö'den çekilme gibi bir hataya düşmemelidir.
‘Efendim Montrö, Kanal İstanbul'a engel teşkil ediyormuş, dolayısıyla Kanal İstanbul'un gerçekleşmesi için Montrö'den çekilebilirmişiz' gibi bir argüman kendisi zaten bir felaket habercisi olan Kanal İstanbul için Montrö'den vazgeçmek vahim bir hata olur.
Milli egemenliğimizin boğazlardaki tahkim edici anlaşmasıdır ve herkes bu konuda atacağı adıma dikkat etmelidir.
Bugün Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir değerlendirme yapacağını biliyoruz. Bu değerlendirmeyi yaparken orada hangi uzmanlar var bilmiyorum ama geçmiş tecrübelerime istinaden söylüyorum ve Sayın Cumhurbaşkanı'na tarihi bir şekilde çağrıda bulunmak istiyorum; Montrö konusunda Türkiye'nin ve boğazların geleceğini riske edecek hiçbir adım atmayın.
Sakın ha! Kanal İstanbul'u gerçekleştireceğiz düşüncesiyle ve sanki Montrö Kanal İstanbul'a engelmiş gibi bir düşünce ile bir adım atmayın. Fesh ettiğiniz gün anlaşmanın oluşturduğu statü ortadan kalkar ve eski statüye dönülür ki Lozan'ın Boğazlar üzerindeki statüsü Türkiye'nin egemenliğini tanıya bir statü değildi. Kimse bu konuları istismar meselesi yapmasın.