Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dan enflasyon açıklaması "Arzu ettiğimiz yerde"
Cevdet Yılmaz, ASO’nun 62’nci kuruluş yılı töreninde enflasyonun yeniden düşüş eğilimine girdiğini ve Türkiye ekonomisinin yüksek gelirli ülkeler eşiğine geldiğini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, bu ay açıklanacak enflasyon verisinin “iyi bir noktada” gelmesini beklediklerini söyledi ve enflasyonun yeniden arzu edilen patikaya girdiğini dile getirdi. Yılmaz, Ankara Sanayi Odası (ASO) tarafından düzenlenen “ASO 62'nci Kuruluş Yılı Ödül Töreni”ne katılmak üzere Ankara’da bir otelde iş dünyasıyla bir araya geldi. Törene Yılmaz’ın yanı sıra ASO Başkanı Seyit Ardıç, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve çok sayıda sanayici ile iş insanı iştirak etti. Programın odağında Türkiye ekonomisinin genel görünümü, enflasyonla mücadele, büyüme performansı ile Ankara’nın ihracat potansiyeli ve yüksek teknoloji temelli yeni vizyonu vardı.
“Türkiye ekonomisi dünya ortalamasını geride bıraktı”
Cevdet Yılmaz, konuşmasında son 22–23 yıla ilişkin büyüme performansını hatırlatarak Türkiye ekonomisinin bu dönemde dünya ortalamasının belirgin şekilde üzerinde büyüdüğünü anlattı. Dünya ekonomisinin yıllık ortalama yüzde 3,5 büyüdüğünü, Türkiye’nin ise aynı dönemde yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme kaydettiğini söyledi. Böylece Türkiye’nin her yıl dünya ortalamasının 1,9 puan üzerinde büyüdüğünü belirtti. Bu tabloyu, Türkiye’nin küresel ekonomideki konumunu güçlendiren uzun vadeli bir performans olarak niteledi.
Yılmaz, bugün ise çok daha zor bir küresel ortamla karşı karşıya olunduğunu, jeopolitik gerilimler, enerji maliyetleri ve küresel para politikalarındaki sıkılaşmanın tüm ülkeleri etkilediğini anlattı. Buna rağmen Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 3,3 civarında büyümesinin beklendiğini ifade etti. Bir yandan istikrar programı uygulandığını, diğer yandan enflasyonu düşürme hedefinin kararlılıkla sürdürüldüğünü hatırlatarak, bu koşullarda bile büyümenin dünya ortalamasının üzerinde kalmasının “önemli bir başarı” olduğunu söyledi. Yıl sonunda Türkiye ekonomisinin 1,5 trilyon dolar seviyesini aşmasının öngörüldüğünü dile getiren Yılmaz, bu eşik aşıldığında Türkiye’nin küresel ölçekte ekonomik ağırlığının farklı bir seviyeye taşınacağını vurguladı.
IMF ve Dünya Bankası perspektifinden “yüksek gelirli ülke” eşiği
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, geçen yıl itibarıyla nominal dolar bazında Türkiye ekonomisinin dünyanın 17’nci büyük ekonomisi konumunda olduğunu, satın alma gücüne göre ise 12’nci büyük ekonomi olarak yer aldığını hatırlattı. Bu yıl, IMF’nin dünya ekonomisi ve ülkelere ilişkin projeksiyonlarının gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin nominal dolar bazında 16’ncı büyük ekonomi konumuna yükseleceğini söyledi. Satın alma gücü paritesine göre ise 11’inci sıraya çıkmasının beklendiğini belirtti.
Yılmaz, Dünya Bankası’nın gelir grubu sınıflandırmasına da değinerek ülkelerin dört grupta toplandığını anlattı: düşük gelirli, alt orta gelirli, üst orta gelirli ve yüksek gelirli ülkeler. Türkiye’nin son çeyrek asırda alt orta gelir grubundan üst orta gelir grubuna yükseldiğini, bu düzeyde kalıcı hale geldiğini söyledi. “Şimdi ise bu yıl, özellikle tam bu kritik eşikteyiz” diyerek, bu yılki gerçekleşmelerin seyrine bağlı olarak Türkiye’nin tarihinde ilk kez “yüksek gelirli ülkeler” grubuna girebileceğini ifade etti. Ekonomi programının da bu hedefle uyumlu şekilde kurgulandığını, büyüme, enflasyon ve finansal istikrar politikalarının bu çerçevede yürütüldüğünü belirtti.
Enflasyonla mücadelede çizilen takvim
Cevdet Yılmaz, konuşmasının en geniş bölümünü enflasyonla mücadeleye ayırdı ve enflasyonu “en temel başlık” olarak gördüklerini söyledi. Enflasyonun yeniden ana eğilimi düşüş yönünde bir trende girdiğini belirtti. Bu aya ilişkin enflasyon verilerine dair öncü göstergelerin olumlu sinyal verdiğini, “Bu ayki enflasyonun iyi bir noktada geleceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla enflasyonun tekrar arzu ettiğimiz patikaya döndüğünü söyleyebilirim” sözleriyle ifade etti.
Yılmaz, yıl sonunda enflasyonun yüzde 30’un biraz üzerinde bir seviyede gerçekleşmesinin öngörüldüğünü aktardı. Gelecek yıl için hedeflerinin enflasyonu yüzde 20’nin altına indirmek olduğunu söyledi. Programın devamında, 2027 yılı itibarıyla Türkiye’yi yeniden tek haneli enflasyon rakamlarına kavuşturmayı planladıklarını vurguladı. Bu sürecin sonunda ekonomide öngörülebilirliğin artacağını, yatırım ortamının güçleneceğini, finansman imkânlarının daha sağlıklı bir zemine oturacağını dile getirdi. Aynı zamanda sosyal dengeler ve sosyal adalet açısından da enflasyonun düşmesinin büyük önem taşıdığını, gelir dağılımını bozan en temel unsurlardan birinin yüksek enflasyon olduğunu belirtti. Bu nedenle enflasyonla mücadelenin yalnızca ekonomik değil, güçlü bir sosyal boyutu da bulunduğuna dikkat çekti.
Siyasi başkentten üretim ve ihracat merkezine
Yılmaz, Ankara’nın sadece siyasi bir başkent olmadığını, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin önde gelen üretim ve ihracat merkezlerinden biri olduğunu vurguladı. Başkentin geçen yıl 15 milyar dolara yaklaşan ihracat yaptığını hatırlatarak, bu yılın ilk 9 ayında 12 milyar dolar ihracat rakamına ulaşıldığını söyledi. Törende konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç’ın yıl sonu için 16 milyar dolar ihracat hedefi koyduğunu anımsatan Yılmaz, “İnşallah onu da görürüz” ifadesini kullanarak Ankara sanayisinin bu hedefi yakalayacağına inandığını belirtti.
Ankara’da özellikle savunma ve havacılık, ölçme, kontrol ve test cihazları, tıbbi cihazlar gibi yüksek teknoloji içeren sektörlerin öne çıktığını dile getirdi. Bu alanların başkenti, Türkiye’nin inovasyon ve üretim üssü haline getirdiğini söyledi. Ar-Ge yoğunluğunun ve nitelikli iş gücünün Ankara için kritik öneme sahip olduğunun altını çizdi. Yüksek teknolojinin Ankara’nın ihracatındaki payının yüzde 13,3 seviyesinde olduğunu hatırlatarak, bu oranın pek çok gelişmiş ülkenin bile üzerinde bulunduğunu kaydetti. Ankara’nın yeni vizyonunu; yüksek teknolojili üretim, inovasyon kapasitesi ve nitelikli istihdam tabanı üzerine kurması gerektiğini anlattı.
Ankara’ya ayrılan dört öncelikli alan
Cevdet Yılmaz, hükümetin Yerel Kalkınma Hamlesi kapsamında Ankara için özel olarak belirlediği dört öncelikli alanı da tek tek sıraladı. Buna göre Ankara’da öncelik verilecek alanlar; medikal enzim ve boyar madde üretimi, bitkisel kaynaklı katma değerli gıda takviyeleri, elektrikli–elektronik atıkların geri dönüşümü ile tıbbi ürün ve ambalajların yerli üretimi olarak belirlendi.
Yılmaz, bu dört başlıkta bugüne kadar 5,4 milyar liralık yatırım teklifi geldiğini açıkladı. Ankara’nın bu projeleri hayata geçirecek birikime ve dinamizme sahip olduğunu söyledi.
“hep birlikte başarmak zorundayız”
Cevdet Yılmaz, Ankara’nın ekonomik gelişiminin, hükümetin genel kalkınma vizyonunu da yansıttığını söyledi. Bu vizyonun temel unsurlarını yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm, katma değeri yüksek ekonomik yapı, yeni sektörler, ihracat imkanları ve nitelikli iş gücüne dayalı üretim şeklinde sıraladı. Ankara’nın, bu başlıklar altında sadece siyasi değil, ekonomik anlamda da Türkiye’ye öncülük eden bir şehir olduğunu belirtti.