Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail, Gazze Şeridi'ne insani yardım gönderilmesine izin vermeli
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu Kapanış Töreni'ndeki konuşmasında, İsrail’in Mısır’ın Refah Kapısı üzerinden Gazze Şeridi’ne insani yardım gönderilmesine izin verilmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye-Afrika 4. İş ve Ekonomi Forumu Kapanış Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘’İsrail, Mısır'ın Refah Kapısı üzerinden Gazze Şeridi'ne insani yardım gönderilmesine izin vermeli’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti;
Türkiye-Afrika İş ve Ekonomi Forumu'nun dördüncüsü vesilesiyle sizleri Türkiye'de misafir etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak Kıta'yı temsilen binlerce kilometre mesafe katedip toplantımızı teşriflerinizi için her birinize teşekkür ediyorum. Toplantınızın ve istişarelerinizin şimdiden ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Türk milleti olarak Afrika halkları ile kökleri 10. Yüzyıla uzanan güçlü bağlarımız bulunuyor. Kıta'nın farklı şehirlerinde inşa edilen asırlık camiler, kütüphaneler, hanlar, limanlar aramızdaki kadim dostluğun nişanelerinden sadece bazılarıdır.
Ortak tarihimizin izlerine Sudan'dan Libya'ya, Harar'dan Timbuktu'ya kadar Kıta'nın her köşesinde rastlıyoruz. Nice Afrika kökenli Osmanlı vatandaşının Cihan Harbi'nden vatan müdafaasına katılarak atalarımızla omuz omuza çarpıştığını biliyoruz.
‘AFRİKA HALKLARI İLE İRTİBATLARIMIZI KORUMAYA GAYRET ETTİK’
İşgalcilere karşı verdiğimiz İstiklal Harbi'mizin özgürlük mücadelelerinde Afrika halklarına cesaret ve ilham aşıladığı bir başka tarihi hakikattir. Bu köklü geçmişimize rağmen ilişkilerimizde bir dönem adeta fetret devri yaşadık. Şüphesiz bunda ülkemizin ve Kıta'nın içinde bulunduğu şartlar etkili oldu. Uzun yıllar süren savaşlardan yorgun düşen ülkemiz cumhuriyetimizin ilk yıllarında daha çok iç meseleleri ile uğraştı, yaralarını sarmaya çalıştı. Ancak bu dönemde dahi Türkiye, Afrika'ya ve Afrika halklarına asla sırtını dönmedi. Başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere kıtadaki özgürlük hareketlerini dönemin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir şekilde destekledik. Bir şekilde Afrika halkları ile irtibatlarımızı korumaya gayret ettik.
‘2005 SENESİNİ ÜLKEMİZDE AFRİKA YILI İLAN EDEREK KITA İLE İLİŞKİLERİMİZDE YENİ BİR SAYFA AÇTIK’
2002 yılında ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde ilişkilerimizin yeterince gelişmediği ülkelere öncelik verdik. Bunlardan biri de Afrika'ydı. Kıta ülkelerinin çoğuyla olan münasebetlerimiz ne bize ne de Afrikalı dostlarımıza yakışmıyordu. İlk olarak 2003 yılında Afrika ile ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi stratejisini uygulamaya koyduk. Ardından 2005 senesini ülkemizde Afrika Yılı ilan ederek kıta ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. Afrikalı kardeşlerimizle yeniden kucaklaşırken iş birliğimizi eşit ortaklık ve kazan-kazan temelinde ilerletmeye çalıştık.
Kıtaya yönelik kibirli bakış açılarını elimizin tersiyle ittik. Afrikalı kardeşlerimizle göz hizasında ilişki kurmaya duygudaşlık geliştirmeye birbirimizi daha çok anlamaya ihtimam gösterdik. Tarihinde sömürgecilik lekesi bulunmayan bir millet olarak hiçbir ayrım yapmadan Afrika halklarını bağrımıza bastık. Afrika açılımı ile ivme kazanan iş birliğimizi 2008 yılında Afrika Birliği'nin stratejik ortağı olarak bütüncül bir yapıya kavuşturduk. Düzenlediğimiz üç Türkiye Afrika Ortaklık Zirvesi ile ülkemizin ciddiyetini, kıta ile işbirliğimize atfettiğimiz önemi açıkça ortaya koyduk. Burada şu hususu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Afrika, Türk milletinin kalbinde olduğu kadar ülkemizin dış politikasında da özel bir yere sahiptir.
‘CUMHURBAŞKANLIĞIM DÖNEMİNDE KITAYA 50'DEN FAZLA ZİYARET GERÇEKLEŞTİRDİM’
Afrika'nın benim gözümdeki ve gönlümdeki yeri ise çok müstesnadır. Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde Kıtaya 50'den fazla ziyaret gerçekleştirdim. Her ziyaretimde Afrika'nın zengin kültürünü, insanlarının samimiyetini, yokluk ve yoksulluk içinde olsalar bile Afrikalı kardeşlerimizin metanetini, gülen yüzlerinde çiçekler açan Afrikalı çocukların yaşama sevincini yakından görme imkanı bulduk. Afrikalı muhataplarımın söylediği şu sözün ne kadar doğru olduğunu ben de bizzat tecrübe ettim. Evet bir kez Afrika'ya giden her zaman gitmek istermiş.
Biz de ne Afrika'dan ne Afrikalı kardeşlerimizden ne de kıtanın büyüleyici atmosferinden asla kopmadık, kopamadık. Aynı şekilde kıtanın dört bir yanından dost devlet ve hükümet başkanlarını ülkemizde ağırlamanın bahtiyarlığını yaşadık. Tüm Afrika'daki büyükelçilik sayımızı 44'e çıkardık. Ankara'da 38 Afrika ülkesinin büyükelçisine ev sahipliği yapmaktan ayrıca gurur duyuyoruz. Ticaret müşavirliklerimizin sayısı yakında 31'e ulaşacak. Toplam 48 Afrika ülkesiyle iş konseyleri kurduk. Ticari ve ekonomik iş birliği anlaşmamız olan ülke sayısı 48'i buldu. Yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşması olan ülke sayısı 32'ye çıktı. Ticaretten yatırıma, kültürden eğitime, Afrika ile her alanda ilişkilerimizin günden güne geliştiğini büyük bir mutlulukla müşahade ediyoruz.
‘CAMİLERİN HASTANELERİN VE SİVİL YERLEŞİM YERLERİNİN BOMBALANMASINI ASLA KABUL ETMİYORUZ’
Rusya-Ukrayna savaşının olumsuz etkilerini yaşarken İsrail ile Filistin arasında meydana gelen hadiseler hepimizi derinden sarstı. Gerginliğin daha da artarak bölgeye yayılması ihtimalinden endişeliyiz. Camilerin, hastanelerin ve sivil yerleşim yerlerinin bombalanması gibi saldırıları kabul etmediğimizi ve asla etmeyeceğimizi açıkça söylüyorum.
Gazze'deki insani durumu kötüleştiren ablukanın bölgeyi provokasyonlara açık hassas bir duruma getirdiği malumdur. Buradan sizlerin aracılığıyla tüm dünyaya sesleniyorum, 360 kilometrekareye sıkışmış 2 milyon insanın elektriğini, suyunu, yakıtını, gıdasını kesmek en temel insan haklarının ihlalidir.’’