Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HAK-İŞ’in 50. kuruluş yıl dönümü programında “kurulan tuzakları boşa çıkardık” diyerek Türk işçisiyle omuz omuza yürümeye devam edeceklerini vurgularken, hayat pahalılığını mutlaka çözeceklerini ve tek haneli enflasyon
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da ATO Congresium’da düzenlenen HAK-İŞ Konfederasyonu 50. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’nda yaptığı konuşmada, hem Türk işçisi ve emek mücadelesine hem de hayat pahalılığı ve tek haneli enflasyon hedeflerine ilişkin dikkat çeken mesajlar verdi. Erdoğan, “Kurulan tuzakları boşa çıkardık. Türk işçisiyle el ele, omuz omuza yürüyeceğiz.” derken, ekonomi başlığında ise, “Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz. Tek haneli enflasyon hedefimize ulaşacağız.” ifadelerini kullandı.
“Hiçbir Kliğe İpotek Edilemeyecek Kadar Kutsal”
Mehmet Akif Ersoy’un “Bekayı hak tanıyan, say’i bir vazife bilir. Çalış, çalış ki beka say olursa hak edilir” mısralarını hatırlatan Erdoğan, gündelik hayatın aksamadan devam etmesinin, emekçilerin “sa’y ü gayreti” sayesinde mümkün olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin bugünlere gelmesinde en büyük payın işçiler, çalışanlar ve emekçilere ait olduğunu belirten Erdoğan, “Türkiye Yüzyılı’nda da şeref hakkı, el emeğiyle, göz nuruyla, alın teriyle helal rızkını kazanan emekçilerimizin olacaktır.” dedi.
HAK-İŞ Konfederasyonuna, ilk günden beri dirayetle sürdürdüğü emek, demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi için teşekkür eden Erdoğan, 50. yılın HAK-İŞ camiasına, sendikalara, emekçilere, çalışma hayatına ve millete hayırlı olmasını diledi. Türkiye’de kardeş kavgasının zirve yaptığı bir dönemde, HAK-İŞ’in adeta bir “kardeşlik ve barış ocağı” olarak kurulduğunu hatırlatan Erdoğan, konfederasyonun kuruluşunda emek veren herkesi rahmetle ve minnetle andı.
HAK-İŞ’in eski genel başkanı ve eski Çalışma Bakanı Necati Çelik’i de “kıymetli yol ve dava arkadaşı” olarak anan Erdoğan, iş kazalarında hayatını kaybeden işçileri rahmetle yad ettiğini vurguladı. HAK-İŞ bünyesinde örgütlü sendikal mücadeleye katılan, 81 ildeki 850 bin emekçiye selam ve muhabbetlerini gönderdiğini söyleyen Erdoğan, HAK-İŞ’in yarım asırlık hikâyesinin “şahsiyetli, haysiyetli ve sabırla yürütülen bir emek mücadelesi” olduğunu ifade etti.
“Kökü Dışarıda İdeolojik Yaklaşımları Reddediyoruz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sendikaların örgütlü emek ve hak mücadelesi için vazgeçilmez olduğunu, ancak sendikaların varlığının işçi ve emekçiyle kaim bulunduğunu vurgulayarak, “İşçi olduğu için, emekçi örgütlendiği için sendikalar vardır.” dedi. Sadece sendikaların değil, son tahlilde işverenin varlığının da işi yapacak insan unsuruna bağlı olduğuna dikkat çekerek, işçi ile işvereni birbirine hasım gören, kökü dışarıda ideolojik yaklaşımları reddettiklerini belirtti.
Geriye bakıldığında, işçi ile işvereni düşmanlaştıran anlayışların emek mücadelesine katkıdan çok zarar verdiğini söyleyen Erdoğan, çalışma barışının, taraflar arasında denge kurulması, adaletli davranılması ve üretimden-hizmetlerden yararlanan tüketicinin müşterek haklarının korunmasıyla sağlanabileceğini kaydetti. Bu noktada HAK-İŞ’i, 50 yıldır “erdemli sendikacılık” anlayışının sancaktarlığını yapan, soğuk savaş ürünü ideolojik sendikal yaklaşımlara prim vermeyen bir konfederasyon olarak tebrik etti.
“Türk Demokrasisine Kurulan Tuzakları Birlikte Boşa Çıkardık”
Konuşmasının önemli bir bölümünü, Türkiye’nin yakın siyasi tarihine ve darbe girişimlerine ayıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, HAK-İŞ’in “darbecilerle, vesayetçilerle, terör örgütleriyle, para babalarıyla değil, daima milletle yürüdüğünü” söyledi. Erdoğan, 12 Eylül, 28 Şubat, “Ordu göreve” pankartlarıyla darbe çağrılarının yapıldığı dönemler, Gezi olayları, 27 Nisan, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz dahil olmak üzere, milli iradeye yönelik tüm girişimlerin “Türk işçisiyle omuz omuza” aşıldığını vurguladı.
“Türkiye’ye ve Türk demokrasisinin kendisine karşı kurulan tuzakların hepsini Allah’a hamdolsun sizlerle birlikte boşa çıkardık.” diyen Erdoğan, HAK-İŞ’in 50 yıllık zorluklarla dolu yolculuğunun, sadece başarılı bir emek mücadelesi değil, aynı zamanda Türkiye’nin siyasi bagajlarından kurtulmasının da sembolü olduğunu ifade etti. HAK-İŞ ailesinin, köklerine, kurucu değerlere ve “emanet”e sahip çıktığını, bu uğurda bedel ödemekten kaçınmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, HAK-İŞ’in sadece Türkiye’de değil, Gazze’den Afrika’ya kadar dünyanın pek çok coğrafyasında mazlumların, masumların ve muhtaçların yanında yer aldığını belirterek, 6 Şubat depremlerinde de konfederasyonun tüm imkânlarıyla seferber olduğunu hatırlattı.
Türkiye’nin tarihinde zorla çalıştırma ve köle ticareti gibi kara sayfaların bulunmadığını söyleyen Erdoğan, “İşçinin ücretini alın teri kurumadan ödeyin” hadis-i şerifini hatırlatarak, kul hakkını gözeten bir milletin mensupları olduklarını vurguladı. Küresel kapitalist sistemlerin, emekçileri modern köleliğe mahkûm eden açmazlarının farkında olduklarını dile getiren Erdoğan, sendikaların uluslararası düzeyde modern köleliği sorgulayan ve buna kalıcı çözümler üreten çalışmalara imza atması gerektiğini söyledi. Türkiye’nin, emek-üretim ilişkisi ve ahilik geleneğinden gelen köklü tecrübesiyle bu itirazı temellendirebilecek imkânlara sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, HAK-İŞ’in de bu birikimi yeni ve yenilikçi çalışmalarla insanlığın gündemine taşıyacak kapasitede bir konfederasyon olduğunu belirtti.
“Bu Tür Faciaların Tekerrür Etmemesi İçin Daha Fazla Gayret Şart”
Çalışma hayatında iş sağlığı ve güvenliği konusuna özel bir başlık açan Cumhurbaşkanı Erdoğan, evine ekmek götürmek, çocuklarının iaşesini sağlamak ve helal rızık kazanmak için çalışanların, herkesin içini yakan facialarda can vermemesi gerektiğini vurguladı. Geçen yıl Beşiktaş Gayrettepe’de 29 kişinin, geçen hafta ise Kocaeli Dilovası’nda 7 işçinin hayatını kaybettiği iş kazalarını hatırlatarak, bu tür olayların tekerrür etmemesi için devlet kurumlarıyla birlikte işverenlere ve sendikalara önemli görevler düştüğünü söyledi.
Erdoğan, bu çerçevede hem kamunun, hem işverenlerin, hem de sendikal yapının daha fazla sorumluluk alması gerektiğini, emekçilerin can güvenliğini koruyacak adımların güçlendirilmesinin zorunlu olduğunu dile getirdi.
Kendisini “işçilikten gelen bir Cumhurbaşkanı” olarak tanımlayan Erdoğan, iktidarları döneminde daima işçilerle dayanışma içinde olduklarını ve işçilerin yanında yer aldıklarını anlattı. Göreve geldikleri ilk yıllarda konut edindirme yardımı ve zorunlu tasarruf fonunda biriken ve yıllarca ödenmeyen tutarları hak sahiplerine iade ettiklerini hatırlattı.
Sosyal güvenlik kurumlarını birleştirerek, hastaneler arasındaki ayrımı ortadan kaldırdıklarını, herkesin tüm sağlık kuruluşlarından yararlanmasının önünü açtıklarını söyledi. Kamu kurumlarında geçici iş pozisyonlarında çalışan işçilerin çalışma süresinin, aynı vize dönemi içinde 11 ay 29 güne kadar uzatılabildiğini, bu işçilerin çalıştıkları iş yerlerindeki hizmet süreleri esas alınarak boş olan sürekli işçi kadrolarına geçirildiklerini anlattı. Bu düzenlemeden özellikle orman işçileri başta olmak üzere benzer durumdaki emekçilerin yararlandığını vurguladı.
Kamuda taşeron işçilerin kadroya alınmasının da yine kendi dönemlerinde hayata geçirildiğini hatırlatan Erdoğan, darbe ürünü 2821 ve 2822 sayılı sendikal yasaların değiştirilmesinin de kendilerine nasip olduğunu söyledi. Sendika üyeliği için noter şartının kaldırılmasıyla, sendikal örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden birinin aşıldığını, sendikalı olma hakkı bulunmayan bazı meslek ve statülere de bu imkânın tanındığını belirtti.
Yıllarca gerilim konusu olan 1 Mayısın, kendi dönemlerinde resmî tatil ilan edildiğini, böylece “işçi bayramının” kardeşçe ve dayanışma içinde kutlanmasının sağlandığını söyledi. Bu adımla önemli bir istismar alanının kapandığını, artık marjinal gruplar dışında 1 Mayıs’ta meydanlarda çatışma çıkaran kimsenin kalmadığını vurguladı. Erdoğan, iktidara geldikleri günden beri sendikalarla diyalog içinde olmayı, sorunları masada çözmeyi hedeflediklerini, önümüzdeki süreçte de aynı hassasiyetle yola devam edeceklerini ifade etti.
Konuşmasında Türkiye ekonomisindeki 23 yıllık performansı da özetleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, elde edilen tarihi başarıların gerisindeki en önemli unsurun istikrar ve güven ortamı olduğunu vurguladı. “Kelebek ömürlü hükümetlerin” yerini liyakatli ve dirayetli kadroların aldığında, ülkenin kısa sürede neleri başarabildiğinin görüldüğünü söyledi.
Ekonomide son 23 senede yıllık ortalama yüzde 5,4 büyüme kaydedildiğini hatırlatan Erdoğan, 2002’de 238 milyar dolar olan milli gelirin 2024’te 1,5 trilyon dolar sınırına geldiğini, kişi başına düşen milli gelirin ise 3 bin 608 dolardan 14 bin 751 dolara yükseldiğini belirtti. 2025’in ikinci çeyreğinde kişi başına gelirin 17 bin dolara yaklaştığını ifade eden Erdoğan, Merkez Bankası rezervlerinin 27 milyar dolardan 185 milyar dolar seviyesine çıktığını, 36 milyar dolar olan ihracatın ise 270 milyar doların üzerine yükseldiğini anlattı.
Üretim ve istihdamdan asla taviz vermediklerini söyleyen Erdoğan, 29 aydır işsizliğin tek haneli oranlarda seyrettiğini vurguladı. TÜİK’in 2025’in 3. çeyrek iş gücü istatistiklerine göre, mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranının yüzde 8,5 olduğunu, aynı dönemde iş gücünün 35 milyon 568 bine, istihdamın ise 32 milyon 558 bine ulaştığını aktardı. Tüm bu başlıklarda elde edilen başarılara rağmen, deprem bölgesi için de yaklaşık 90 milyar dolar harcama yaptıklarını, geçtiğimiz cumartesi günü Adıyaman’da 350 bininci afet konutunun kurasını çektiklerini hatırlatarak, bunların yalnızca bir başlangıç olduğunu söyledi.
“Bu Yolu Sabırla Yürüyecek Güç de İrade de Bizde”
Ekonomi başlığında en dikkat çeken mesajlarından birini enflasyon ve hayat pahalılığı üzerinden veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki ay yürürlüğe giren Orta Vadeli Program (OVP) rehberliğinde, önümüzdeki üç yıl içinde çok daha önemli başarılara imza atacaklarını söyledi. “Hepimizi sıkıntıya sokan hayat pahalılığı meselesini mutlaka çözeceğiz.” diyerek, tek haneli enflasyon hedefine vurgu yaptı.
Bu hedefe ulaşmak için önlerinde katedilmesi gereken bir yol olduğunu, ancak bu yolu sabırla yürüyecek güç ve iradeye sahip olduklarını dile getiren Erdoğan, Allah’ın izniyle bu yolda yürüyerek hedefe varacaklarını ifade etti. Konuşmasının sonunda, HAK-İŞ Konfederasyonu’nun 50. yılını bir kez daha tebrik eden Erdoğan, programın Türkiye’deki tüm sendikalara, emekçilere ve millete hayırlı olmasını diledi.

