Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan BM tepkisi: Kıbrıs Türkü'ne yapılan ne hukukidir ne de insanidir
Cumhurbaşkanı Erdoğan Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunarak, iç ve dış politika hakkında konuştu. BM’e Pile Köyü üzerinden tepkisini dile getirerek yapılanların ne hukuki ne de insani olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Kabine Toplantısı sona erdi.
Toplantıda iç ve dış politikadaki gelişmeler ve ekonomi konuları ele alınırken, Türkiye Yüzyılı vizyonundan asla taviz verilmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM Barış Gücü askerlerinin Pile Köyü’ndeki Kıbrıs Türk’lerine yaptırımlarının ne hukuki ne de insani olduğunu belirterek, ‘’ Tarafsızlığa gölge düşürmüş, itibarını zedelemiştir. Uluslararası hukuka aykırı davranışlar bölgede tansiyonu yükseltmiştir. Bu müdahaleyi iyi niyetli bulmuyoruz. Beklentimiz isminin hakkını vererek adadaki tüm tarafların ihtiyaçlarına katkıda bulunmasıdır. Garantör bir devlet olarak, ara bölge başta olmak üzere Ada'daki emrivakilere ve hukuksuzluklara rıza göstermeyeceğimiz bilinmelidir. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi Rum kesiminin hak hukuk tanımaz, uzlaşmaz tavrıyla bırakmayacağız.’’ İfadelerini kullandı.
Erdoğan, ekonomik sıkıntılarla ilgili olarak vatandaşların ülkenin her köşesinden seslerini duyduğunu ‘’Ekonomide birinci önceliğimiz tüm vatandaşlarımızın refahını en üst seviyeye çıkarmaktır.’’ diyerek enflasyon üzerindeki baskının azalacağını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kabine toplantısının ardından şunları kaydetti:
‘’Türkiye'yi hayalleriyle buluşturma mücadelemizi sürdürdük. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzdan asla taviz vermiyoruz. 14. Büyükelçiler Konferansı'nı düzenledik. Güncel ve bölgesel konulara ilişkin ufuk tasavvuru yaptık. Kendilerinden neler beklediğimizi diplomatlarımıza ifade ettik. Toplamda 260 temsilcilikle dünyada en geniş diploması ağına sahip 5 ülkeden biriyiz. Girişimci, insani ve Türkiye eksenli bakış açısını diplomamızda hakim kıldık. Türkiye'nin sadece kendi sınırlarından bir ülkeden ibaret olmadığını sadece söylemde bırakmıyor, duruşumuzla ve söylemlerimizle ifade ediyoruz.
Türkiye Yüzyılı vizyonumuzdan asla taviz vermiyoruz. 14. Büyükelçiler toplantısı yaptık. Bölgesel meselelere dair bir ufuk turu yaptık. Dış politikada neler olacağını diplomatlarımıza ifade ettik. Göreve geldiğimizde 163 olan temsilcilik 260'a çıktı. Bayrağımızı gururla dalgalandırıyoruz.
‘DIŞ POLİTİKADA BÜYÜK BİR DÖNÜŞÜM GERÇEKLEŞTİRDİK’
Dış politikada büyük bir dönüşüm gerçekleştirdik. Türkiye eksenli dış politika bakış açısını hakim kıldık. 3 kıtanın merkezinde yer alan ülkemizin tüm potansiyelini kullanabilmesini sağladık. Türkiye'nin çok daha kapsamlı bir güce sahip olduğunu ispat ediyoruz.
Avrupa ile ilişkilerimiz gelişiyor. Dünkü Macaristan ziyaretimiz bunun örneğidir. Yakın iş birliği içindeyiz. 3,5 milyar dolar seviyesindeki ikili ticareti 6 milyara çıkarmayı hedefliyoruz.
‘BM BARIŞ GÜCÜ ASKERLERİNİN KKTC TOPRAKLARINA FİZİKİ MÜDAHALESİ ASLA KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİLDİR’
Sömürgecilik lekesi olmayan bir ülkeyiz. Ülkemizin ve kardeşlerimizin hakkının yenilmesine seyirci kalmıyoruz. BM Barış Gücü askerlerinin KKTC topraklarına fiziki müdahalesi asla kabul edilebilir bir durum değildir. Pile köyündeki Kıbrıs Türkü'ne yapılan ne hukukidir ne de insanidir. Tarafsızlığa gölge düşürmüş, itibarını zedelemiştir. Uluslararası hukuka aykırı davranışlar bölgede tansiyonu yükseltmiştir. Bu müdahaleyi iyi niyetli bulmuyoruz. Beklentimiz isminin hakkını vererek adadaki tüm tarafların ihtiyaçlarına katkıda bulunmasıdır. Garantör bir devlet olarak, ara bölge başta olmak üzere Ada'daki emrivakilere ve hukuksuzluklara rıza göstermeyeceğimiz bilinmelidir. Kıbrıs Türkü kardeşlerimizi Rum kesiminin hak hukuk tanımaz, uzlaşmaz tavrıyla bırakmayacağız.
Türk Devletleri Teşkilatı KKTC'ye geçen sene anayasal ismiyle kucak açtı. KKTC'de temsilcilikler açmaya hazırlanan ülkeler var. AB'nin bu gelişmelerle ilgili yaptığı açıklama çok talihsiz.
‘İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELE ÇERÇEVESİNDE ATILAN ULUSLARARASI ADIMLARIN HEPSİNDE YER ALDIK’
Rusya Ukrayna savaşının bitmesi, krizden en az zararla çıkılması için samimi gayret gösteren neredeyse tek devlet Türkiye'dir. Somut adımlarla bu yaklaşımı ispatladığımızı düşünüyorum. Biz daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz.
Türkiye Ağustos ayını yüksek hava sıcaklıklarıyla geçiriyor. 50 derecelere ulaşan sıcaklık meselenin ciddiyetini ortaya koyuyor. İklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde atılan uluslararası adımların hepsinde yer aldık. Yükümlülüklerimizi harfiyen yerine getirdik. Net 0 emisyon ve yeşil kalkınma hedeflerinde en önemli katkıyı veren ülkeler arasındayız.
‘’BARAJ VE GÖLETLERİMİZİN DEPOLAMA HACMİNİ 183 MİLYAR METREKÜPE YÜKSELTTİK’’
Daha yeşil ve temiz Türkiye için çalışıyoruz. Yenilenebilir kurulu güç bakımından Avrupa'da 5, dünyada onuncuyuz. Ortalama sıcaklıkların yükseleceğine, orman yangını risklerin artacağına, dengesiz yağışlar sebebiyle taşkınların çoğalacağına gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalmamız işaret edilmektedir.
G20 zirvesinde muhataplarıyla bu hususları konuşacağız, görevimizi yapacağız. Dünya ortalamalarında ciddi su sıkıntısı çeken bir ülke olarak elimizdeki su kaynaklarını tasarruflu kullanmak mecburiyetindeyiz. Yaptığımız barajlarla ülkemizin su kaynaklarını en verimli şekilde değerlendirme imkanına kavuştuk.
Baraj ve göletlerimizin depolama hacmini 183 milyar metreküpe yükselttik. Tüm bunları çevreci maskesiyle ülkemizin kazanımlarına saldıranlara rağmen kazandık. Bu kampanyanın gerisindeki sinsileri daha iyi anlıyoruz. Ancak daha fazlasını yapmamız gereken bir döneme girdiğimiz açıktır. Kuraklıkla mücadelede eylem planımızı yeniden oluşturduk.
Tarımsal üretimi çeşitlendirmeye çalışırken, su tüketiminde verimi üst seviyeye çıkartacak tedbirler alıyoruz. Damla ve basınçlı su sulama sistemleriyle, dikey ve topraksız tarım yöntemlerini kullanıyoruz.
‘REZERVLERDEKİ İYİLEŞME ALINAN TEDBİRLERİN SONUÇ VERDİĞİNİ GÖSTERİYOR’
Bireysel ve sanayide kullanılan su miktarını azaltmamız şarttır. Tüm insanlığı su tüketiminde tasarruflu davranmaya davet ediyorum.
Seçimler öncesinde de ekonomimizle ilgili aynı senaryolar kurulmuştur. Milyarlarca doları sektörden çekmek gibi sayısız oyun oynanmıştır. Ortaya çıkan ekonomik yük pek çok dengeyi sarsmıştır. Bugün Türkiye'nin ekonomide tabii ki sorunları var ama bu sorunları aşmak için programımız mevcuttur.
Türkiye ekonomisine faiz ve kur penceresinden bakan mandacı dayatmanın kodları çözülmüştür. Bu dayatma yatırım ve istihdamla kurulu bir yaklaşımla çözülecektir. Rezervlerdeki iyileşme alınan tedbirlerin sonuç verdiğini gösteriyor. Son dönemde ekonomik göstergelerde olumlu yönde yaşanan değişikliklerin kalıcı olduğundan kimse şüphe etmesin.
Otomotiv sektöründeki fırsatçılara 211 milyon lira idari para cezası uygulandı. Otomobil balonu sönmeye başladı. Etkilerini yakında göreceğiz. Milletimizin malına kast eden aç gözlülere müsade etmeyeceğiz.
‘’ÖNCELİĞİMİZ VATANDAŞLARIMIZIN REFAHINI EN ÜST SEVİYEYE ÇIKARMAKTIR"
Hayat pahalılığıyla mücadelemizi çift kulvarlı şekilde yürüteceğiz. Bugünkü toplantıda bu konudaki adımları değerlendirdik. Deprem yaralarını sarmak için artırdığımız vergiler, enflasyon üzerindeki baskı zamanla azalacaktır. İlave önlemleri aşama aşama devreye alacağız. Ekonomide birinci önceliğimiz tüm vatandaşlarımızın refahını en üst seviyeye çıkarmaktır.