COP28: zorluklar ve umutlar
Bugünlerde dünyanın tanık olduğu eşi görülmemiş sıcaklık artışı, belki de 30 Kasım - 12 Aralık 2023 tarihleri arasında BAE'de yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28) önemine dikkat çekiyor.
"COP28"in, gezegeni, gezegende yaşayanları ve geleceğini tehdit eden iklim tehditleri ve bir de küresel ısınma olayı ile mücadele etmek için dünya ülkelerinin çabalarını birleştirmede büyük rol oynayacağı umulmaktadır.
Çin, ABD, Hindistan, Rusya, Almanya, Japonya, Suudi Arabistan, İran, Güney Kore ve Kanada, sera gazı emisyonlarının %60'ından fazlasına neden bulunuyor. Dolayısıyla bu ülkeler, diğerlerinden daha fazla bu büyük tehdide çözümler bulmada sorumluluk taşırlar. Bu ülkeler, ekonomik ve teknolojik olanakları nedeniyle bu emisyonları azaltmaya ve buna bağlı riskleri önlemeye katkıda bulunabilirler.
COP28, karmaşık uluslararası koşullar altında düzenleniyor ve büyük zorluklarla karşı karşıya; en önemlisi, uluslararası toplumu Paris Anlaşması'nda kabul edilen eylemleri uygulamaya zorlama çabalarıdır. Paris Anlaşması, 12 Aralık 2015'te Paris'teki COP21'de 195 ülke tarafından kabul edilen ve sera gazı emisyonlarını azaltmayı, iklim değişikliği etkilerine uyum sağlamayı, gelişmekte olan ülkelere mali destek sağlamayı ve iklim değişikliği farkındalığını artırmayı içeren önemli hükümler içermektedir.
İklim değişikliği, dünya çapında insanların yaşamları ve ekosistemleri üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip. COP28'in gelişmekte olan ülkelere mali yardım yoluyla iklim değişikliğinin neden olduğu kayıp ve zararları ele almanın yollarını bulması gerekecek.
İklim değişikliği ile mücadele büyük yatırımlar gerektirecektir. Bu nedenle, COP28'in iklim değişikliği ile mücadele programlarını uygulamak için gerekli yatırımların nasıl artırılacağı ve sağlanacağı konusunda net bir vizyon sağlaması gerekecektir.
Son yıllarda iklimle ilgili müzakereler ve tartışmalar güven eksikliği ile dolu olmuştur. bu nedenle COP28'in ülkeler arasında güveni yeniden inşa etmenin yollarını bulması ve tüm tarafların bu önemli riski ele almak için birlikte çalışmaya kararlı olduğundan emin olması gerekecek.
Bu zorlukların yanı sıra, COP28, fosil yakıtlardan kademeli olarak vazgeçme, yenilenebilir enerjiyi teşvik etme, ormanları koruma ve yeşil alanları artırma gibi diğer birçok konuyu ele almaya ihtiyaç duyacaktır. Ayrıca iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama konusunda da önemli adımlar atılmalıdır.
Bu bağlamda, Arap ülkelerinin iklim değişiklikleriyle mücadelede yaptığı yoğun çaba belirtilmelidir. Yenilenebilir enerji sektöründe önemli bir yatırımcı olan BAE, 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını %40 oranında azaltmaya yönelik iddialı planlarını açıkladı.
BAE aynı zamanda 2050 yılına kadar elektriğin %50'sini temiz kaynaklardan elde etmeyi amaçlamaktadır. Ülke, bu alanda büyük ilerleme kaydetmiş olup, şu anda güneş ve rüzgar enerjisi elektrik üretiminin büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Ayrıca Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum Güneş Enerjisi Kompleksi dünyanın en büyük güneş enerjisi projeleri arasında dördüncü sırada yer almaktadır.
2021'de BAE, ülkeyi temiz bir enerji kaynağı olarak hidrojen üretimi ve kullanımında dünya lideri yapmayı amaçlayan Hidrojen Liderliği Yol Haritasını başlattı.
Birleşik Arap Emirlikleri aynı zamanda Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) kurucu üyelerinden biridir. İklim değişikliği ile ilgili uluslararası anlaşmaların geliştirilmesinde önde gelen bir rol oynamaktadır.
Mısır da iklim değişikliğiyle mücadelede başarılı adımlar atmıştır; son 20 yılda rüzgar enerjisi üretimini ikiye katlamış. Mısır, Asvan’da Benban santrali olan kurulu kapasite açısından dünyanın en büyük beşinci güneş enerjisi projesine sahip.
Mısır, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını %20 azaltma taahhüdünde bulunmuştur. Ayrıca deniz seviyesi yükselmesinden sahil bölgelerini korumak için deniz duvarları ve diğer altyapılar inşa etmektedir.
Suudi Arabistan ise 2030 yılına kadar karbon emisyonlarını 278 milyon ton azaltma ve elektrik karışımında yenilenebilir enerji payını %50'ye çıkarma taahhüdünde bulunmuştur. Ayrıca 2030 yılına kadar 10 milyar ağaç dikme ve su tüketimini %25 azaltma hedefleri bulunmaktadır.
Büyük umutlar ve beklenen önemli sonuçlar arasında, dünyanın gözleri 30 Kasım'da BAE'ye çevrilecek. İnsanlığın maruz kaldığı ciddi iklim tehditleriyle mücadele için kapsamlı ve iddialı bir vizyon ve plan sunma konusunda BAE'nin başarısına dünyanın tüm ülkelerinden büyük bir güven var.