Bonn İklim Merkezi Kurucusu: COP28, emisyon azaltımı hedefine giden yolda önemli bir dönüm noktası
Bonn İklim Projesi Kurucusu Heinz Sturm, Al-Ain News’e verdiği özel röportajda, hidrojen stratejileri konusunda uluslararası iklim politikalarını güçlendirecek önemli önerilerde bulundu.
İklim değişikliğiyle ilgili uluslararası projelere katılan Heinz Sturm, “iklimin korunmasına yönelik hidrojen kullanımını teşvik eden kapsamlı bir yaklaşım geliştirmek üzere Bonn'daki İklim Projesi, BM İklim Sekreterliği ve diğer uluslararası kuruluşlar arasında bir işbirliği kurulmalı” dedi.
Yıllardır uluslararası iklim koruma konularında aktif olarak çalışan Heinz Sturm, şu anda Bonn'daki İklim Teknolojisi Merkezi'nden Birleşmiş Milletler İklim Sekreterliği'ne ve bazı Afrika ve Arap hükümetlerine danışman olarak çalışıyor.
İklim değişikliğiyle mücadelede bütüncül bir yaklaşımın uygulanması gerektiğini savunan Heinz Sturm, "İklimi korumak ve temiz enerji temini için hidrojenin başarısını belirleyen bireysel teknoloji veya bireysel motivasyon değil, hidrojen ekonomisinin başarısı ancak toplu çalışma, düşünce ve eylemlerle olabilir" açıklamasında bulundu.
Doğrudan kullanım teknolojisi altyapısına sahip uluslararası yenilikçi iklim projesi kurucusu Heinz Sturm, başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Arap ülkelerinin ekonomik ve entelektüel olanakları nedeniyle, iklimle ilgili projelerin geliştirilmesinin yanı sıra, enerji geçişi konusunda yenilikçiliği ve girişimciliği teşvik ettiğine inanıyor.
BAE’nin enerji denklemi ve iklim değişikliği konusunda hızlı bir değişime elverişli bir ortam yaratabileceğini düşünen Sturm, temiz enerjiye geçişte Arap bölgesinin seçkin jeopolitik konumuna dikkat çekti.
Sturm, Arap bölgesinin yeşil hidrojen konusunda enerji krizinin çözümüne ilişkin başta Almanya olmak üzere Avrupa Birliğiyle ortak bir rol oynayabileceğini dile getirdi.
Sturm, “önümüzdeki Kasım ayında Birleşik Arap Emirlikleri'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek olan Uluslararası İklim Zirvesi, küresel ısınmaya neden olan emisyonların azaltılmasına yönelik uluslararası taahhütlerde bir dönüm noktası olacak” değerlendirmesinde bulundu.
Heinz Sturm, Al-Ain News’e verdiği özel röportajda, iklim kriziyle mücadelede başta BAE olmak üzere Arap bölgesinin rolüne dair soruları cevapladı.
BAE’de düzenlenecek Cop28 İklim Zirvesi, önceki zirvelerden farklı olacak mı? iklim değişikliği kriziyle mücadele etmek için daha güçlü taahhütler sunabilecek mi?
İklimin korunması, hidrojen ve sera gazlarının azaltılmasına yönelik bölge ülkelerinden gelen tüm girişim ve çabalar neredeyse BAE ve Suudi Arabistan liderliğiyle yürütülmektedir. Bu nedenle, COP28’in belki de şu anda en önemli zirve olacağına inanıyorum. İklim değişikliğiyle mücadeleyi ileriye taşıyacak işlere imza atacağını da düşünüyorum. Hiç şüphe yok ki Arap coğrafyasında bu aşamanın önemine dair bir farkındalık var. Araplar ayrıca yeni fikirlerle çalışmaya istekli olup bu sektördeki yenilikleri ve girişimciliği takdir ediyor. İklim değişikliğiyle ilgili birçok uygulamada bulundukları için pek çok ülkeden farklılar. Bu kadar çok şey başarabilecek biri varsa, o da Dubai'deki COP28'dir. Arap bölgesi, şu anda emisyonları azaltma taahhütlerinde ve gelecekteki tüm faaliyetlerde küresel hedeflerin formülasyonu ve uygulanmasına etkin bir şekilde katılmak için çok önemli. BAE ve Suudi Arabistan'ın H2 için küresel bir sıcak nokta haline geldiğini de unutmayalım. Dünyada hiç kimse daha temiz yakıt arayışındaki bu artan çabaya ayak uyduramaz veya bunu reddedemez.
Arap ülkeleri ve Kuzey Afrika'nın yenilenebilir enerji kaynaklarını verimli kullanma konusundaki vizyonunuz nedir?
Burada özellikle bu ülkelere teknolojiye açılmalarını ve "Herkes İçin Uygun Fiyatlı ve Temiz Enerji" başlıklı bir girişim başlatmalarını öneriyorum. O zaman mükemmel bir şekilde bu sektördeki çalışmalarını sürdürecek. Daha sonra Almanya ve Avrupa Birliği'ne hidrojen ihraç etmeye devam edebilir. Zira Arap bölgesinde güneş enerjisinin yanı sıra yeşil hidrojen üretme imkanları da var. Doğal gazdan mavi hidrojen üretimi de dikkate alınmalı. Yakın gelecekte kesinlikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika halkı için temiz ve uygun fiyatlı enerji üretimini görebiliriz.
Arap bölgesi enerji geçişini sağlamak için temiz hidrojene nasıl yatırım yapabilir?
Uluslararası toplumun petrol yerine hidrojene geçiş sağlanmasına ihtiyacı var. Kuzey Afrika ülkelerinin ise, biyokütle atığının termokimyasal reaksiyonuyla yeşil hidrojen üretmek gibi ekonomilerinin büyümesine yardımcı olacak başka fırsatları var.
Arap şirketleri, hükümetleri ve bilim kurumları enerji geçişinde Batı teknolojisinden nasıl yararlanabilir?
Başta Bonn İklim Projesi olmak üzere Almanya ile işbirliği kurarak ortak çalışabilirler. Dünya çapında eksiksiz hidrojen ekonomileri inşa etmek için teknik çözümler geliştirmeye çalışıyoruz. Almanya başta olmak üzere Körfez ülkeleri, Arap bölgesi ve Kuzey Afrika’da hidrojenle iklimi korumayı küresel bir iklim politikasına tek çözüm olarak görüyoruz.