Erkan: Çin’le yapılan anlaşma, en önemli enerji hamlesi / Al Ain Türkçe Özel
Türkiye ile Çin arasında geçen ay kritik bir enerji anlaşması imzalandı. Enerji Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan, bu anlaşmayı Türkiye tarihinin en önemli enerji hamlesi olarak niteliyor. Erkan anlaşmayı Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Enerji konusunda diplomasisini sürdüren Türkiye art arda anlaşmalara imza atıyor. Önce ABD ile bir anlaşma yapılmıştı. Sonrasında Çin’le geçen ay sonunda kritik bir anlaşmaya imza atıldı. Son olarak dün de Özbekistan’la yeni bir anlaşma gerçekleşti. Al Ain Türkçe’ye özel açıklamalar yapan Enerji Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan, Çin’le yapılan anlaşmayı Türkiye tarihinin en önemli enerji hamlesi olarak niteledi. Erkan anlaşmanın içeriğini aktardı, neden böyle bir niteleme yaptığını detaylarla anlattı. Erkan’ın Al Ain Türkçe’nin sorularına verdiği cevaplar şöyle;
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar mayıs ayında Çin’i ziyaret etti. ABD ile yapılan enerji anlaşmasının ardından Çin’le de enerji dönüşümü konusunda önemli bir anlaşma imzalandı. Çin ile Türkiye arasındaki enerji anlaşması neleri kapsıyor? Anlaşmanın stratejik önemi nedir?
“Türkiye özellikle 2019 yılından bu yana enerji alanında çok önemli bir gelişim göstermekte ve her geçen gün bu gelişimini bir üst seviyeye taşımaktadır. Bu süreçte küresel ölçekte bir krize neden olan Ukrayna-Rusya arasında devam eden çatışmaların Türkiye açısından ele alındığında fırsatlarla dolu yeni bir geçişe neden olduğunu söyleyebiliriz. Zira Türkiye’nin bu denli önemli bir gelişim göstermesinde Ankara’nın söz konusu Kiev-Moskova krizinin sınır aşan bir sorun haline geleceğini ve özellikle enerji güvenliği konusunda önemli sorunlara neden olacağının bilincinde hareket etmiş olması son derece etkili olmuştur. Öyle ki bu süreçte Ankara’nın atmış olduğu adımlar Türkiye’nin küresel enerji denkleminde önemli aktörlerden birisi haline dönüşme sürecinin başlamasına neden olmuştur. Nitekim Sayın Bayraktar’ın göreve geldiği ilk andan itibaren Türkiye’nin artık enerji diplomasisi aşamasına geçtiğini vurgulamasını bu kapsamda ele almak mümkündür. Buna karşın Türkiye’nin enerji diplomasisi aşamasına geçmesini sıradan bir gelişme olarak ele almamak gerekmektedir. Zira yaşanan bu gelişmeyi Türkiye açısından son derece önemli bir kritik dönüm noktası olarak görmek gerekmektedir.
Türkiye’nin enerji diplomasisi aşamasına geçmesine zemin hazırlayan gelişim süreci hız kesmeden devam etmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin enerji alanındaki konumunun her geçen gün daha da güçlendiğini ifade etmek mümkündür. Zira son günlerde Türkiye’nin enerji diplomasisi kapsamındaki temasları ve elde ettiği kazanımlar bu gücün daha da artacağına işaret etmektedir. Bu noktada Türkiye’nin enerji diplomasisi kapsamındaki temasları ve elde ettiği kazanımları iki temel nedene dayandırmak mümkündür. Bunlardan ilki temasların proaktif bir yaklaşım doğrultusunda yapılmasıyken bir diğeri çeşitlilik unsuruna hassasiyetle önem verilmesidir. Zira özellikle ABD ve Çin ile gerçekleştirilen temaslar tamamen bunların bir sonucudur. Ancak Türkiye açısından Çin ile yürütülen enerji diplomasisi faaliyetlerinin taşımış olduğu önem diğerlerine nazaran çok daha önemlidir.
“CUMHURİYET TARİHİNİN EN ÖNEMLİ ENERJİ HAMLESİ”
Hatta Ankara-Pekin arasındaki temasların Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılmış olan en kritik hamlelerden birisi olarak tarihte yer alacağını iddia etmek mümkündür. Zira Çin özellikle dünya genelinde yaşanan enerji dönüşüm süreci açısından son derece önemli bir aktördür. Öyle ki eldeki veriler yeni enerji düzeninin süper gücü ya da hegemonunun Çin olacağına işaret etmektedir. Taraflar arasında yürütülen temaslar sonucunda imzalanan “Enerji Dönüşümü Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptı” Türkiye’nin Çin’in gelecekteki potansiyel konumunun farkındalığında hareket ettiğini göstermektedir. Çünkü atılan imzalarla birlikte yeni enerji düzeninin en hayati bileşenlerini oluşturan ve yenilenebilir enerji sistemlerinin işleyişinin en temel hammaddeleri olarak ifade edilen kritik mineraller ve nadir toprak elementleri konusunda işbirliği yapılmasında taraflar anlaşmaya varmışlardır. Buna karşın konuyla ilgisi olmayan bir kesim için taraflar arasındaki bu anlaşma sıradan bir gelişme gibi görünebilir. Ancak bu yönde bir yaklaşım son derece yanlıştır. Zira Ankara-Pekin arasında atılan imzaları sıradan bir enerji anlaşması olarak görmemek gerekmektedir. Öyle ki söz konusu anlaşma son günlerde başta “Batılı” ülkeler olmak üzere neredeyse tüm dünyanın Çin’i yeni enerji düzeninin enerji güvenliği tehdidi olarak nitelendirdiği ve hatta karşı blokların oluşmaya başladığı bir zamanda atılmıştır. Karşıt oluşumların oluşmaya başlamasının başlıca nedeni ise şüphesiz Çin’in nadir toprak elementleri ve kritik mineraller açısından dünyanın tekeli konumunda olmasıdır. Zira söz konusu ülkeler Çin’in bu konumunu enerji güvenliği açısından ciddi bir potansiyel tehdit olarak görmektedirler. Dolayısıyla Türkiye-Çin arasında imzalanan mutabakat zaptının önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır.
Tüm bunlar ışığında taraflar arasında atılan imzalarla birlikte Türkiye’nin en azından önemli bir süre daha dünyanın büyük bir bölümünün taşımış olduğu enerji güvenliği risklerini bertaraf ettiğini söyleyebiliriz.
TÜRKİYE İLE ÇİN ARASINDA NÜKLEER ENERJİ İŞBİRLİĞİ
Fakat söz konusu anlaşmanın önemi şüphesiz bununla sınırlı değildir. Öyle ki Pekin-Ankara arasındaki anlaşmanın bir takım hükümleri Türkiye’nin yürütmekte olduğu enerji stratejisinin proaktifliğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Öyle ki tarafların söz konusu anlaşma kapsamında nükleer enerji alanında da işbirliği için mutabakata varmaları, Türkiye’nin enerji stratejinin sadece orta ve uzun vadeyi kapsamadığını, bugün ve yakın gelecek için de kritik adımlar atıldığına işaret etmektedir. Zira nükleer enerji özellikle enerji dönüşüm sürecinin en hayati geçiş enerji kaynaklarının başında yer almaktadır. Bu bağlamda tarafların nükleer enerji alanındaki işbirliği kararının Türkiye açısından son derece önemli bir kazanım olduğunu söyleyebiliriz. Zira nükleer enerjinin gelecek olarak görülmeye başladığı bir dönemde Türkiye-Çin yeni nükleer reaktörlerin inşası başta olmak üzere çeşitli konularda işbirliği kararı almışlardır. Bu son derece önemli gelişme olmakla birlikte yine de kesin konuşmak için sürecin gidişatını biraz daha gözlemlemek gerekmektedir. Buna karşın bu anlaşmanın bende uyandırdığı hissiyat, “Acaba bilim dünyasının acı kaybı sayın Prof. Dr. Engin Arık hocanın hayali gerçek mi oluyor” heyecanıdır.
Türkiye dün de Özbekistan’la bir enerji anlaşması imzaladı. Türk Devletleri Teşkilatı ile de enerji konusunda iş birlikleri artıyor. Türkiye, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi ülkelerden enerji konusunda hangi faydaları sağlayabilir? Bu konuda potansiyel nedir?
“Türkiye’nin yürütmekte olduğu enerji diplomasisinin birçok önemli niteliğe sahip olduğu tartışmasızdır. Bunlardan en önemlisi proaktif yaklaşım doğrultusunda hareket edilmesiyken bir diğeri tamamen benimsenen bu yaklaşımın yansıması olan çok yönlülüktür. Türkiye’nin enerji diplomasisinin bu niteliğinin altında yatan temel motivasyon ise şüphesiz enerji güvenliği politikalarının en hayati bileşenlerinden birisi olan çeşitlendirme stratejisinin farkındalığıdır. Bu bağlamda Türkiye’nin çok yönlü enerji diplomasi anlayışını bir çok açıdan çeşitlendirme stratejisiyle ilişkilendirmek mümkündür. Buna karşın söz konusu çok yönlülük şüphesiz Türkiye’nin özellikle son dönemde enerji denkleminin çeşitli aktörlerle temaslarıyla sınırlı değildir. Öyle ki Türkiye bu temaslarını enerji kaynakları, tedarikçi ve güzergah gibi konularda da çeşitlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda Özbekistan’la varılan anlaşma Türkiye’nin enerji diplomasisinin çok yönlülüğünün bir ürünü olarak karşımıza çıkmaktadır.
“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM ÖNEMLİ GELİŞMELERE GEBE”
Bilindiği üzere Türkiye ve Özbekistan enerji dönüşümüne ilişkin bir işbirliği protokolü imzalamıştır. Protokol iki açıdan önem taşımaktadır. Bunlardan ilki Türkiye’nin Türk Devletleri Teşkilatı ile yakın temaslarını devam ettireceğini ve bu konuya vermiş olduğunu göstermesiyken bir diğeri enerji alanında farklı ülkelerle ikili ilişkilerin geliştiriliyor olmasıdır. Türkiye’nin farklı ülkelerle geliştirdiği ikili ilişkiler açısından söz konusu anlaşma kapsamında yürütülecek ortak projeler son derece önemlidir. Zira Protokol kapsamında; yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, elektrik, enerji piyasaları, elektrik iletim hatları, enerji depolama, dijitalizasyon ve hidrojen teknolojileri alanlarında ortak projeler belirlenecek ve geliştirilecektir. Bu doğrultuda Türkiye bugünün ve geleceğin enerji düzenine uyum sağlamak adına son derece önemli bir adım daha attığı görülmektedir. Buna karşın Türkiye ve Özbekistan arasında imzalanan anlaşmanın en önemli maddelerinden birisi şüphesiz yine yenilenebilir enerji kapsamındadır. Zira Çin kadar olmasa da Özbekistan da yenilenebilir enerji düzeninin hayati hammaddeleri başta olmak üzere uranyum açısından dünyanın ilk 10 ülkesinden birisidir. Tüm bunlar ışığında Türkiye ve Özbekistan arasında atılan imzaların gelecek dönemde önemli gelişmelere sahne olabileceğini söyleyebiliriz.”