Biden'ın Çekilmesinin piyasalara etkisi! Dolar düşer mi
ABD Başkanı Joe Biden'ın başkanlık yarışından çekilme kararı, Kasım ayında yapılacak seçimler öncesinde ekonomik arenada yeni senaryoların kapısını araladı. Peki Dolar düşer mi, yükselir mi?
Kasım ayında gerçekleştirilecek olan ABD başkanlık seçimleri, Joe Biden'ın ani kararıyla bambaşka bir boyut kazandı. Uzun süredir Demokrat Parti'nin güçlü adayı olarak görülen ve son zamanlarda sağlık sorunlarıyla gündeme gelen Biden'ın yarıştan çekilmesi, siyasi dengeleri ve piyasalardaki istikrarı sarsabilir.
Biden'ın çekilme kararı, özellikle finans piyasaları üzerinde derin etkiler yaratıyor. Yatırımcılar, bu yeni durumu değerlendirirken, olası bir belirsizlik döneminin başlangıcı olarak görebilir. Piyasalar genellikle siyasi belirsizlikten hoşlanmaz ve bu tür bir gelişme, özellikle hisse senetleri ve tahviller üzerinde volatiliteyi artırabilir.
Joe Biden'ın adaylıktan çekilmesi, eski Başkan Donald Trump'ın seçim şansını önemli ölçüde artırabilir. Trump, Biden karşısında zorlu bir rekabet içerisindeyken, şimdi Demokrat Parti'nin yeni adayını bekleyiş içinde. Bu durum, özellikle Trump'ın tabanında güçlenme ve seçim yarışında önemli bir avantaj olarak görülebilir.
Biden'ın Çekilme Kararından Sonra Dolar Düşer mi Yükselir mi?
Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan siyasi gelişmeler ve başkanlık seçimlerinin yaklaşması, global piyasalar üzerinde belirgin bir etki yaratmaya başladı. Özellikle güvenli liman olarak kabul edilen altın, bu belirsiz dönemlerde yatırımcıların gözdesi haline gelmeye devam ediyor. Bloomberg HT'nin aktardığına göre, altın bu dönemde değer kazanma potansiyeline sahip.
Demokrat Parti'nin başkanlık geçiş sürecinin sorunsuz bir şekilde tamamlanabileceği umudu, piyasalarda bir nebze olsun rahatlama yaratırken, analistler bu durumun altın fiyatları üzerinde stabil bir etki yaratabileceğini öngörüyor. Ancak, Donald Trump'ın tekrar seçilme ihtimalinin artması, ticaret savaşları ve yüksek enflasyon gibi ekonomik riskleri de beraberinde getiriyor.
Trump'ın olası ikinci dönemi, özellikle Çin ile olan ticari ilişkilerde tansiyonun yükselmesine neden olabilir. 2018 yılında Çin'den ithal edilen 200 milyar dolarlık ürünlere yüksek tarifeler uygulayan Trump, aynı politikayı tekrarlamayı ve bu kez Avrupa Birliği ürünlerine de benzer muamele yapmayı planlıyor. Bu durum, AB ve diğer ticaret partnerleri ile olan ilişkilerde daha fazla gerilim yaratma potansiyeline sahip.
Trump'ın yeniden seçilmesi durumunda, Avrupa ile olan ticari gerilimlerin artması bekleniyor. Özellikle alüminyum ve çelik ürünlerine uygulanacak tarifeler ve Dijital Hizmet Vergisi, Avrupa ile ABD arasındaki ticari anlaşmazlıkları daha da alevlendirebilir. Trump'ın, Avrupa'nın ABD ürünlerine yeterince yer vermediğini ve büyük bir ticaret açığı olduğunu iddia etmesi, bu gerilimleri daha da artırabilir.