Örsan: “Batı’nın talebi ile olmasa da Afrika’da savaş riski büyüyor” Al Ain Türkçe Özel
Nijer’de yaşanan süreci Al Ain Türkçe’ye değerlendiren Örsan, “Sömürgeciliğe öfke giderek büyüyor. Batılı ülkelerin talebi olmadan da mevcut egemenler, bu kalkışmalara karşı harekete geçebilir” dedi.
Nijer’de askeri cuntanın yönetimi devirmesinin ardından yaşanan gelişmeler hem Afrika’da hem de Batı dünyasında geniş yankı buldu.
Fransa’nın Afrika’daki son sömürgesi olarak anılan Nijer’in Paris ile askeri anlaşmalar sonlandırılması, Rusya’nın bölgede yükselen etkisi, geçmişi Fransız sömürgeciliğine dayanan kimi ülkelerin yeni yönetime destek vermesi ve son olarak devrik lider Muhammed Barzum’un Batı’yı ülkeye müdahaleye davet etmesi ve bir dizi bölge ülkesinin buna iştirak edeceğine ilişkin beklentiler, bölgede gerilimi daha da tırmandırdı.
Barzum’un kimilerinin gerçekçi, kimilerinin ise Batı’yı davet etmek için öne sürdüğü Wagner’e ilişkin ifadeler de başka bir tartışmayı alevlendirdi. Moskova ile yaşadığını sorunların ardından lağvedilen Wagner’e bağlı güçlerin hala bölgede konuşlu olup olmadığı veya Nijer’de yaşanan süreç ile bağı da tartışılıyor. Bu başlıkta Batı’dan şimdiye dek net bir çıkış gelmezken, İtalya Dışişleri Bakanı, Nijer’de yaşananlarla Rusya’nın bağının bulunduğuna ilişkin bir veriye ulaşamadıklarını, Nijer halkının Rusya’ya ilişkin sempatisinin başka sebeplerle birlikte Fransa’nın sömürgeci yaklaşımına karşı bir duruş anlamı taşıdığını belitti.
Devlik Cumhurbaşkanı Barzum’un müdahale etmeye davet ettiği ABD’den buna yanıt gelir mi? Nijerya da dahil kimi ülkelerin müdahaleye hazırlandığına ilişkin bilgiler gerçeği ne kadar yansıtıyor? Nijerya’nın da dahil olduğu bir dizi ülkenin müdahalesini, kendilerine yönelik bir saldırı sayacaklarını açıklayan Mali, Çad, Burkina Faso gibi eski Fransız sömürgesi ülkelerin sürece dahil olması Afrika için yeni ve kanlı bir süreç anlamı mı taşıyor?
Süreci ve olası gelişmeleri ilişkin bölgeyi de yakından takip eden dış politika uzmanı Engin Örsan Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Örsan, “Özellikle Batı Afrika ülkelerinden son yıllarda yeni sömürgeciliğe karşı güçlü bir akım var. Bu akım hem siyaset alanında, hem de toplumsal alanda etkili” diyerek, Nijer’de yaşananların bir süredir devam eden ve güçlenen gelişmelerin bir iz düşümü olduğunu ifade etti.
“Mali, Burkina Fosu, Çad gibi ülkeler Fransa ile sömürge bağını teorik olarak kaybetse de, pratikte, bir dizi anlaşma ile süreç aksamadan devam ediyordu.” diyerek kıtada sömürgeciliğin doğurduğu öfkeyi aktaran Örsan, Rusya’nın da bunda önemli bir rolü olduğunu vurguladı.
“RUSYA, AFRİKAYA DA DÖNDÜ”
Örsan, Rusya’yı hedef alan ifadeleri de, “Moskova, Sovyetler Birliği döneminde sömürgeciliğe karşı Afrika katasına umut ve güç veren bir ülke pozisyonundaydı. Bu, Afrika’da her zaman bir yer edindi. Ancak, Sovyetler Birliği’nin çözülmesinin ardında neredeyse 20 sene boyunca Rusya’nın bölgede hemen hiç etkisi olmadı. 2010’lu yıllarla birlikte dünya politikasında yeniden Rusya’nın etkileri giderek güçlenen bir biçimde görülmeye başladı. Afrika’da da bu etkiler, biraz daha geç bir dönemde de olsa etki uyandırdı” ifadelerini kullandı.
“BATI’YA ÖFKE DİNMEDİ”
Rusya’nın doğrudan bu ülkeler etkileyecek gücünün olmadığına işaret eden Örsan, “Bu etki biraz Sovyet döneminden kalan, sömürgecilikle mücadeleye güç veren bir etki, ama daha çok Suriye ve Ukrayna savaşları ile Batı’nın etkisini kıran bir güç olmakla ilişkili” dedi. “Ancak bu etki askeri bir güç olarak okunmamalı” diyen Örsan, “Yıllar sonra Batı’nın dize getirilebileceğine ilişkin bir algı oluştu Afrika’da, tabi Afrika yönetimlerinin Batı ile bağı, sürekli kötüleşen yaşam koşulları, Batı’ya göç hayalinin daralması da bunda etkili” diyerek, Rusya’nın rolünün aslında insanların hayalleri ve yanlarında duracak bir güce ilişkin beklentileri ile ilişkili olduğunu belirtti. Örsan, “Afrika’da sömürgecilik teorik olarak geride kalsa, yeni sömürgecilik başka yöntemler bulsa da, bu ülkelerde travmalar hala ayakta, köle ticareti sürecini aktaran müzeler, geçmişte sömürgecilik için kullanılan araçlar… bunlar hala insanların gözlerinin önünde, özellikle gelişen teknolojinin etkileri ile de bu süreci anımsamaları için yeterince veri sunuyor, bir kıta asırların öfkesi ile yaşıyor” ifadeleri ile, yaşlı Kıta’nın dönemin izlerini unutmadığını ve aslında bugün ile de ilişki kurarak bunu anımsadığını aktarıyor.
“BÖLGEDE BÜYÜYEBİLECEK BİR SAVAŞ RİSKİ VAR”
Batı’nın Afrika’da bir savaş istemediğini de iddia eden Örsan, “Ancak bu, Nijer, Burkina Faso, Çad, Mali gibi ülkelerin sayısının artması veya buna ilişkin beklentilerin çoğalması ile ilişkili biçimde değişebilir” derken, Afrika ülkelerinin mevcut egemenlerinin kendilerini risk altında görmeleri halinde, olası müdahalelerine Batı’dan ses çıkmasınının da pek beklenilmemesi gerektiğini vurguladı.