“İrfan Fidan’ın adının konuşulması bile yargı bağımsızlığı açısından utanılacak bir konu”
AYM Başkanlığına yeniden seçilen Zühtü Arslan, 15 üyeden 8’inin oyunu aldı. Adaylığı ile tartışmalara konu olan isim İrfan Fidan’ın oyu ise 5’te kaldı. CHP’li Bülent Tezcan ve Anayasa Profesörü Süheyl Batum, seçimi Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın görev süresinin 13 Şubat’ta dolması nedeniyle bugün başkanlık seçimi yaptı.
AYM Başkanı Zühtü Arslan, 8 oyla yeniden başkan seçildi.
Yargı çevrelerinde, “AYM üyeliğine getirilişi tartışmalı olan İrfan Fidan’ın da adaylığı yönünde destek ziyaretleri yaptığı”, bazı üyelere de bu konuda “Saray’dan telkinde bulunulduğu” iddiaları dile getiriliyordu.
Fidan, henüz Yargıtay’da hiç dosya görmeden AK Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından AYM üyesi olarak atanmıştı. 27.11.2020 tarihinde Yargıtay üyesi olan Fidan, daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 23.1.2021 tarihinde Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmiş ve 25.1.2021 tarihinde göreve başlamıştı.
Erdoğan tarafından üyeliğe atanan İrfan Fidan, AYM başkanlığı için adaylığını açıkladığında bir çok çevrede itirazların odağı oldu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anayasa Mahkemesi üyeliğe atanan İrfan Fidan'ın başkan seçilmesi için devreye girdiğini ifade etmişti.
AYM Genel Kurulu’nda bugün, başkan ve üyeler arasında gizli oylamayla yapılan seçimde İrfan Fidan’ın seçilmesi durumunda Cumhurbaşkanı’nın kayyumu olacağı yorumları yapılıyordu.
Öte yandan, AYM'yi son yıllarda en çok eleştiren MHP de Zühtü Arslan'a karşı seçim öncesi mesaj yayımlamıştı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Yıldız, sosyal medya hesabından Zühtü Arslan'a "artık bırak" çağrısında bulunmuştu. Ancak sonuç değişmedi. Zühtü Arslan bir kez daha başkan oldu.
İrfan Fidan’ın adaylığını koyması üzerine yaşanan tartışmaları, AYM Başkanlığına Zühtü Arslan’ın bugün yeniden seçilmesinin yansımalarını Al Ain Türkçe’den Alev Olgay’a değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı, Anayasa Komisyonu Üyesi Bülent Tezcan, Anayasa Mahkemesi başkan seçiminin siyasetin gündeminde bu kadar etkili ve polemik konusu olmasının bile Anayasa Mahkemesi’nin bugün gerçekte hangi noktaya dönüştürüldüğünün, nereye getirildiğinin somut bir göstergesi olduğunu söyledi ve şöyle konuştu:
“Bağımsız olması gereken en üst yargı organı Anayasa Mahkemesi’dir. Ancak bu durum yargı bağımsızlığının Türkiye’de çiğnendiğinin, yok edildiğinin en net göstergesidir ve bu da Anayasa Mahkemesi başkanlık tartışmalarının bu kadar siyasetin ilgi girmesinden görülüyor. Bu tesadüfi bir durum değil. İrfan Fidan’ın adının burada konuşulması bile bir kere yargı süreci, yargı etiği ve yargı bağımsızlığı açısından utanılacak bir konu. İrfan Fidan İstanbul Başsavcılığı’ndan paraşütle önce Yargıtay’a geldi ve Yargıtay’da bir tane bile karar imza atmamışken, Anayasa Mahkemesi’ne aktarıldı. Yargıtay terfi istasyonu olarak kullanıldı. Haklı bir şekilde söylendiği gibi, İrfan Fidan’ın Anayasa Mahkemesi’ne de Cumhurbaşkanı’nın kayyumu olarak atanması meselesi siyasetin gündemine düştü. Bu konunun konuşulması bile Türkiye’nin yargı bağımsızlığı konusunda geldiği noktayı gösteriyor. Çağdaş, demokratik hukuk düzeninde, yargının bağımsız olduğu bir ülkede İrfan Fidan’ın değil Anayasa Mahkemesi başkanlığının konuşulması, üyeliğinin bile mümkün olmaması gerekirdi. Bu liyakatin değil, sadakatin yargı düzeninde de ne kadar etkili hale geldiğini gösteriyor. “
Başkanlık yarışında adaylığını açıklayan ve seçilirse 'Cumhurbaşkanı’nın kayyumu' olur tartışmaları siyasetin gündemin yer alan İrfan Fidan isminin neden seçilmediği merak edilirken, Al Ain Türkçe’ye konuyu değerlendiren Anayasa Profesörü Süheyl Batum, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İrfan Fidan konusunda baskı yapmış da olabileceğini ancak Anayasa Mahkemesi’nin ne olursa olsun bir hukuk kurumu olduğunu söyledi. Batum, “AYM’nin içerisinde şu anda AKP’ye çok yakın insanlar da olabilir ama kimileri de bazı inanılmaz kararlara muhalif kalıyorlar. Son kararlara baktığımız zaman zaten 4-5 muhalif üyenin oylarıyla çıktığını görüyoruz. Dolayısıyla onlar AYM’yi Danıştay’a dönüştürmek istemediler. İrfan Fidan’ın oraya nasıl seçildiği belliyken, Yargıtay’da bir gün çalışmadan bir dosya incelemeden AYM’ye gönderildi. Neden gönderildiği, kimin arkasında olduğu ise belli.” açıklamasında bulundu.
“ERDOĞAN KARIŞTI MI KARIŞMADI MI TARTIŞMASI BİLE TÜRKİYE’DE YARGININ VE HUKUKUN AYIBIDIR”
Zühtü Arslan’ın üçüncü kez seçilmesi ile bugünkü seçimden nasıl bir mesaj çıktı sorusu üzerine Bülent Tezcan, “Zühtü Arslan zaman zaman Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmalarda, Türkiye’de yargı ile ilgili, hukukun üstünlüğü ile ilgili önemli mesajlar veriyor. Hukukçuların, yargıçların kararlarıyla konuşmaları gerekir. Bizim de onları kararları üzerinden hukuk ekseninde değerlendirmemiz gerekir. Sonuç itibarıyla tahmin ediyorum İrfan Fidan ile ilgili bu konuşmaların kamuoyunda yarattığı tepki ve huzursuzluktan dolayı böyle bir yola yönelmenin Saray açısından tam da seçime giderken olumsuz olacağı endişesi ile geri durmuş olabilirler ama Erdoğan karıştı mı karışmadı mı tartışması bile Türkiye’de yargının ve hukukun ayıbıdır.” dedi.
“İRFAN FİDAN’I SEÇİP DE MAHKEMENİN HİÇBİR HÜKMÜ YOKTUR GÖRÜNTÜSÜNÜ VERMEK İSTEMEDİLER”
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Batum ise üçüncü kez seçilen başkan Zühtü Arslan’ın geçmiş dönem kararlarına vurgu yaparak, “Zühtü Arslan 2016 yılında başkan seçilmesinden sonra ilk önemli kararı, 25 yıllık AYM’nin ısdarını değiştirmek ve olağan üstü hallerde alınan kanun hükmünde kararnamelerin kesinlikle denetlenemeyeceği oldu. Arslan, AYM’nin 25 yıldır yanlış yaptığı karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin kanunların denetlenmesi konusunda verdiği kararlara baktığımızda, seçim kanununu iptal etmediler, ikinci baronun kurulması, il seçim kurullarının kurulması seçimle ilgili bir işlem değildir gibi inanılmaz kararlar verdiler. İrfan Fidan’ın değil de Zühtü Arslan’ın seçilmesi ‘low profile’ yürütelim demektir. İrfan Fidan’ı seçip de mahkemenin hiçbir hükmü yoktur görüntüsünü vermek istemediler.” şeklinde konuştu.
Yeniden seçilen başkan Zühtü Arslan’ın önünde önemli dosyalar bulunuyor. Bunlardan biri de HDP’nin kapatma davası. HDP kapatma davasının tarihini mahkemenin yeni başkanı yani Zühtü Arslan belirleyecek. AYM’nin baskı altında olduğunu belirten Bülent Tezcan konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Anayasa Mahkemesi üzerinde çok ağır bir baskının olduğunu biliyoruz. En son HDP ile ilgili kapatma davasında Hazine’den aktarılacak paraya tedbiren bloke koymaları da bu konuda gerçekten Anayasa Mahkemesi’nin tazyiklere boyun eyme konusunda, güçlü ve kararlı duruş göstermediğine işaret ediyor. Kaldı ki kapatma davası 3’te 2 çoğunlukla hükme bağlanabilecekse ona ilişkin tedbirin de aynı oradan çoğunlukla karar bağlanması gerekirken, bunu uymayıp basit çoğunlukla ihtiyati tedbir kararı verilmesi AYM’nin baskılar karşısında hukuk eksininde direnmekte zayıf kaldığını gösteren kötü bir işaret.”
Süheyl Batum’a ise AYM Başkanı’nın daha önceden HDP ile ilgili verdiği kararın Anayasa’ya aykırı olduğunu söyledi, gelinen noktaya şu sözlerle değerlendirdi:
“Zühtü Arslan, HDP davasında daha geçen gün bloke kararı aldı. Karar Anayasa’ya tamamen aykırı. Bu karar ihsas-ı rey olduğunu açıkça gösterdi. Çünkü hukuka aykırı bir önlemi almakta bile tereddüt etmedi. Daha karar verilmediği için HDP suçsuz durumda. İrfan Fidan’ı oraya getirselerdi artık herkes mahkemenin verdiği karar belli diye düşüneceklerdi. Ancak Fidan’ı seçmediler ve AYM ne kadar bağımsız Erdoğan’a rağmen direndiler algısı yaratmaya çalıştılar. HDP davasından bir ay önce İrfan Fidan’ın adaylığını koyması, Erdoğan nasıl YSK’ye güvenmeyip aileden birini oraya getirdiyse, artık Anayasa Mahkemesi de Zühtü Arslan’a da o kadar çok güvenmiyor ve kendi istediği kişiyi oraya getirecek düşüncesi vardı. Böylece AYM’yi diğer mahkemelerin seviyesine düşürecekti. Fakat mahkeme üyeleri de özellikle bazı kararlarda muhalif kalanlar ‘yeter’ dediler. Elbette bu bağımsız bir Anayasa Mahkemesi olduğunu göstermez. “
“HUKUKUN ESAS ALINDIĞI TUTUMLAR BEKLİYORUZ”
AYM üzerindeki baskıların bundan sonraki süreçlerde devam etmemesini arzuladıklarını söyleyen Bülent Tezcan, Fidan’ın yerine Arslan’ın seçilmesini, ”En azından bu kötü tartışmadan sonra Anayasa Mahkemesi’nin başkanlık seçiminin şu ana kadar tahmin edilen kötü rotada şekillenmemesi de bir nebze umut verici. Bundan sonraki süreçte de hukukun esas alındığı tutumlar bekliyoruz.” sözleriyle değerlendirdi.
“ANAYASA MAHKEMESİ’NİN ARTIK KALMADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM”
Anayasa Mahkemeleri sistemin içinde çok önemli rol oynayan mahkemeler olduğunu belirten Süheyl Batum ise, Anayasa Mahkemeleri, milletin iradesini yansıttığı için denetlenmez olduğu düşünülen parlamentoların da yanlış yapabileceği, Anayasaya aykırı kararlar alabileceği ve kanunlar yapabileceği için bu yüzden denetlenmesi gerektiğini gösteren kurumlardır. Türkiye’de ben maalesef Anayasa Mahkemesi’nin artık kalmadığını düşünüyorum.” yorumunda bulundu.