Avrupa'nın göç politikaları eleştirinin odağında!
Ege Denizi'nde bir göçmen teknesi battı ve en az 31 kişi hayatını kaybetti. Bu trajik olay, Avrupa'nın göç politikalarının eleştirilmesine neden oldu.
Yunanistan'ın Mora Yarımadası açıklarında geçtiğimiz günlerde yaşanan deniz faciasında yüzlerce göçmenin bulunduğu bir tekne battı. Şimdiye kadar 78 kişinin yaşamını yitirdiği bu trajediye dair soru işaretleri hala mevcut. Bu trajik olayla ilgili soruşturma kapsamında 9 kişi gözaltına alındı.
New York Times'ın muhabirleri Jason Horowitz ve Niki Kitsantonis, olayın ardından kurtulan göçmenlerin barındığı Kalamata limanındaki bir depoya gitti. Depo, Suriye, Mısır ve Pakistan gibi ülkelerden gelen ve üzerlerinde numaralı rozetler taşıyan kişilere geçici bir barınak sağlıyor.
TEKNE FACİASI: KİM ÖDÜ KİM KURTULDU BİLİNMİYOR
Kurtulan göçmenler, batan teknenin yaklaşık 100 metrelik bir balıkçı teknesi olduğunu ve çok fazla insan taşıdığını anlattılar. Göçmenlerden bazıları, teknede yüzlerce kişinin daha olduğunu ve bir Yunan sahil güvenlik gemisinin gemiyi çekmeye çalışırken alabora olmasına neden olduğunu ifade etti.
İngiltere'nin Manchester kentinden gelen 35 yaşındaki Suriyeli Odai Altalab, iki kardeşi hakkında endişeli olduğunu ifade ederek, "Bir kardeşim depoda, diğerinin nerede olduğunu bilmiyorum. Kimlerin öldüğünü bilmeliyiz," diye konuştu.
Bununla birlikte, Yunan yetkilileri yardım tekliflerinin geri çevrildiğini belirtti. Adriana adlı teknede motor arızası ihbarı üzerine yardım teklif edildiğinde, gemideki insanlar yardımı reddetmiş. Kısa bir süre sonra gemi yan yattı ve can yeleği bulunmayan birçok yolcu paniğe kapılarak geminin ağırlığının kaymasına neden oldu. Bunun sonucunda, teknede bulunan göçmenlerin büyük bir kısmı hayatını kaybetti.
Felaketin ardından, Yunan yetkililer göçmenleri taşıyan gemiden sağ kurtulan 9 Mısırlıyı tutukladı ve onları geminin batmasına ve göçmenleri yasa dışı taşıma suçlarıyla itham etti.
GÖÇMELER BİR HAYAL PEŞİNDE ÖLÜYOR!
Uluslararası Göç Örgütü, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki rotalarda geçtiğimiz yıl içerisinde en az 1.146 göçmenin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Ancak bu sayının, deniz yolculuğu sırasında kaybolan ve resmi kayıtlara geçmeyenlerle çok daha yüksek olabileceği belirtiliyor. Çoğu insan, savaş, yoksulluk ve insan hakları ihlallerinden kaçarken yaşamlarını riske atmaya devam ediyor.
Bu trajedi, Avrupa'nın göçmen kriziyle mücadelesinde yeni bir aşamaya işaret ediyor. Göçmenlerin tehlikeli deniz yolculuklarına çıkmadan önce daha iyi yaşam koşulları bulabilecekleri güvenli limanlara yönlendirilmesi gerektiğine dair çağrılar yeniden yükseliyor.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, yaşanan bu trajediyi değerlendirdi ve "Bu trajedi, Avrupa'nın göç politikasını gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor" dedi. Dendias ayrıca, göçmenlerin Avrupa'nın dış sınırlarında güvenli bir şekilde kalabilmeleri için daha fazla destek sağlanmasını ve Avrupa Birliği'nin göç konusunda ortak bir politika oluşturmasını talep etti.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Avrupa Birliği'ne daha fazla koruma ve destek sağlama çağrısında bulundu. UNHCR Sözcüsü Melissa Fleming, "Yunanistan'ın bu trajediye hızlı bir şekilde yanıt verdiğini ve çok sayıda kişinin hayatını kurtardığını görmek bizi rahatlattı, ancak bu olay bir kez daha gösterdi ki, deniz yoluyla gelen mültecilere ve göçmenlere daha güvenli ve düzenli geçiş yolları sağlanmalıdır" dedi.
Öte yandan, insan hakları grupları, yaşanan bu trajediye tepki göstererek, Avrupa'nın göç politikalarını sert bir dille eleştirdi. Gruplar, Avrupa'nın "kale gibi" sınırlarını aşmaya çalışan göçmenlerin hayatını tehdit eden politikalarının son bulmasını talep ediyor.
Sonuç olarak, bu trajedi, Avrupa Birliği ve uluslararası toplumun göçmen kriziyle mücadelede daha etkin bir yol bulması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi