Alkin: Yeni soğuk savaş söylemleri sertleşecek
Sabah yazarı Kerem Alkin, 2024 yılına ilişkin analizlerini sürdürdü. Dünyanın karşılaşacağı sorunları anlatmaya devam etti.
Sabah Gazetesi yazarı Kerem Alkin, 2024 yılına ilişkin öngörülerini sıraladı. Küresel bazda ortaya çıkacak sorunları bir bir sıralamaya devam etti. Küresel Güney ile Küresel Kuzey arasındaki sorunların büyüyeceğini dile getirdi.
Kerem Alkin’in yazısı şöyle;
2024’te Emniyet Kemerinizi Takın 3
Bir tarafta, Ukrayna, diğer tarafta Gazze ve yetmezmiş gibi Tayvan gerilimi. Bunun yanı sıra, ABD ile Çin arasında yükselen ileri teknolojilere erişim yarışı ve karşılıklı yaptırımlar, sınamalar 'yeni soğuk savaş' söyleminin ne yazık ki sertleşmesine sebep olmakta. 2024'ün 7. zorlu başlığı da bu. ABD ve AB cephesinde küresel tedarik zincirlerinin Çin'e ve Asya'ya bağımlılığı azaltması gerektiğine dair söylem anlamlı. Ancak Batılı şirketler uygulamada bu söylemleri hayata geçirmenin o derece kolay olmadığını sıklıkla idrak etmekteler. Olası bir '2. Soğuk Savaş Dönemi'nin en kritik ülke grubu ise 'Küresel Güney' olacak. Çok kutuplu dünyanın güç merkezleri 'Küresel Güney'i kendi yanlarına çekmek için özel bir çaba sarf edecekler ve bilhassa kritik maden ve mineraller, hidrojen ve temiz, yenilenebilir enerji teknolojilerinde, elektrikli araç teknolojilerinde işbirliği fırsatlarını yoğunlaştıracaklar
'Küresel Güney' uluslararası ekonomi- politik düzeninin yeniden yapılandırılmasına yönelik sancılı gelişmelerin, hararetli tartışmaların yaşandığı son 10 yıl, 'saha'lara güçlü bir şekilde 'geri dönmüş' durumda. 'Küresel Kuzey' ciddi bir küresel samimiyet testinden geçerken, 'Küresel Güney'in inisiyatif almaya karar vermesi çok mu şaşırtıcı? Bu konu 2024'ün 8. önemli başlığı olacak. Bu nedenle, Türkiye gibi, sahada ve masada 'insani ve girişimci' diplomasi imkan ve kabiliyetleriyle, samimiyetini, gerçekçiliğini, tarafsızlığını, hak yemeyen, dürüst tavrını, itibarını ve inandırıcılığını defalarca kanıtlamış bir ülkenin Küresel Güney ile Küresel Kuzey arasındaki 'diyalog' ve 'iletişim' gücüne her zamankinden daha fazla ihtiyaç olacak.
'Küresel Güney'i temsil eden ülkelerin dünyanın karşı karşıya kaldığı ciddi meselelere karşı üretilen çözüm önerilerinin yetersizliğine duydukları endişe katlandı ve bu durum, 'Küresel Güney'in temsilcisi olan önde gelen ülkeleri yeni çok taraflı platformlar oluşturmaya da yönlendirmiş durumda. Bu da bizi 9. önemli başlığa, 'ekonomik belirsizlik' sendromuna taşıyor. 2024 enerji türevleri, gübre ve gıda gibi tarım ürünleri bazlı fiyat dalgalanmalarının tekrar ağırlık kazanabileceği bir yıl olma özelliği taşıyor. Yani, 2024'te de maliyet enflasyonu- talep enflasyonu sarmalını takip etmeyi sürdüreceğiz.
Bu nedenle de, merkez bankalarının 2024 sonuna kadar faiz oranlarını yüksek tutmayı sürdürecekleri anlaşılıyor ve burum, resesyon olmasa bile, hem şirketler, hem de hane halkının yatırım ve tüketim eğilimini yeniden zayıflatabilir. Çin'in yeniden deflasyona düşüp düşmeyeceği de takip edilen konulardan birisi olacak. IMF, Dünya Bankası ve OECD gibi kuruluşlar da, 2024'te toparlanmanın ve göreceli olarak ivme kazanmış bir büyümenin devam etmesini bu nedenle beklememekteler.
2024 için 10. ve son zorlu başlığımız ise, Yapay Zeka. Yaşanan tüm jeopolitik gerginlikler ve belirsizliklere rağmen, ülkeler ve şirketler arasındaki teknoloji rekabeti hızlanarak devam etmekte. Rekabetin yoğunlaştığı alanlardan birisi de, Yapay Zeka. Görünen o ki, yapay zeka uygulamaları işletmeler tarafından her geçen gün daha fazla benimsiyor, Ancak, halen ve halen, yapay zekanın etik kodları boyutunda, beklenmedik kullanımlar ve suistimaller ortaya çıkmaya devam edecek gözüküyor. Hükümetler açısından 2024'te en hassas konu, yapay zekanın istihdam üzerindeki etkisi ve daha da riskli bir alan olarak ülkelerdeki demokratik seçimlere müdahale potansiyeli konusunda yoğun endişelerin nasıl yönetileceği. Hele ki, modern demokrasi tarihinin seçim ve seçmen sayısı açısından rekor kırılacağı anlaşılan bir 2024'te. Türkiye'nin ise tüm bu başlıklarda takdire şayan kabiliyetleri ve manevra alanları var. Akılcı adımlarla bu zorlu küresel dönemleri lehimize, katma değere dönüştüreceğiz.