Al Ain News'e konuşan et alternatifleri raporunun yazarı: Bitkisel protein emisyonları azaltıyor
COP28 konferansının büyük bir kısmı, gıda sistemlerini desteklemeye ve gıda sektöründen kaynaklanan emisyonları azaltmaya yönelik çözümler aramaya ayırıldı.
Buna paralel olarak Birleşmiş Milletler Çevre Programı, COP28 oturumları aralarında, hayvansal gıda ürünlerinin neden olduğu karbon emisyonları azaltmak için et alternatifleri raporunu yayınladı.
Al Ain News bu alternatifleri, Birleşmiş Milletler Çevre Programı raporunun baş yazarı Cleo Verkuijl’e sordu.
Sürdürülebilir gıda sistemleri iklim değişikliği krizini hafifletmede neden önemlidir?
Tarım, küresel emisyonların yaklaşık %30'undan sorumlu olarak iklim değişikliğine önemli bir katkıda bulunuyor. Hayvansal gıdaların üretiminden kaynaklanan emisyonlar, bu emisyonların büyük bir bölümünü oluşturur ve toplam küresel emisyonların yaklaşık %14,5 ila %20'sini temsil eder.
Raporun önerdiği hayvansal gıdalara alternatifler nelerdir?
Raporda üç yeni et alternatifi tanıtıldı: "yeni bitki bazlı etler", "hayvan hücrelerinden yetiştirilen etler" ve "yüksek proteinli ürünler"
Yeni bitki bazlı et, bitki proteininden, genellikle soya fasulyesi veya bezelyeden yapılıyor ve birçok tüketicinin seveceği bitki bazlı hamburger ve sosislere dönüştürülebiliyor.
Hayvan hücrelerinden yetiştirilen etler, büyüme serumu ile beslenen hayvan hücrelerinden üretilen gerçek ettir.
Son olarak, "yüksek proteinli ürünler", hamburger, köfte ve sosislerin temelini oluşturan proteini üretmek için mikoproteinin kullanılması gibi yeni fermantasyon teknikleri yoluyla üretilir.
Daha fazla bitki bazlı ürün tüketmek gıda güvenliğini desteklemeye ve açlığı azaltmaya nasıl yardımcı olabilir?
Raporumuz, arazi kullanımında biyolojik çeşitliliğin ve ormanların korunmasına ve çiftlik etinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarına katkıda bulunabilecek neredeyse %90'lık bir azalma olduğunu tespit ettiğimizden, üç alternatifin tamamını tüketmenin sığır eti tüketimine kıyasla önemli çevresel faydalar gösterdiğini ortaya koydu.
Ülkelerin iklim planları bitki bazlı beslenmeye geçiş için önlemler içeriyor mu?
Hükümetler, gıda sistemlerini değiştirmenin öneminin farkına varmalı ve Paris Anlaşması kapsamında ulusal olarak belirledikleri katkılara ve uzun vadeli stratejilere, gıda sisteminin iklim etkisini azaltacak önlemleri ulusal planlarına dahil etmelidir.
Sürdürülebilir gıda sistemlerine geçilmezse bizleri ne gibi senaryolar bekliyor?
Artık dünyamızı tehdit eden iklim değişikliği, biyoçeşitlilik, hava ve su kirliliği gibi krizlerden kaynaklanan birçok çevresel risk ile antimikrobiyal direnç ve bulaşıcı hastalıkların yayılması gibi sağlık riskleriyle karşı karşıyayız. Bu yüzden Gıda sektöründen kaynaklanan emisyonların azaltılması ve iklim değişikliği krizinin hafifletilmesi için zorunlu hale geliyor.