Akşener: Asayişten sorumlu zat, erkek erkeğe evliliklerin peşine düşmüş!
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Asayişten sorumlu zat, erkek erkeğe evliliklerin peşine düşmüş. Nerede Sinan Ateş’in katilleri, azmettiricileri” ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Mersin’de düzenlenen mitinginde yurttaşlara seslendi.
Akşener konuşmasının başında önce demokrasi talep eden ve gereğini yaptığını söylediği kadınlara vurgu yaparak teşekkürlerini iletti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı seçimlerden sonra emekliye sevk edeceklerini belirterek, ‘’Demokrasinin beşiği olan ve bu demokrasinin gerçekten talep edip gereğini yapan Arslanköy’ün kadınlarının torunları, buradasınız; sizlere en derin teşekkürlerimi sunuyorum. Tekrar demokrasi için o günlerde hapse gitmeyi göze alan annelerimiz, anneannelerimiz, babaannelerimiz; 14 Mayıs’ta kadınların itilip kakılmasına hayır diyecek miyiz? Sayın Erdoğan ve arkadaşlarını emekliye sevk edecek miyiz? 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kılıçdaroğlu’nu makamına alkışlarla oturtacak mıyız? Kiminizin ablası, kiminizin anası, kiminizin kardeşi Meral Akşener’i, başbakan edecek misiniz? Şimdi bunu duyanlar kalpten gidecekler.’’ İfadelerini kullandı.
14 Mayıs seçimlerinden sonra emekli ve emekçilere yüzde 50 zam yapılacağını ifade eden Akşener, konuşmasında şunları söyledi:
‘’Bir oy Kemal’e, bir oy Meral’e verirseniz; evet Kemal Bey Cumhurbaşkanı, Meral Akşener de Cumhurbaşkanı olur. Bugün, 1 Mayıs Dünya Emekçiler ve Dayanışma Günü, bugün kutlu olsun. İşçilerimize, iş görenlerimize, emekçilerimize kutlu olsun. Buradan Millet İttifakı adına ve Meral Akşener olarak İYİ Parti adına bir söz vermek istiyorum. Ocak ayında emeklilerimize ve emekçilerimize yüzde 55 zam yapılmasını istemiştim, yapmadılar. Şimdi 15 Mayıs’ta hayırlısıyla seçimi alacağız, Recep Bey ve arkadaşları emekli, Sayın Kılıçdaroğlu makamına, ondan sonra ilk yapacağımız şey; temmuz ayının başında bütün emekli ve emekçilerime yüzde 50 zam yapmaktır. Bunu buradan söylemiş olayım.
‘GENÇLERİ, ÖĞRETMENLERİN ATANAMAMASINI, ÇİFTÇİYİ KONUŞTUM’
3 buçuk yıl evvel. Ben daha yeni genel başkanım biliyorsunuz. Harika bir konuşma yaptım kendime göre. Gençleri, öğretmenlerin atanamamasını, çiftçiyi konuştum. Bir beğendim kendimi, bir beğendim konuşmamı anlatamam. Göğsümü gere gere çıktım, gazeteci kardeşlerim dizilmişler ve bana bu konuda soru soracaklar zannediyorum. Ne dediler biliyor musunuz, ‘Sayın Erdoğan, Sayın Kılıçdaroğlu’na böyle dedi. Sayın Kılıçdaroğlu da böyle cevap verdi, siz buna ne diyorsunuz?’ Beni DYP’den tanıyanlar vardır aranızda, ilk ağzımdan çıkan söz, ‘Elinin körünü diyorum’ olacaktı. Diyemedim. Genel Başkan olduğumu hatırladım. ‘Bana ne’ dedim, çıktım, gittim. Sonra arkadaşlarımızla toplantı yaptık, dedim ki, ‘Yün yumakları atılıyor, seçmen milletimiz çırak çıkıyor.’
‘ESNAF EKONOMİNİN BEL KEMİĞİDİR’
Dolayısıyla biz esnafa gitmeliyiz. Esnaf hem sanayinin hem tarımın ürettiklerini satan ekonominin bel kemiğidir. Aynı zamanda bu ülkenin en fazla istihdam yaratan sektörüdür. Esnaf esnaf gezmeye başladık. O dükkanların içinde Allah şahittir, bir kere kendi partimi övmedim, başka bir partiyi yermedim. Ama şunu yapmaya çalıştık, sizin sesinizi dinleyip ona çözüm üretip sonra bu iktidarda bulunan arkadaşların bu çözümleri arzu ederlerse alıp; sizin adınıza, sizin için uygulamalarını talep ettik. Böyle bir yol bulmaya çalıştık. Pandemi döneminde bir kısmını yaptılar. Bu gezilerde ben; yorgun hale gelmiş, bizden daha yaşlı bir hale dönmüş gençler gördüm. 82 puan aldığı çocuğu, AK Parti’de ayısı dayısı olmadığı için, atanamamış, haykıra haykıra ağlayan anneler gördüm. Oğullarının iki üniversite bitirdiği halde, KPSS’den yüksek puan aldığı halde mülakata takılıp gece oturup gündüz uyuduğunu söyleyip ağlayan babalar gördüm. 5 tane, emekli maaşı farklı farklı olan emekliler gördüm. Tencere kaynatmakta zorlanan anneler gördüm. 21 yılda Türkiye’de böyle bir ekonomik kaosu, bu derece derin bir fakirliği yaratan insanları, istihdam yaratmadığı için işsiz bırakan, meşhur mülakat yüzünden her türlü ayrımcılığa maruz bırakılmış, gençleri Türkiye’de umutsuz hale getiren bir iktidar.
‘BAŞBAKANLIK YAPMIŞ BİR ŞAHIS, KÂĞITTAN İSTİKLAL MARŞI’NI OKUYAMADI’
Biz 14 Mayıs’ta önemli bir seçime gidiyoruz. Bu seçimler seçmenin bayramıdır. Oy kullanacaksınız, beğendiğinize oy vereceksiniz, beğenmediğinizi göndereceksiniz. Siyasetçi denilen tayfa, sizi ikna etmek için; hizmet anlayışını, vizyonunu, yapacaklarını, projelerini anlatmak zorunda. Bu iktidarın bazılarını anlatayım. Çok enteresan, AK Parti’nin üst düzeyleri bizlere milliyetçilik dersi veriyor. Anlamadıkları için de böyle yalapşap oluyor. Başbakanlık yapmış bir şahıs, kâğıttan İstiklal Marşı’nı okuyamadı. Ama buna karşılık burayı şereflendiren her biriniz, biz ve sizler işgalciymişiz. Onlar kim? Onlar, ‘istiklal mücadelesi veren.’ Yahu burada bulunan insanları tek tek saysak ben de dahil Balkan Savaşı’nda, Birinci Dünya Savaşı’nda, İstiklal Savaşı’nda her bir aileden bir şehit vardır. Bu ülke böyle bir ülke. Hangi şehirde doğmuş olursa olsun her birimizin ailesinde bir şehit var. Dolayısıyla muhalefeti işgalci, kendini de istiklal savaşı veren gibi göstermek, bu millete ayıptır, günahtır.
‘ASAYİŞTEN SORUMLU OLMASI GEREKEN ŞAHIS, ERKEK ERKEĞE EVLİLİK MEVZUSUNA KAFA TAKMIŞ’
Bir de üçüncüsü var, psikiyatristlik. Asayişten sorumlu olması gereken şahıs, erkek erkeğe evlilik mevzusuna kafa takmış. Ey Mersinliler, biz kazanırsak erkekleri erkeklerle evlendiriyormuşuz. Böyle bir fantezi dünyasını hiç anlamak mümkün değil. Erkek erkeğe bitti, onun üstüne geçtik, erkekler, sizi hayvanlarla evlendiriyorlar. Erkek ve hayvan evlilikleri yaptıracakmışız. Daha enteresanı var 14 Mayıs akşamı kazandığımız takdirde darbe yapmış olacakmışız. Arslanköy’ün kadınlarının torunları… O gün haksızlığa, antidemokratlığa engel olan sizler… Mersin’den bu sesi, bu ahmakların, bu kafayı yemişlerin bu sesi duyması lazım.
Biz demokrasi için Millet İttifakı dedik. Biz demokrasi için, bağımsız yargı için, hukukun üstünlüğü için, kayırmanın son bulması için, liyakat için, tarımın ayağa kalkması için, gençlerin umut içinde olması için, doktorlara ‘defolun gidin’ diyenlerin attaya gitmesi için bu yola çıktık. Ve darbe değil, millet iradesi olarak 14 Mayıs’ta kazanacağız değil mi? Muhteremler duyun.
‘BENİM SİNAN ATEŞ’İ UNUTMAM MÜMKÜN DEĞİL’
Benim Sinan Ateş’i unutmam mümkün değil. Sinan Ateş gencecik bir akademisyen. İki kız çocuğu var. Gencecik öğretmen bir eşi var. Ve katlediliyor. Katledenler belli, azmettirenler belli. Ey Recep Bey, hani nefesten haberin vardı? Asayişten sorumlu, erkek erkeğe evliliklerin peşine düşmüş zat, hani ayakkabı numaralarına kadar her şeyi biliyordunuz? Nerede Sinan Ateş’in katilleri, nerede Sinan Ateş’in azmettiricileri? Mersinli biliyor. Onun hesabını ben sormazsam peşinden yürümezsem, abim benden hesap sorar. Abim mezarında döner. Ben eğer Nihat Gürer’in kız kardeşiysem o hesabı sormazsam namerdim, şerefsizim. Onun için 14 Mayıs, fevkalade önemli. Ama Sinan Ateş deyince eli ayağı titreyenler, bizi 50 bin tane suçla karşı karşıya bıraktılar, enteresan.
‘RECEP BEY VE ARKADAŞLARININ BU ELİNDE HİZBULLAH VAR, GAFFAR OKKAN’IN KATİLLERİ’
Recep Bey ve arkadaşlarının bu elinde Hizbullah var, Gaffar Okkan’ın katilleri. Çok hesap sorulacak. Bu sol elde de PKK var. Recep Bey, ‘Gitti ya İmralı’ya ailesi, bizim Mehmet gitti ya’ dedi. Bunlar akraba olmuş, bizim Mehmet kim, Abdullah Öcalan’ın kardeşi. Bütün bunları örtmek için artık iş zıvanadan çıkmış durumda. Ama siz bunların her birini elinizin tersiyle şu hareketi yapacak… Ve bu ülkeyi kalkındıracak, bu ülkede haksızlıkların önüne geçecek, gençlerin nefes almasını sağlayacaksınız. Biz, 18-26 yaş grubundaki bütün geçlere iş buluncaya kadar koşulsuz, şartsız 2 bin 500 lira maaş ödeyeceğiz.
‘KADINLARIN GENÇLERİN NEFES ALMASI LAZIM’
Ama bütün bunların en önemlisi nefes almak. Kadınların, gençlerin nefes alması. Biraz evvel ben seçim koordinasyon merkezi açılışı için Nevşehir’e gittim. Sizinle dertleşmek istiyorum. Orada, biraz dengem gitti. Türkiye’de bu kadınların çektiği çilenin yansıması, ağladım orada. O kadar acı bir şey ki. Her biriniz ve birimiz hangi makam, hangi mevki, hangi yaşta olursak olalım, ister başınız açık ister kapalı olsun, ister üniversite mezunu olun, ister köy kızı olun fark etmiyor. Çektiğimiz eziyet o kadar fazla ki. İşte birinci öncelik gençler ve kadınların bu eziyetinin, bu mutsuzluğunun, bu problemli halinin, bu itiş kakışın önüne geçmek. Ben de size Allah’ın huzurunda söz veriyorum.