Siyaset
Kazdağlı: Ak Parti’nin sırrı toplumun ihtiyaçlarına cevap araması / Al Ain Türkçe Özel

Ak Parti kuruluşunun 22. Yıldönümünü kutluyor. Ak Parti’nin Türk siyasi hayatına etkisini Gazeteci Yazar Celal Kazdağlı, Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi...
14 Ağustos 2001’de Türk siyasetine adım atan AK Parti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 22’nci yaşına güçlü bir şekilde giriyor. Ak Parti’nin Türk siyasi hayatına etkisini ve başarısının altında yatan nedenleri Gazeteci Yazar Celal Kazdağlı ile konuştuk.

AK Parti'nin 22 yıllık serüveni boyunca Türk siyasetindeki en belirleyici reformları nelerdir ve bu reformlar Türkiye'nin geleceğine nasıl bir yön çizdi?
Ak Parti kurulup iktidara gelirken, toplumun gücünü seferber ederek, devleti elinde tutan dar zümreye karşı esaslı bir mücadele verdi. Vesayet rejimini yıktı. Bunu yaparken ilk yıllarda Avrupa Birliği ile uyum süreci yaşadı. Anayasa ve pek çok yasayı değiştirerek AB ile uyumlu hale getirdi. Ekonomi konusunda da Avrupa ile inatlaşmadan dik durarak mücadele etti. Ekonomik reformları da gerçekleştirerek ekonomiyi güçlü bir hale getirdi.

Bu reformları yaparken muhalefetle işbirliği yaptı. Ak Parti içinde de farklı gruplar ve kesimler yer aldı. Hem Ak Parti içinde hem parlamentoda güçlü bir müzakere süreci vardı. Demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıkarak, toplumun geniş kesimlerinin desteğini alarak, parlamentoyu bir tartışma platformuna dönüştürerek devlet içinde örgütlenmiş yapıları tasfiye etti. Toplumun önündeki pek çok engeli kaldırdı.
2013’teki Gezi Kalkışması’na kadar Ak Parti reformlarını büyük oranda gerçekleştirdi. Gezi olayları ve hemen arkasından gelen 17-25 Aralık sürecinden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan giderek devletle bütünleşti. Devlet içindeki bazı unsurlara karşı daha kararlı ve aktif bir mücadele sürecine girdi.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra farklı bir Ak Parti ve farklı bir Recep Tayyip Erdoğan görmeye başladık. Bu noktadan itibaren Erdoğan, Devlet Bahçeli’nin de katkısıyla gücü merkezileştirmeye ve devlet organlarına bütünüyle hakim olmaya başladı. Bunda çözüm sürecindeki sonuç da etkili oldu. O güne kadar müzakere ve demokratik yollarla sorunu çözmeye çalışan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürt meselesi konusunda güvenlikçi bir anlayış izlemeye başladı.
Anayasa değişikliği ve başkanlık sisteminin gelmesiyle artık güç tek elde toplandı. Bu işlerin daha hızlı ilerlemesi için yapıldı. Ancak bu, parlamentonun tartışma platformu özelliğinin azalmasına neden oldu, toplumun sürece katkısını azalttı.

AK Parti'nin kurulduğu günden buyana gerçekleştirdiği seçim başarılarının temelinde neler yatıyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim başarısında toplumun temel ihtiyaçlarına cevap araması yatıyor. Geniş kitlelerin, devletten, büyük sermayeden ve aydınlardan çektiği sıkıntılara çözüm arayışına girdi. Buradan toplumun geniş kesimlerinin desteğini aldı.

2014’e kadar seçimlerde büyük oranda eski sol unsurların da Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklediğini gördük. Libaraller, sol kesim, Kürtler büyük oranda Erdoğan’ı destekledi. Bunda “Türkiye değişiyor. Bubugüne kadar büyük devletlerin önünü kestiği Türkiye geride kaldı. Şimdi yeniden bölgesinde kural koyan, düzen inşa eden bir Türkiye var.” formülasyonu geniş kesimler tarafından destek buldu. Ve Erdoğan imparatorluk geçmişi olan toplumlarda var olan genlere hitap ederek başarılı oldu… Türkiye dikleşmeden dik durarak batı karşısında toplumu heyecanlandıran bir performans ortaya koydu.
Muhalefet bunun karşısında eskiyi savunan bir konuma düştü, değişimi anlamadığı gibi, toplumun
önüne yeni hedefler de koyamadı. O yüzden Erdoğan bugüne kadar girdiği tüm seçimleri kazandı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılında AK Parti'nin belirlediği strateji ve vizyon, ülkenin ulusal ve
uluslararası hedeflerine nasıl bir yön verecek?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeni rota olarak Türkiye Yüzyılı’nı belirledi. Bunu önüne hedef olarak koydu. Bu doğru bir hedef.
Türkiye’nin hem Kafkaslar ve Türki Cumhuriyetlerde, hem Orta Doğu İilam coğrafyasında, hem Balkanlarda etkin olması, toplumun geniş kesimlerini heyecanlandırıyor. Ancak burada Erdoğan’ın önündeki en büyük zorluk Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum...
Türk milleti devletinin güçlü olmasını her zaman öncelemiştir ama kendisinin de refah içinde olmasını ister. Son 5 yıldır ekonomi rayında gitmedi, bugünkü tabloyla karşı karşıya kaldık.

Türkiye yeniden Ak Parti’nin ilk yıllarındaki modeli ekonomide uygulamaya çalışıyor. Yeniden Batılı kurumlarla birlikte çalışmak, onların karşısında dik durmak ama dikleşmemek stratejisini izliyor. Bunun başarılı olabilmesi için toplumun bir süre daha fedakarlık yaparak çarkın dönmesine katkı sunması gerekiyor. Bunun için parlamentonun daha da güçlendirilmesi, demokratik atılımların yapılması, merkezde toplanan gücün biraz daha parlamentoya aktarılması gerekiyor. Çünkü toplum kendisini ancak parlamentoda ifade edebiliyor. Başkanlık sisteminin revize edilmesi, parlamentonun bu dengede biraz daha öne çıkması gerekiyor. Ki toplum, beklenen fedakarlığı göstererek ekonominin şartlarının hızla dönmesine katkı sağlayabilsin.
Ak Parti doğru yolda gidiyor. Ancak ekonomi istediği düzeyde değil. Buradaki düzelme toplumun seferber edilmesiyle mümkün olabilir. Bunun yolu da parlamentonun güçlendirilmesi, demokratik hakların genişletilmesinden geçiyor.