Ak Parti neden ikinci partiliğe düştü? Yeniden zirveye çıkabilecek mi?
Ak Parti tarihinde ilk kez ikinci parti konumuna indi. Bu düşüş ne zaman başladı, arkasında hangi sebepler var? Ak Parti yeniden birinci parti olabilmek için neler yapmalı? İşte konunun derinlemesine analizi...
31 Mart yerel seçimleri, Türk siyasetinde dengeleri değiştirecek sonuçlar ortaya çıkardı. Ak Parti ikinci parti konumuna düşerken CHP uzun yıllar sonra birinci parti konumuna geldi.
Ak Parti oylarındaki düşüş 2019’da başladı
Ak Parti oylarındaki düşüş aslında 2019 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Antalya, Adana, Mersin gibi nüfus açısından en büyük illerin kaybedilmesiyle başladı. O dönem oy farkları çok yüksek değildi. Ancak sonuç olarak İstanbul ve Ankara dahil 11 büyükşehir belediyesinin yönetimi CHP’deydi...
2023 seçiminde oy düşüşü devam etti
Ak Parti’nin oylarındaki düşüş 14 Mayıs 2023 seçimlerinde de kendini gösterdi. Ak Parti’nin oyu ilk girdiği seçim olan 2002 seçiminden sonraki en düşük seviyeye indi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de ilk turda yüzde 50+1’e ulaşılamadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ikinci turda seçildi.
31 Mart’ta ikinci parti konumuna indi
Türkiye’nin en büyük illerinde 2019 yerel seçimlerinde başlayan değişimin bu seçimde tersine dönmesini bekleyenler çok yanıldı. 2019’da el değiştiren illere bu kez yenileri de eklendi. Ak Parti’nin belediye sayısı CHP’nin çok altında kaldı.
Ak Parti Bursa, Denizli, Sivas, Yozgat ve Şanlıurfa başta olmak üzere önemli şehirlerde seçimi kaybetti.
Öyle kentler el değiştirdi ki CHP tarihinde hiç seçim kazanamadığı illerde bile yüzde 50’leri aşan oylar aldı.
CHP büyükşehir belediye sayısını 11’den 14’e çıkardı. Ak Parti’nin büyükşehir sayısı ise 15’ten 12’ye düştü. Ak Parti’nin il belediye sayısı da 24’ten 13’e indi.
Ak Parti, kuruluşundan beri ilk kez ikinci parti konumuna düştü.
Düşüşün ekonomik sebepleri ne?
Ak Parti’nin oylarındaki düşüş izlendiğinde bu düşüşün ekonomik sıkıntılarla paralellik gösterdiği görülüyor. 2019 seçimi öncesinde ABD ile yaşanan Rahip Brunson krizi kurda iki katını bulan sıçramalara neden olmuştu. Bu nedenle 2018 yılında ekonomide sıkıntılı bir süreç başladı.
Nitekim bu sıkıntılar 2019 seçimlerinde kendini gösterdi. 2019 seçim sonuçları, yorumcular tarafından “Seçmen Ak Parti’ye ekonomi konusunda uyarıda bulundu” şeklinde yorumlandı. Ancak ekonomideki sıkıntılar 2019 seçimlerinin ardından bitmedi. Üstüne üstlük gelen koronavirüs salgını ekonomiyi daha da kötü hale getirdi.
Salgın ve salgın sonrası dövizde yaşanan sıçramalar vatandaşın yaşadığı sıkıntıları daha da büyüttü. Enflasyon özellikle dar gelirlileri zorladı. Konut fiyatları ve kiralar katlandı. Dövizdeki artışa bağlı olarak tüm ürünlerin fiyatları arttı. Geçim sıkıntısı halkın en önemli sorunu haline geldi.
14 Mayıs 2023 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerine işte bu ortamda gidildi. Seçmenin önünde iki seçenek vardı. Ya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la devam edecek ya da Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tercih edecekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomideki sorunların çözüleceği sözünü verdi. Seçim kampanyasını beka üzerine kurdu.
Milletvekili genel seçimlerinde Ak Parti yine birinci parti oldu ancak oyları ilk seçimi olan 2002 seçiminden sonraki en düşük seviyeye indi. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turda kazandı.
14 Mayıs 2023 seçimlerinden 31 Mart 2024’e kadar geçen sürede ekonomik sorunlar ortadan kalkmadı. Enflasyon hala en yüksek seviyede, döviz kuru her ay artıyor. Geçim sıkıntısı yaşayanların oranı yükseldi. Bu durum seçmenin daha güçlü bir tepki vermesini de beraberinde getirdi. İşte o tepki de yerel seçimdeki bu sonucu ortaya çıkardı.
Türkiye’de iktidar değişimleri her zaman ekonomik sebeplerle oldu. Seçmen diğer konuları es geçse de kendisine yansıyan ekonomik sıkıntılarda siyasilere ağır bedeller ödetti. Ak Parti 1999 krizinin ardından kuruldu ve ilk seçiminde tek başına iktidar oldu. Daha önce de Türkiye’deki iktidar değişimlerinin arkasında hep kötüleşen ekonomik durum oldu.
Ekonomi dışındaki sebepler
Ak Parti’deki oy gerilemesinin ekonomi dışında sebepleri de var. Dış politikadaki gelişmeler ve terörle mücadele stratejisi bunların başında geliyor. Rusya-Ukrayna savaşı bir yana Gazze’de yaşananlar konusunda özellikle muhafazakar kesim oldukça hassas. Bu hassasiyet, daha büyük beklentileri de beraberinde getiriyor. Göçmen sorunu, yaşam tarzı endişeleri ve yargıdaki sıkıntılar gibi sosyal konular da bunlara eklenebilir.
Ekonomi başta olmak üzere tüm bu yaşananlar seçmenin oy tercihlerinin değişmesine neden oldu. Sadece Türkiye’de değil neredeyse tüm ülkelerde görülen “İktidar yıpranması” da buna eklenince ortaya 31 Mart yerel seçiminin sonucu çıktı.
Ak Parti yeniden birinci parti olabilecek mi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün gece yaptığı balkon konuşmasında seçmenin verdiği tüm mesajları aldıklarını ve önümüzdeki dört yılda tüm mesajların gereğinin yapılacağını söyledi. Ekonomideki sıkıntıların çözüleceğini dile getirdi. Türk seçmeni önümüzdeki 4 yıl içinde hem iktidarı hem muhalefeti değerlendirecek. Bir yandan iktidarın ekonomiyi düzeltip düzeltmediğine, ekonomik sıkıntılarının çözülüp çözülmediğine bakacak. Diğer yandan da gözü muhalefetin yöneteceği belediyelerde olacak. 2028 seçimlerindeki kararını bu iki tarafta yapacağı değerlendirmeye göre verecek. Ak Parti’nin yeniden birinci parti olabilmesinin yolu büyük oranda Türkiye’nin başta ekonomi olmak üzere sorunlarını çözmesinden geçiyor...