Ahmet Davutoğlu: Cumhurbaşkanı ismini konuşmanın tam vakti geldi
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, " Şu andan itibaren cumhurbaşkanı ismini konuşmanın tam vakti geldi. " açıklamasında bulundu.
Davutoğlu, Halk TV'de İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah'ın konuğu oldu.
Davutoğlu şunları söyledi:
Bir süreç yönetimi yapıyorsanız arada çıkacak engelleri, bir takım meydan okumaları öngörmeniz ve onu aşa aşa yol almanız gerekir. Bir anda çok iyimser olmak ya da bir anda çok karamsar olmak doğru değil. Realist olmak lazım. Gerçekçi olmak lazım ama vizyoner olmak lazım. Karamsarların dünyası kapkara bir şeydir. O handikapa girerseniz çıkamazsınız. Ben hayatımın hiçbir zamanında karamsar olmadım. Zor tahammül edilen şeyler yaşadık.
Köklü bir şeyin içinden gelen akımlar bir araya geliyor masa etrafında, dün 10 saate yakın birlikteydik. Karşılıklı çok samimi diyaloglar oldu. Neler yansıdı dışarıya bilemiyorum. Önemli olan burada açık yürekli konuşabilmek. Ne yaptık bir yıl içinde onun muhasebesini yaptık başlangıçta. Herkes zihnindeki her şeyi masaya koydu. Bir yıl önce neredeydik, şu anda neredeyiz, nereye gidiyoruz. Bir yıl bitmiş oldu. Altılı masa olmasaydı ne olacaktı? Bir tarafta baskılarıyla, medya amborgasıyla, sokak cinayetleriyle, estirdiği terörle bir iktidar var. Diğer tarafta dağınık bir muhalefet tablosu... Bu iyi mi olurdu? Herkese tek tek uğraşıp, bir yerlere mahkum edecek. Birine 'CeHaPe zihniyeti' diyecek, bize 'Hain' diyecek... Böyle bir tablodan bir umut ışığı doğdu, psikolojik bir iklim değişikliği yarattı bu masa. Bu değişim beni umutlu kılıyor. Dün bile bizim toplantı öncesi beni heyecanla arayanlar 'Masayı bir arada tutabilecek misiniz?' diyor. Niye bu kadar telaşlanıyorsunuz? Problem yok değil, olacak ama sıkıntılar aşılmak için vardır.
Bir şey inşa etmeye çalıştım devletin içinde. Temiz siyaset, kurumsallaşma, büyük bir gelenek inşa etmeye çalıştım. Olmadı çünkü günlük çıkarları olanlar bizi engellediler. Bugün sokak çetesi olanlar bizi engellediler. Cumhurbaşkanı adayı olacak diye soruldu. Adaydan başlanmazdı, başlasaydık cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin tuzağına düşmüş olurduk. Hayır Türkiye'yi bir kişi kurtarmayacak, herkes bunu kafasına koysun.
Geçen sene yayınladığımız temel ilkeler ve hedefler metni var. 10 maddede zemini oluşturduk. Devletin mimari iskeletini parlamenter sistem modeliyle oluşturduk. Bu binaya bir sigorta lazımdı oraya seçim güvenliğini koyduk. Anayasal reformla hukuki çerçevesini oluşturduk. Kurumsal reformlarla işlevselliği oluşturduk. Şimdi iki metin dün kabul edildi. Ben iki tur yaptım bu sefer, bir değil. Sebep şu, o metinler oluşurken her adımda gidip danıştım.
"CUMHURBAŞKANI İÇERİDEN VEYA DIŞARIDAN OLSUN GENEL BAŞKANLAR DOĞRUDAN KARAR SÜREÇLER İÇERİSİNDE İMZA YETKİSİNE SAHİP OLARAK BULUNACAKLAR"
(Altı liderden birisi cumhurbaşkanı adayı olursa beş lider başkan yardımcısı olacak mı?) Bu konuyu netleştirdik. Kurumsal olarak cumhurbaşkanı ve yardımcılarının bir ortak süreç ile cumhurbaşkanı ve yardımcılarının ağırlıklı olduğu bir yapı olacak. Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun genel başkanlar doğrudan karar süreçler içerisinde imza yetkisine sahip olarak bulunacaklar. İster içeriden ister dışarıdan olsun genel başkanlar imza yetkisine sahip olacak. Bu büyük bir teminattır.
Sayın Kılıçdaroğlu ile Sayın Akşener bir akşam yemeği yedi ne senaryolar üretildi. Kimler, neler söyledi... Ben o sırada 'Biz bunu çözeriz' dedim. Çünkü hiçbirimizin meselesi bir kişinin meselesi değil. (Altılı masayı oluşturan ortak bir cumhurbaşkanı adayıyla Erdoğan'ın karşısına çıkmak) Mutabakat var, kesinlikle var. Dünkü mutabakatta tekrar teyit ederek şunu söyledik. Tek aday çıkaracağız. Ortak politikalar metni çıkarttık, hangi alanda ne yapılacağı var. Sayın Akşener'in ev sahipliğinde yapacağımız toplantıya kadar lansman hazırlıkları tamamlanacak. Ocak sonunda da bu takvim bitmiş olacak. Bizim zihnimizde bir takvim var. İktidar istedi ki bu takvimi öne alalım. 6 ay önce biz bir cumhurbaşkanı adayı tayin etseydik ne olurdu biliyor musunuz? Gelen cumhurbaşkanı kendisinin Erdoğan gibi bir yetki kullanacağını düşünürdü ve mutlaka çatışırdık. Şimdi çatışma çıkmaz. Biz altı kişilik bir takımız, seni kaptan yapıyoruz ama oyunun kuralları belli.
Şu anki Cumhuriyet tarihinin en kötü, en ilkesiz, en öngörülmez koalisyon AK Parti-MHP ve Vatan Partisi koalisyonu.
(Sembolik bir cumhurbaşkanı mı?) Sembolik değil. İstişare edeceğiz diyoruz. Güç kullanmayacak diye bir şey yok ama o gücü kullanırken şahsını, çevresini düşünmeyecek milleti düşünecek. Bir buçuk yıl emek verdik altı lider. Kendi mahallelerimizle yüzleştik, hesaplaştık. Bütün çileyi çektikten sonra bu iktidarın şahsen yaptıkları baskıyı bilseniz... Olabilecek en kaba davranışları gördük. Çocuklara bir şey yapmak o kadar ağır ki, bunu yaşadı bizim çocuklarımız ve yaşıyorlar hala. Yeni bir şey. Bunu yapanlar çocuklarımızın amca, teyze diye baktığı insanlar.
"ŞU ANDAN İTİBAREN CUMHURBAŞKANI İSMİNİ KONUŞMANIN TAM VAKTİ GELDİ"
Oyunun kurallarını koyduk, şu andan itibaren cumhurbaşkanı ismini konuşmanın tam vakti geldi. Dün isim konuşmadık ama süreci konuştuk.
Şu an Meclis'te çoğunluk olmadan cumhurbaşkanı yürüyemez. Yarın Bahçeli-Erdoğan ayrılsın özellikle bütçe kalemlerinde hiçbir adım atamaz hale gelir. Meşhur uçakların kalkması bile imkansız hale gelir.
Tarih nehrine akarken, nehrin içinde akıyoruz biz. Nehri anlamak ve yön vermek durumundayız hem de içinde akacağız. Bu kadar milletin bize sunduğu imkanlardan sonra her şeyi gördük. Bu saatten sonra şahsi bir hesabımız olamaz. Her sürecin içinde yaşadım. Bu açıdan bakınca tam da doğru yer burası. Kutuplaştırma ile iktidar olmak çok kolay. Biz bütün bu akımları bir nehre akıtacağız. O nehir Türkiye nehri.
"BİZ TEMİZ SİYASETİ İHYA EDECEĞİZ"
İktidar kutuplaştırmak istiyor, biz birleştirmeye çalışacağız. İktidar çetelerle, mafyatik yapılarla iktidarını sürdürmek istiyor, biz demokratik hukuk devletini inşa edeceğiz. İktidar yolsuzluklarla güç, para biriktirmeye çalışıyor biz temiz siyaseti ihya edeceğiz.
SİNAN ATEŞ CİNAYETİ
“Ola ki bazı çevreler elimizdeki güç gidiyor diyerek sokak çetelerini harekete geçirir. Cinayetin üzerinden bir hafta geçti neredeyse, Cumhurbaşkanı’ndan tek bir kelime yok. Bahçeli’nin ne diyeceğini merak ediyor, hukukun ne diyeceğini merak etmiyor. Sayın Bahçeli niye susuyorsunuz? Suskunluğumuz asaletimizden diye bir ifadeyle geçiştiremezsiniz. Asalet yere düşen yiğit bir gencin hakkını korumakla olur. Onun öldürülmesi konusunda aileye taziye neden dilemiyorsunuz. Rivayetler çıkar. Kameralar karşısında söylersiniz, öyle örtülü değil.