2026’da doların yönü hangi dinamiklerle belirlenecek?
2026’da doların yönü, 2025’te yaşanan sert değer kaybı sonrası büyüme, sermaye akımları ve küresel risk algısındaki değişimlerle birlikte izlenecek.
ABD doları, 2025 yılını küresel finans tarihinde bir kırılma dönemi olarak kayda geçiren gelişmelerle geride bıraktı. Yaklaşık on yıl süren güçlü değerlenme sürecinin ardından yılın ilk yarısında yaşanan sert kayıp, doların küresel sistemdeki konumunun yeniden değerlendirildiği bir süreci başlattı. Bu çerçevede 2026 boyunca doların seyrinin, politika tercihlerinden sermaye akımlarına kadar uzanan çok boyutlu bir denge üzerinden takip edilmesi bekleniyor.
Uzun yükseliş döngüsünün ardından gelen kırılma
ABD doları 2025’e, küresel finans krizinden bu yana süren ve özellikle son on yılda belirginleşen güçlü bir yükseliş döngüsünün sonunda girdi. Bu dönemde ABD ekonomisinin görece istikrarlı büyüme performansı, derin ve likit sermaye piyasaları ile diğer gelişmiş ülkelere kıyasla daha yüksek faiz oranları, doları küresel portföylerin merkezinde tuttu.
Dolar endeksi, yıl başında tarihsel zirvelere yakın seviyelerde seyrederken, küresel fon akımlarında ABD varlıklarının ağırlığı belirginliğini koruyordu. Ancak bu tablo, yılın ilk aylarından itibaren hızla değişmeye başladı.

1973’ten bu yana en zayıf ilk yarı
Ocak–Haziran 2025 döneminde ABD doları, başlıca para birimlerinden oluşan sepet karşısında yaklaşık yüzde 11 değer kaybetti. Bu performans, 1973’ten bu yana kaydedilen en zayıf ilk yarı olarak istatistiklere geçti. Söz konusu düşüş, yalnızca kur hareketi olarak değil, doların uzun süredir tartışmasız kabul edilen üstünlüğünün sorgulanmaya başlanması açısından da dikkat çekti.
Bu süreçte doların zayıflaması, tek bir politika kararına ya da kısa vadeli bir veri akışına bağlanmadı. Aksine, birikimli beklenti değişimleri ve risk algısındaki dönüşüm öne çıktı.
ABD varlıklarında yeniden fiyatlama süreci
2024 seçimlerinin ardından piyasalarda, ABD’nin küresel ekonomik üstünlüğünü ve kurumsal avantajlarını koruyacağı yönünde güçlü bir beklenti hâkimdi. Ancak 2025’in bahar aylarında açıklanan yeni gümrük tarifeleri, ekonomi politikalarındaki yön değişiklikleri ve artan kamu borcu tartışmaları bu algıyı zayıflattı.

Büyüme ve enflasyon beklentilerinin aynı anda bozulması, ABD tahvilleri ve hisse senetleri başta olmak üzere geniş bir varlık yelpazesinde yeniden fiyatlama sürecini tetikledi. Bu yeniden dengelenme, dolar üzerinde de aşağı yönlü baskı yarattı.
FED’in faiz indirimleri konusunda “bekle-gör” yaklaşımını sürdürmesi ve yakın vadede net bir gevşeme sinyali vermemesi, dolar üzerindeki baskının tamamen ortadan kalkmasını sağlamadı. Piyasa fiyatlamalarında, orta vadede daha yavaş bir ABD büyümesi ve faiz farklarının daralması öne çıktı.
Sermaye akımlarında davranış değişimi
Yabancı yatırımcıların elinde 30 trilyon doların üzerinde ABD varlığı bulunuyor. Bu varlıkların önemli bir kısmı uzun yıllar boyunca kur riski korunması yapılmadan taşındı. 2025’in başındaki sert değer kaybı, bu yaklaşımda belirgin bir değişimi beraberinde getirdi.
Yatırımcıların döviz riskini azaltmaya yönelmesi, teknik olarak dolar satışı anlamına geldi. Kurumsal portföylerde yapılan görece sınırlı oranlı ayarlamalar bile, toplam varlık büyüklüğü nedeniyle dolar üzerinde hissedilir bir baskı oluşturdu.

Siyasi belirsizlik ve kurumsal tartışmalar
Seçim sonrası dönemde, ABD’de para politikası bağımsızlığı, ticaret politikalarının öngörülebilirliği ve kurumsal normların sürekliliği konularında artan tartışmalar dikkat çekti. Yabancı yatırımcılar açısından bu süreç, yalnızca ekonomik performansla sınırlı olmayan bir risk değerlendirmesini gündeme taşıdı.
“Kuralların ne kadar istikrarlı kalacağı” sorusu, özellikle uzun vadeli sermaye açısından belirleyici bir başlık haline geldi. Bu durum, doların geleneksel güvenli liman algısının yeniden ele alınmasına neden oldu.
Yılın ikinci yarısında dengelenme çabası
Temmuz ayında açıklanan ve beklentilerin üzerinde gelen bazı ekonomik veriler ile tarifelerin kısa vadede ekonomiyi sert biçimde yavaşlatmadığına dair işaretler, doların düşüş hızını sınırladı. Buna rağmen ABD doları, yılın ikinci yarısının büyük bölümünde son 12 ayın en düşük seviyelerine yakın seyretti.
Bu görünüm, piyasalarda yaşanan hareketin geçici bir dalgalanma değil, daha geniş kapsamlı bir yeniden değerlendirme sürecine işaret ettiği şeklinde yorumlandı.
2026’ya girerken izlenecek başlıklar
2026 yılına ilişkin görünüm, net bir yön sinyali vermekten uzak. ABD büyüme performansı, faiz farklarının seyri, küresel risk iştahı ve sermaye akımlarının yönü, doların hareket alanını belirleyecek ana başlıklar arasında yer alıyor.
Bazı piyasa aktörleri, büyüme ivmesindeki zayıflama ve faiz avantajının azalmasıyla dolar üzerindeki baskının devam edebileceğine dikkat çekiyor. Diğer kesimler ise küresel belirsizliklerin artması halinde, doların güvenli liman özelliğinin yeniden ön plana çıkabileceğini değerlendiriyor.
Günlük hayatta bu süreç, ithal ürün fiyatları ve yurt dışı harcama kalemleri üzerinden hissedilirken, 2026 boyunca doların seyrinin ABD’nin küresel sistemde “en az riskli adres” algısını ne ölçüde koruyacağı üzerinden izlenmesi bekleniyor.