2022’de Müslüman Kardeşler ve 7 büyük hezimet
Müslüman Kardeşler örgütü (İhvan), 2013’te Mısır'da yaşadığı hüsrandan bu yana, hezimet ve başarısızlıklardan yakasını bir türlü kurtaramadı. Art arda gelen bu hezimetler 2022 yılında farklı bir boyut kazandı.
2022 yılını, Müslüman Kardeşler’in dünya çapında yaşadığı "hezimet ve parçalanmışlığın yılı" olarak tanımlamak yanlış olmaz. Çünkü, bulundukları bütün ülkelerde aynı acı kaderi paylaşmak zorunda kaldılar.
Geçtiğimiz 2022 yılı boyunca, Müslüman Kardeşler ve onlara destek verenler, finansörler, bu acı hezimeti kendi gözleriyle bizzat gördüler. Bırakın bölge yönetmeyi, örgütün kendi kendini bile yönetemediği gerçeğini anladılar. Kesin olan şu ki; 2022’den sonra Müslüman Kardeşler’i artık farklı bir kader bekliyor.
Bütün bunlar, birden fazla bölgesel gücü, Müslüman Kardeşler örgütü ile ittifaklarını yeniden gözden geçirmeye, onlara güvenlik ve siyasi koruma sağlamanın uygulanabilirliğini sorgulamaya sevk etti.
MISIR: ACI SON
Müslüman Kardeşler, Mısır'da yıkılma ve bozgunun tekrarına bizzat tanık oldu. 2013'te halk onları devirdikten sonra, zorla ya da ülkeyi yakmakla tehdit ederek ya da terör eylemleri gerçekleştirerek, yeniden geri dönmeye çalıştılar. Ancak Mısır halkının, bu örgüt karşısındaki sağlam ve kararlı duruşu, bütün bunların gerçekleşmesine mani oldu.
Mısır halkı, "Mısır’a karşı kışkırtıcı söylemler üreten, elleri kana bulanmış kişilerle uzlaşma olmaz" sloganıyla Müslüman Kardeşler örgütünü tamamen saf dışı etti.
Müslüman Kardeşler, başarısız girişimlerinden yaklaşık dokuz yıl sonra, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi'nin geçtiğimiz Ramazan ayında çağrıda bulunduğu ulusal diyaloğa sızarak, Mısır sahnesine geri dönmeye, kendilerini yeniden konumlandırmaya ve muhalefetin maskesini bir kez daha takmaya çalıştı. Ancak bu girişimleri de, Mısır halkının tepkisi ve yaptıkları diyalog çağrısını reddetmesiyle sonuçsuz kaldı. Mısır halkı, Müslüman Kardeşler’i, elleri masum Mısırlıların kanına bulanmış bir terörist grup olarak sınıflandırmaya devam etti.
Ama Müslüman Kardeşler örgütü, devleti yıkma pahasına da olsa geri dönme umudunu kaybetmedi. Bu emellerini hayata geçirmek için, sıradan insanların maruz kaldığı ekonomik koşullardan yararlanarak, Mısır sokaklarında öfkeyi körüklemeye çalıştılar. Paralarını ve zamanlarını bu uğurda harcadılar. Uydu kanalları açtılar ve 11 Kasım'da Mısır’ı karıştırmak için yandaşlarını gösteriler yapmaya ve sokağa dökülmeye çağırdılar. Lehlerine yazı yazacak yazarlar satın aldılar. Ama her zamanki gibi, halkın tepkisiyle karşılaştılar ve planladıkları eylemleri gerçekleştirme fırsatı bulamadılar.
TUNUS: BÜYÜK HÜSRAN
Yenilgi ve hezimetler, Müslüman Kardeşler'i, bir ülkeden diğerine takip etti durdu. 25 Temmuz'da halk, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'ten, Müslüman Kardeşler'i iktidardan uzaklaştırmasını talep etti. Cumhurbaşkanı Said, parlamentonun çalışmalarını askıya aldı. Başbakanı da görevden alarak ülkedeki iktidarı devraldı.
Tunus halkı, iktidarı, Müslüman Kardeşler’in elinden alan Cumhurbaşkanı Kays Said’e destek verdi. Böylece Müslüman Kardeşler, Tunus’ta da büyük bir şok yaşadı. Örgütün Uluslararası Rehberlik Ofisi üyesi Raşid Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi ve yandaşları, tıpkı Mısır Müslüman Kardeşler’inin yaptığı gibi, siyasi hayattan uzaklaştırılmaları halinde, ülkeyi kaosa sürüklemekle tehdit ederek halkı sokağa inmeye çağırdılar.
Ancak Tunus halkı, gösteri çağrılarını şiddetle reddetti. Ardından Tunus devleti, Müslüman Kardeşler’in, muhaliflerine suikast düzenlemek için kurduğu silahlı gizli bir çetesini ortaya çıkardı. Bu olay üzerine Müslüman Kardeşler üyelerine soruşturmalar açılmaya başlandı.
Tunus Müslüman Kardeşler'in lideri Raşid Gannuşi’ye, terör örgütleriyle iş birliği yapmak, Suriye ve Irak'a örgüt mensuplarının sevkini kolaylaştırmak ve terörizme teşvik etmek iddialarıyla soruşturma açıldı.
Nahda hareketi üst üste darbeler yiyince, birden fazla üst düzey yönetici, Müslüman Kardeşler örgütünden ayrılarak yeni siyasal oluşumlar kurmaya başladılar. Ancak Tunus halkı, bu gibi oluşumları reddederek, sadece şekil değiştirme ve suçlardan kaçma girişimi olarak gördü. Böylece Tunus’taki Müslüman Kardeşler, Mısır’daki Müslüman Kardeşler’le aynı acı kaderi paylaşarak yalnızlığa itildiler.
FAS: EZİCİ YENİLGİ
Fas’ta Müslüman Kardeşler’in siyasi kolu olan Adalet ve Kalkınma Partisi, 2021'deki milletvekili seçimlerinde yaşanan düşüşün ardından, ezici bir yenilgiye uğradı. Yapılan seçimlerde 395 sandalyenin sadece 12'sini alarak sekizinci sıraya geriledi. Oysa 2016 seçimlerinde 125 sandalye kazanarak zafer ilan etmişti.
2022 yılında, yargının, usulsüzlükler yapıldığını tespit ettikten ve seçimin yeniden yapılmasına karar verdikten sonra Anayasa Mahkemesi, dört bölgedeki seçimlerin tekrarlanmasına onay verdi. Ancak halk tarafından reddedilen Müslüman Kardeşler’e bağlı Adalet ve Kalkınma Partisi 7 sandalyeden hiçbirini kazanamadı.
Birbirini izleyen hüsranlar, Müslüman Kardeşler örgütü liderleri arasında kırılmalara, iç çekişme, sürtüşme ve karşılıklı suçlamalara neden oldu. Eski Fas başbakanı ve Müslüman Kardeşler’in Adalet ve Kalkınma Partisi'nin şu anki Genel Sekreteri Abdulilah Benkirane, eski başbakan Saduddin Osmani’yi sert bir dille eleştirmeye başlayarak onu, hezimetin sebebi olmakla suçladı.
Müslüman Kardeşler liderleri arasındaki sürtüşmeler halkın, örgütü siyasi ve sosyal olarak dışlamasına ve tüm faaliyetlerini reddetmesine neden oldu. Fas’ın siyasi partileri de Müslüman Kardeşler’i, ekonomiyi ve sosyal hayatı sabote etmekle suçladı.
KATAR: ÖNCE ULUSAL ÇIKAR
Yılın birinci yarısı bitmek üzere iken, bu kez Müslüman Kardeşler örgütü, sonsuza kadar sponsoru olarak kalacağını düşündüğü Katar’dan ağır bir darbe yedi. Örgüt üyeleri, Haziran ayında Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad'ın Kahire'yi ziyaret etmesi karşısında tam bir hayal kırıklığı yaşadılar.
Müslüman Kardeşler, bu yakınlaşmaya inanamadı; zira örgüt liderleri, üyelerine, Katar’ın, Müslüman Kardeşler’in bir şubesi olduğunu söylemişti. Özellikle Katarlı yetkililerin, Katar’ın bağımsız egemen bir Arap devleti, siyasi tercihin de daima Katar’ın çıkarlarına tabi olduğunu, zayıf ve bitap düşmüş Müslüman Kardeşler ile herhangi bir bağlantılarının olmadığını söylemesi, tüm Müslüman Kardeşler örgütüne adeta ikinci bir şok yaşattı.
Müslüman Kardeşler’in şoku, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi'nin, Eylül ayında Doha'ya yaptığı ve iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşme yolunda olduğunu gösteren ziyaretiyle bir kat daha arttı. Nitekim, Müslüman Kardeşler, Arap-Katar yakınlaşmasını çok uzak bir ihtimal olarak görüyordu.
Sisi, Katar Emiri'nin davetlisi olarak, 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışına katılmak üzere, Kasım ayında Doha'yı tekrar ziyaret edince Müslüman Kardeşler, adeta bozgun yaşadı.
AFRİKA: GÜVENLİ LİMANIN YIKILIŞI
Afrika, Müslüman Kardeşler’in güvenli limanı ve izini kaybettirdiği gizli sığınağıydı.
Müslüman Kardeşler örgütü, üyelerinin sığınabileceği güvenli liman olacağı umuduyla Afrika'nın batısında konuşlanmaya çalıştı.
Örgüt, Uluslararası Rehberlik Ofisi aracılığıyla, Afrika’daki çalışmaların genişletilmesi amacıyla, Mısır'daki Afrika ofisine iki başkan yardımcısı atadı; Muhammed Helal adlı kişiyi Doğu Afrika’dan, Naser Mansur'u da Batı Afrika bölgesinden sorumlu kişi olarak tayin etti.
Son dönemde, Türkiye'de meydana gelebilecek yeni problemleri öngörerek büyük ekonomik projeler kurabilen örgüt, Kenya'nın yanı sıra, helal ticaret şirketleri kurarak yumuşak ekonomik bölge olan Somaliland'a sorunsuz bir şekilde göç etmeye başladı.
Geçen yıl, çok sayıda Müslüman Kardeşler örgütü üyesi, insani yardım alanında faaliyet gösteren bazı dernekler aracılığıyla, Türkiye’den ayrılarak, Afrika'da farklı bölgelere yerleşti.
AVRUPA: BASKILAR VE YASAKLAR
2022'de Müslüman Kardeşler'in hezimetlerine, Arap ve Afrika ülkeleriyle birlikte, yakın zamana kadar terör örgütü için sığınak ve güvenli liman olan Avrupa da eklendi.
Müslüman Kardeşler'in Avrupa'da maruz kaldığı ağır darbe, Avusturya, Almanya ve Fransa başta olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinin, kendi topraklarında terörizm ve aşırıcılıkla mücadele tedbirlerini güçlendirmesi ve Müslüman Kardeşler'in faaliyetlerini ve propagandalarını yasaklamasının ardından geldi. Alman Müslümanları Yüksek Konseyi de, başta Münih'teki İslam Merkezi ve Müslüman Kardeşler Öğrenci Birliğini ve Müslüman Kardeşler’in önde gelenlerini, Konsey üyeliğinden ihraç etti.
Konsey, Müslüman Kardeşler’in maliye bakanı olarak bilinen İbrahim Zeyyat'ı, birlik içindeki tüm pozisyonlarından çıkardı.
Alman Parlamentosunda 19 Eylül'de yapılan siyasal İslam tehdidine ilişkin yapılan bir oturumda, Almanya'da siyasal İslam'ın fon kaynaklarının açıklanması gerektiği vurgulandı.
Almanya ve Avusturya da aşırıcılık ve terörizmle mücadelede yoğun çaba sarf etti. Bazı örgüt ve dernekleri gözetim altına alarak aşırılık yanlısı grupların faaliyetlerini sınırlamayı, bazılarını da yasaklamayı başardı. Fransa da, Fas Müslüman Kardeşler örgütüne yakın kişileri, aşırılıklarından dolayı sınır dışı etti.
TÜRKİYE: ÖRGÜTÜN SON BAHARI
Müslüman Kardeşler, bu sefer kadim başkent İstanbul’a gelerek buraya yerleştiler. İstanbul’da, Osmanlı hilafetini yeniden kurma hayalleriyle yaşamaya başladılar. Ancak burada da, hiç ummadıkları bir darbeyle karşılaştılar.
Burada Müslüman Kardeşler örgütü, üyeleri arasındaki kırılmalarla büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. Örgütün içinde uzun yıllar kalmış, örgüt terbiyesi görmüş kişiler, kendi tercihleriyle geldikleri Türkiye’de, para, nüfuz ve gücü ele geçirme amacıyla birbirleriyle sürtüşme ve çekişmelere başladılar. Din kisvesiyle batının değişik istihbaratlarıyla iş birliği konusunda kıyasıya bir yarış içine girdiler.
Müslüman Kardeşler örgütü ilk kez üç kola ya da cepheye ayrıldı. Her cephe listeye göre, kendi çizgisinin doğruluğunu savunarak, örgüt liderliğinin kendi hakkı olduğunu iddia etti. Birincisi, Genel Ofis Cephesi; sayı bakımından en küçük olmasına rağmen, açık bir şekilde silah taşıdıklarını ve suikastlar yoluyla değişimi gerçekleştirmek istediklerini söylemekten çekinmeyen cephedir. İkincisi, Mahmud Hüseyin Cephesi; Sayıca az olan ancak Mısır içi ve dış finansman dosyalarını elinde tutan üyeleri sayesinde güçlü bir cephedir. Üçüncüsü, İbrahim Münir Cephesi; En büyük olduğu kabul edilen, ama Mısır'daki Müslüman Kardeşler’in desteğini alamayan cephedir.
Her cephe, Hasan Benna'nın düşüncelerinden beslenerek ve Müslüman Kardeşler’in geleneksel öğretilerine bağlı kalarak, birbirinden farklı düşünce dünyası oluşturmaya çalıştı. Genel Konferans Cephesi ve Münir Cephesi, geçen Ekim ayında, geleceğe yönelik çizgisini belirlemek ve tüm siyasi güçlerle ilişkilerini resmetmek amacıyla siyasi vesikalarını yayınladılar. Ancak çok sayıda insan, bu vesikaların doğruluğuna inanmayarak sorgulamaya başladı.
Geçtiğimiz yıl, her cephenin, diğerini Müslüman Kardeşler dairesinden çıkarıp reddetmesinden sonra, iç çatışma ve sürtüşmeler açık ve net bir şekilde kamuoyuna yansıdı. Mahmud Hüseyin, rehber yardımcısı İbrahim Münir'i ve ona bağlı 15 Müslüman Kardeşler yöneticisini görevden aldı. Buna karşılık İbrahim Münir, Mahmut Hüseyin ve 6 arkadaşını görevden azletti. Daha sonra Hüseyin, Mustafa Talaba başkanlığında, Müslüman Kardeşler’i yönetmek için bir komite atadı. Buna karşılık Münir, Mustafa Talaba’yı ve Hüseyin’e bağlı 51 üyeyi görevlerinden azletti. Böylece, tek bir lider konusunda uzlaşamayan örgütün çöküş emareleri daha net bir şekilde gün yüzüne çıktı. Geçtiğimiz Kasım ayında, İbrahim Münir’in ölüm haberiyle Müslüman Kardeşler örgütü bir şok daha yaşadı.
ACI HÜSRAN
2022 yılındaki Müslüman Kardeşler’in son hezimeti, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçtiğimiz Kasım ayında, Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası açılış töreni sırasında, Doha’da Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ile görüştüğü ve ilk kez el sıkıştığı tarihi olayda yaşandı.
Erdoğan, Doha’daki görüşmenin ardından, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile 45 dakika görüştüğünü ve Mısır ile ilişkilerin tamamen normalleşmesini istediğini ifade etti.
Ardından, Türkiye Kültür Bakan Yardımcısı Serdar Çam, “İhvan hareketi de maalesef DEAŞ ve bilumum terörist grupların sızmasıyla, parçalanmışlıklarıyla artık eski konumunda değil. Radikalize/terörize edilmiş bir imajı vardır. Patlatılan bombalar, öldürülen masum insanlarla halkın büyük bir kesimi nefret etmiş/ettirilmiş durumda.” açıklamasını yaptı. Yaşananlar, Müslüman Kardeşler’de deprem etkisi yarattı. Bu açıklamaların ardından Türk istihbaratının Müslüman Kardeşler üyelerine yönelik yaptığı kapsamlı soruşturmalar ve bazı üst düzey yöneticilerinin Türkiye’den çıkarılmaları ya da Mısır yargısına teslim edilmeleri söylentisi, Müslüman Kardeşler örgütünün büyük bir hüsran ve parçalanmışlık yaşamasına neden oldu.
Türkiye'nin Müslüman Kardeşler konusundaki tutumunu değiştirmesi, sadece bir başarısızlık ya da hezimet değil, aynı zamanda Müslüman Kardeşler'in tüm emellerinin yıkılıp yerle bir olduğu son darbe olarak tarihe geçti. Böylece 2022 yılında, Müslüman Kardeşler (İhvan), tarihindeki en büyük bölünmüşlük ve hezimeti yaşamış oldu.